BMC
21 Nisan 2021
İki gün önce Tosyalı Holding'in, Ethem Sancak'ın Katar ortaklığı olan BMC'deki yüzde 25 oranındaki hissesinin alımı için görüşmeler yaptığı haberi basına yansıyor… Bu haber bana sözlerini Necdet Rüştü Efe Tara’nın yazdığı, 1928 yılında Necip Celal Andel tarafından bestelenen ilk Türk tangosunu hatırlatıyor:
‘’Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır.’’
Peki, mazi benim kalbimde neden bir yaradır? Bunu açmak için kısa bir yakın tarih turu yapmam gerekiyor…
British Motor Corporation
BMC, 1964 yılında British Motor Corporation (Britanya Motor Kuruluşu) adı altında %74 yerli sermaye ve yerli bir ortakla İzmir'de kuruluyor. Fabrikanın açılışına İngiltere Kraliçesi de geliyor…
BMC, İlk yıllarında Austin ve Morris markalı ticari araçları üreterek işe başlıyor. BMC, 1966 yılından itibaren kamyon, kamyonet, traktör ve motor üretmeye başlıyor...
BMC, 1976 yılında, Türkiye'de ilk dizel motor üretimini ve benzinli motorların dizel adaptasyonunu gerçekleştiriyor. BMC, motorlu araçların yanı sıra, endüstriyel motorları, jeneratörleri, deniz motorlarını ve askerî amaçlı ürünleri de üretmeye başlıyor. Yine bu yıllarda, ‘’Leyland’’ serisine ait ilk hafif ticari araç olan ‘’Leyland 30’’ kamyoneti piyasaya sunuyor. 1983 yılında Volvo Truck Corporation ile ortaklık kuran BMC, Türkiye'nin ilk turbo motorlu ticari araçları olan ‘’Yavuz’’ serisini üretiyor. 1985 yılında anlaşma yaptığı Cummins Engine Company ile Cummins motorlu ‘’Fatih’’ serisi kamyonları üretmeye başlıyor…
Yüzde yüz yerli ve milli BMC
1989 yılında şirketin bütün hisseleri Çukurova Holding tarafından satın alınıyor. Böylece BMC'nin başlangıçta %74 olan yerli sermaye oranı 1989 yılında %100 yerli sermayeye ulaşmış oluyor. Bu şu anlama geliyor: Artık Türkiye’nin motorlu araç üreten ve geliştiren %100 yerli bir şirketi vardır.
BMC, 1990 yılında ünlü İtalyan tasarım kuruluşu Pininfarina ile iş birliği anlaşması imzalayarak, altı yıl süren yoğun çalışma ve 120 milyon ABD Doları'nı aşan yatırımın sonucunda, 1996 yılının Haziran ayında sınai ve ticari mülkiyeti BMC'ye ait olan ‘’Profesyonel'i üreterek piyasaya sürüyor…
Böylece BMC 2,8 tondan 40 tona kadar yük ve yolcu taşımacılığının tüm sınıflarında özel araç üretimi yapan Türkiye'nin tek Dünyanın ise dört üreticisinden birisi haline geliyor…
Ayrıca BMC fabrikaları bünyesinde, müşteri isteğine göre 6 ay gibi kısa bir sürede araç tasarlayıp üretebilen bir firma haline geliyor.
BMC, 2004 yılında 40 milyon dolarlık yatırımla tüm mühendislik çalışmaları BMC’ye ait, 74 mühendis ve 159 teknik elemanın 5 yıl süren zorlu çalışmasının ürünü olan, üstün teknolojisi ve modern tasarımıyla hafif ticari araç pazarında yepyeni bir sayfa açan, farklı sektörlerin her tür ihtiyacını karşılayabilecek vanlar, kombiler, kombi vanlar, minibüsler ve kamyonetlerden oluşan 19 modeli olan ‘’Megastar’’ı yaratıyor…
BMC, Türkiye’de bazı ilklerin de sahibi oluyor: BMC; Türkiye’deki yerli ve milli olarak ilk dökümhane, ilk dizel motor üretimi, ilk çıraklık eğitim merkezi, ilk turbo motorlu araç, ilk yerli hafif ticari araç, ilk çevreye duyarlı doğal gazlı otobüs, ilk tam alçak tabanlı otobüs ve ilk yerli taktik tekerlekli zırhlı araç üretimi gibi sektöre yön veren ilkleri gerçekleştiriyor...
Hiçbir başarı cezasız bırakılmıyor!
Ancak burası Türkiye’dir ve hiçbir başarı cezasız bırakılmıyor…
18 Mayıs 2013 tarihinde Çukurova Holdinginin en büyük hissedarı olan Mehmet Emin Karamehmet'in, Cavit Çağlar ile İnterbank ile ilgili kredi ilişkilerinden kaynaklanan 440 milyon dolar borçtan kalan 75 milyon doların ödenmemesi nedeniyle TMSF tarafından holdingin Skyturk 360, Show TV, Akşam Gazetesi ve BMC şirketlerine el konuluyor. Hâlbuki Türkiye’nin ilk yerli ve milli motorunu da üretebilen ticari araç şirketi olan, TSK’ne Kirpi gibi zırhlı taktik tekerlekli ve diğer askerî araçları ve kamu birimlerine ve belediyelere ihtiyacı olan araçları üretip satan, yani pazarı hazır olan BMC’nin 75 milyon doları bulan borcu ödeme gücü bulunuyor. Ancak buna fırsat tanınmıyor…
BMC, 30 Nisan 2014 tarihinde TMSF tarafından yapılan ihalede tek katılımcı olarak teklif veren iş adamı Ethem Sancak'a ait olan "Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ"ne 200 milyon Dolar’a (o zamanki TL karşılığı 751 milyon TL’ye) satılıyor. Etik olan, ihalede tek katılımcı olması nedeniyle satılan şirketin değerini bulması için ihalenin tekrarlanmasıdır. Ancak zaten maksat da şirketin değerini bulması değildir. BMC, 751 milyon TL’ye satıldığında şirketin sadece arsa değeri 1.5 milyar TL’yi buluyor…
Rekabet Kurumu 21 Mayıs 2014 tarihinde internet sitesinden yaptığı açıklamayla BMC'nin Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ.'ne devredilmesi işlemine izin verilmesinde sakınca bulunmadığını duyuruyor.
Üç ay içerisinde alınıp satılanlar
Ethem Sancak, BMC’yi aldıktan hemen üç ay sonra BMC’nin % 25 hissesini 100 milyon Dolara Öztreyler Şirketine, % 49.9 hissesini de 300 milyon Dolara, vazgeçtim paletli araç tekonolojisine, hiçbir motor üretim tekonolojisine sahip olmayan, olması da mümkün olmayan ve BMC'nin gelişimine hiçbir katkısı olmayacak olan Katar Ordusuna satıyor.
Katar'ın BMC'ye ortak olması ihale yoluyla değil, Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ’ne ortak olmasıyla gerçekleşiyor. Haziran 2014’de Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ’nin sermayesinin yüzde 191 artırıyor. Bu artırımda Katar Silahlı Kuvvetleri Endüstri Komitesi %49.9 pay ile iştirak ediyor. Böylelikle Katar'ın Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ’ndeki ve BMC'deki payı yüzde 49.9 oluyor… Hemen ardından Ticaret Sicil Gazetesi'nde şirketin yönetim kuruluna yedi Katar vatandaşı atandığı yazıyor…
Yani Ethem Sancak 2014 yılı Nisan ayında %100’nü 200 milyon dolara satın aldığı BMC’nin %75’ini, BMC’yi satın aldıktan sadece üç ay sonra, 2014 yılı Haziran ayında 400 milyon dolara satıyor.
Yüzde 49.9’u Katar’ın olan BMC’ye verilenler
BMC'nin %49,9 hissesi Katar'a verildikten hemen sonra 2015 yılında Sakarya Karasu'da 2.2 milyon metrekarelik arazi, bu arazi üzerinde savunma sanayi ürünleri, tren ekipmanı üretimi yapması için BMC’ye tahsis ediliyor…
Bu sırada BMC, Otokar'ın 2009'da prototip üretimi ihalesini aldığı, 2012-2014 arasında 5 prototipini ürettiği Altay Tankı'yla ilgilenmeye başlıyor. Yapılan seri üretim ihalesine Otokar ile beraber BMC ve FNSS de giriyor. SSB, bu ihalede Otokar'ın teklifini yüksek bulduğunu gerekçe göstererek süreci iptal ediyor. SSB, Nisan 2018'de yeniden seri üretim ihalesine çıkıyor. Paletli araç üretme yeteneği olmayan BMC, o ihalede sürpriz bir şekilde Otokar ve FNSS'i geride bırakarak Altay Tankı seri üretimi için SSB ile sözleşme imzalıyor.
BMC, SSB’den Nisan 2018’de Altay Tankı’nın seri üretim ihalesini aldıktan hemen sonra Mayıs 2018'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile BMC’ye karşılığı 1,4 milyar TL'yi bulan süper teşvikler veriliyor… Bir yıl sonra da Cumhurbaşkanlığı kararı ile 31 Aralık 2019 tarihine kadar devir işlemleri tamamlanmak üzere Arifiye Tank-Palet Fabrikası 25 yıllığına BMC'ye kiralanıyor.
SSB’de değerlendirmeler yapılırken O zamanki Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli 11 Ocak 2018 tarihinde şu açıklamayı yapıyor: “Teklifler verildi. Şu anda değerlendirilmesi yapılıyor. Birçok kriter var. O çerçevede en uygun teklifi kim vermişse ihaleyi o alacak. Öyle herhangi bir kişinin, grubun dışlanması diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar zaten açık yapılıyor, tankın seri üretimine 2019 yılının sonu, 2020’nin başında geçeceğiz.”
SSB tarafından yayımlanan 2017-2021 yılı stratejik planında, ilk 15 ALTAY ana muharebe tankının 2020 yılında hizmete gireceği, 2021’de ise 20 tankın teslim edileceği bilgisi yer alıyor.
Bu işlemler yapılırken 2016’da İSO 500 listesine 137. sıradan giren BMC, 2017’de 79., 2018’de 61., 2019’da 51. sıraya ulaşıyor. Şirketin 2016 yılında 783 milyon TL olan cirosu, 2018’de 2 milyar 676 milyon TL’ye, 2019’da 3 milyar 386 milyon TL’ye yükseliyor…
İki gün önce ajanslara bir haber düşüyor… Ajanslar çelik üreticisi Tosyalı Holding'in, BMC’nin yüzde 25'ini kontrol eden işadamı Ethem Sancak ile hisseleri satın almak için masaya oturduğunu yazıyor…
Tosyalı Holding'in, Ethem Sancak'ın BMC'deki yüzde 25 oranındaki hissesinin alımı gerçekleşirse Ethem Sancak tamamen BMC’den çekilmiş oluyor… Böylece Ethem Sancak BMC’deki aracılık misyonu tamamlamış oluyor. Böylece BMC; ortakları %49.9 Katar, %25 Öztreyler Şirketi ve %25.1 Tosyalı Holdingin olan bir şirkete dönüşüyor…
Tosyalı Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı’dır. Fuat Tosyalı, halen Tosyalı Holding bünyesindeki görevinin yanı sıra; Türkiye Cumhuriyeti Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Yönetim Kurulu Başkanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Kurulu Üyeliği yapıyor. Fuat Tosyalı aynı zamanda Türkiye-Cezayir İş Konseyi Başkanlığı görevini de yürütüyor…
Olmayan tanklar
İşte böyle; ajanslarda Sancak’ın, %49 Katar ortaklığı BMC’deki hisselerinin Tosyalı Holding’e devrederek BMC’den çıkacağı haberi yer alıyor. Ancak sözleşme gereği TSK'ya 2019 sonu veya 2020 başında teslim edilmesi gerekirken hala bir tanesi bile teslim edilmeyen tanklardan kimsecikler bahsetmiyor…
M1 Abrams ABD tankını ABD milli şirketi Chrysler Defense firması tasarlayıp ABD milli şirketi General Dynamics Corp. üretiyor. Leopar Alman tankını Alam milli şirketi Kraus-Maffei üretiyor. Leclerc Fransız tankını Fransız milli firması Nexter üretiyor. Challenger İngiliz tankını, İngiliz milli firması Alvis Vickers, BAE Systems üretiyor. T-84 Ukrayna tankını Ukrayna milli şirketi Malyshev Factory üretiyor. T-14 Armata Rus tankını Rus milli şirketi Uralvagonzavod üretiyor. K2 Black Panther Güney Kore tankını Güney Kore milli şirketi Hyundai-Kia Automotive Group şirketinin bünyesinde bulunan ROTEM üretiyor. Merkeva İsrail tankını İsrail milli şirketi MANTAK, IDF Ordnance üretiyor. Bu liste uzar da uzar. Dünyada bütün ülkeler stratejik silahlarını kendi milli şirketklerine ürettiriyorlar. İstisnası yoktur. Pardon, unutmuşum. Bu listenin tek bir istisnası vardır: Türkiye’nin milli tankı olan Altay Tankı’nı üretmesi görevini %49.9 hissesi Arap Katar şirketinin olan BMC'ye veriliyor...
Mazi kalbimde bir yaradır
1989 yılından beri, ürün tasarım, geliştirme ve mühendislik çalışmalarını dışa bağımlı olmadan sürdüren, %100 milli ve yerli ilk ve tek Türk otomotiv kuruluşu olan BMC, artık 2014 yılından itibaren %49.9’u yabacı olan bir şirket haline geliyor. Hani şimdilerde Türkiye’nin ilk yerli ve milli TOGG diye bir otomobili üretmeye çalışıyorlar ya. Biz elimizdeki %100 yerli ve milli bir otomotiv şirketini Arap Katar’a altın tepside sunuyoruz. Bir de üstelik ondan bize tank yapmasını bekliyoruz… Godot'yu beklesek daha iyi sanki...
BMC, bir milli şirket olarak öylesine benimseniyordu ki Şanlıurfa’nın Ceylanpınar İlçesi’nde kamyon sürücüsü Mehmet Yıldız isimli bir vatandaş, yıllarca hayalini kurup alamadığı BMC kamyonun markasını kızına ad olarak veriyor. Şimdi merhum Mehmet Yıldız kızı doğduğunda nüfus müdürüne kızının ad olarak ‘’BMC’’ adını vermek istediğini söylüyor... Ancak nüfus müdürü, kızın nüfus kâğıdına BMC yerine ‘’Bemece’’ diye yazıyor... (Hürriyet Gazetesi 16.11.2004)
Sözlerini Necdet Rüştü Efe Tara’nın yazdığı, 1928 yılında Necip Celal Andel tarafından bestelenen ilk Türk tangosunu neden hatırladığımı anlıyorsunuz değil mi?
‘’Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır.’’
Bu satırları hazin hazin yazmak da bana kalıyor...
Osman AYDOĞAN
Açıklama notu:
03 Şubat 2023
Bu yazımı okuyan, o dönemde TMSF’de kilit bir görevde bulunmuş bir bürokrat bana iletilmek üzere saygıdeğer bir devlet adamı olan bir büyüğüme aşağıdaki açıklama notunu göndermiş. Amacım üzümü yemektir, bağcıyı dövmek değil. Amacım gerçeğin ortaya çıkmasıdır. Yorumumu en sona bırakarak bana gelen bu bilgiyi olduğu gibi, aşağıya alıyorum. Bilgi notundaki ara başlıkları konunun daha iyi anlaşılası için ben yerleştirdim.
***
Üstadım,
Birazdan size olabildiğince kısa yazmaya çalıştığım birkaç açıklama notu göndereceğim. Bu notları metin yazarı ile paylaşmanızdan ise memnuniyet duyarım.
Kendisinin de bunu bir yanıt, demeç vs. olarak değil de sadece bir bilgilendirme olarak kabul etmesini temenni ederim.
Saygılarımla
***
BMC’nin mali durumu
Yazıda “18 Mayıs 2013 tarihinde …. 440 milyon dolar borçtan kalan 75 milyon doların ödenmemesi nedeniyle TMSF tarafından holdingin Skyturk 360, Show TV, Akşam Gazetesi ve BMC şirketlerine el konuluyor” denilmektedir.
Gerçek durum 2 açıdan farklılık arz etmektedir. Bunlardan ilki el koymaya neden olan 75 Milyon dolar, 440 Milyon dolar olan toplan borcun kalan kısmı değil ilk taksitidir.
Diğer taraftan yazıda adı geçen şirketlerin yönetiminin TMSF tarafından devralınarak bunların satılması, Çukurova Grubunun talebidir.
Grup, borçlarını başka şekilde ödeyemeyeceklerini yazılı olarak bildirmiş ve bunun üzerine de TMSF tarafından el koyma kararı alınmıştır.
Yazını aynı bölümünün devamında “Hâlbuki Türkiye’nin ilk yerli ve milli motorunu da üretebilen ticari araç şirketi olan, TSK’ne Kirpi gibi zırhlı taktik tekerlekli ve diğer askerî araçları ve kamu birimlerine ve belediyelere ihtiyacı olan araçları üretip satan, yani pazarı hazır olan BMC’nin 75 milyon doları bulan borcu ödeme gücü bulunuyor. Ancak buna fırsat tanınmıyor…” denilmektedir.
Oysa yönetime el koyma tarihinde Çukurova Grubunun bu borcu ödeme gücü yoktur. Ellerindeki finansal imkanların hemen hemen tamamı Pamukbank, Turkcell ve Digiturk‘le bağlantılı bir dizi hadise nedeniyle tükenmiş durumdadır.
BMC ise, içerisinde bulunduğu finansal sorunlar nedeniyle yaklaşık 18 aydır üretim yapamaz ve yine yaklaşık 12 aydır işçi maaşlarını dahi ödeyemez haldedir. İşçiler bu durum nedeniyle eylemler yapmakta ve Çukurova Grubunun görevlendirdiği yöneticiler işçiler tarafından fabrikaya sokulmamaktadır.
BMC yönetiminin TMSF tarafından devralınmasından 1 gün önce SSB, BMC ile imzalanmış olan KİRPİ sözleşmesini (teslimatlar zamanında yapılamadığı ve bir kaç defa verilen süre uzatımına rağmen sorun çözülemediği için) feshetmiş ve teminat mektuplarını tazmin için bankalara göndermiştir.
El koyma tarihi itibarıyla BMC’nin bankalara, faktoring kuruluşlarına, tedarikçilere, bayilere, işçilere ve devlete (vergi, sgk) olan borçlarının toplamı yaklaşık 1,1 Milyar TL seviyesindedir.
Dolayısıyla yönetimin devralındığı tarih itibarıyla BMC, finansal olarak çökmüş ve üretim kabiliyetini kaybetmiş durumdadır.
Bu durumun, ülkemiz için kritik önemi haiz KİRPİ Projesi’nin de başarısızlıkla sonuçlanması anlamına geleceği açıktır.
TMSF, işettiği süreç neticesinde hem BMC’yi ülke ekonomisine yeniden kazandırmış, hem bahsedilen alacaklı tarafları mağduriyetini gidermiş hem de KİRPİ projesini kurtarmıştır.
BMC’nin TMSF tarafından satışı ve BMC'nin değeri
Bir sonraki paragrafta “BMC, 30 Nisan 2014 tarihinde TMSF tarafından yapılan ihalede tek katılımcı olarak teklif veren iş adamı Ethem Sancak'a ait olan "Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ"ne 200 milyon Dolar’a (o zamanki TL karşılığı 751 milyon TL’ye) satılıyor. Etik olan, ihalede tek katılımcı olması nedeniyle satılan şirketin değerini bulması için ihalenin tekrarlanmasıdır.” denilmektedir.
Bu ifadelerin, BMC’nin içerisinde bulunduğu ve yukarıda özetlenen durum bilinmeden ya da dikkate alınmadan yazıldığı anlaşılmaktadır.
Objektif durum ise şudur:
BMC yönetiminin TMSF tarafından devralındığı günden ihalenin son katılım gününe kadar TMSF, içlerinde Koç (Otokar), Sabancı (Temsa), Nurol (FNSS), Doğan, Ciner, Torunlar, LCW, Limak’ın da olduğu 10’larca grup ya da şirketin sahip ya da yöneticilerini, standart ihale ilanlarının ötesinde görüşmeler / bilgilendirmeler yapmak suretiyle BMC’yi satın almaya davet etmiştir.
Görüşülenlerin sektör dışından olanları, BMC ile ilgilenmemiştir.
Sektörde faaliyet gösteren gruplardan ikisi ilgi beyan etmiş ise de bunlardan biri BMC’ye sadece arsa ve hurda değeri üzerinden 200 Milyon TL düzeyinde bir teklif verebileceğini; diğer bir grup ise sadece KİRPİ projesinin IP haklarına ilgi duyabileceğini ifade etmiştir.
Durum bu iken, tek isteklinin katılmış olması dolayısıyla ihalenin iptal edilmesinin, hem teknik hem de etik açıdan yanlış bir tercih olacağı aşikardır.
Bu ifadelerin devamında “Ancak zaten maksat da şirketin değerini bulması değildir. BMC, 751 milyon TL’ye satıldığında şirketin sadece arsa değeri 1.5 milyar TL’yi buluyor…” denilmektedir.
İfade edildiği üzere BMC varlıkları 751 Milyon TL seviyesinde bir fiyatla satılmıştır. Bu rakam yazıda bahsedildiği gibi 200 Milyon USD değil yaklaşık 300 Milyon USD’ye denk gelmektedir.
Gerek TMSF gerekse alıcı adayları tarafından hazırlatılan değerleme raporlarında satılan varlıkların toplam değeri 450 ila 600 Milyon TL arasında hesaplanmıştır.
İhalenin muhammen bedeli olan rakam (980 Milyon TL) ise bunlardan oldukça yüksektir.
Bunu ortaya çıkaran şey, TMSF’nin değerlemeci kuruluştan ayrıca, belirli varsayımlar çerçevesinde oluşturulmuş bir nakit akış projeksiyonuna dayalı şekilde ayrı bir değerleme çalışması yapmasını istemiş olmasıdır.
Değerlemeci kuruluşun itirazına rağmen bu çalışmada BMC’nin ileriye doğru 10 yıl boyunca tüm ünitelerinde tam kapasiteyle ve %15 kâr marjıyla çalışacağı varsayımı kullanılmış olup bu yöntemle yapılan çalışmada değer yaklaşık 980 Milyon TL olarak hesaplanmıştır.
Değerleme kuruluşu, raporunda, idarenin talebi üzerine bu çalışmayı yaptığını ve kendisi açısından muteber olan çalışmaya göre değerin yaklaşık 600 Milyon seviyesinde olduğunu zikretmiş olmasına rağmen ihaleye bu değerden çıkılmış; teklifin muhammen bedelin %75’ine ulaşması dolayısıyla da TMSF teamülleri doğrultusunda ihale onaylanmıştır.
Diğer bir ifadeyle satılan varlıklar, değerini fazlasıyla bulmuştur.
Değerin düşük olduğunu ifade edenler, bu yazıdaki gibi sadece arsasının 1,5 Milyar TL edeceğini ifade etmektedir.
Oysa yaklaşık 150.000 m2 büyüklüğündeki söz konusu arazi için ihalelin yapıldığı dönemde yaptırılan ekspertiz raporlarında gösterilen EN YÜKSEK değer 180 Milyon TL seviyesindedir.
O dönemim USD kurunun yaklaşık 2,5 TL olduğu dikkate alınırsa arazinin toplam değeri yaklaşık 72 Milyon USD olmaktadır ki bu, dönemin koşullarına göre oldukça iyi bir rakamdır.
Diğer bir hesapla, arazinin değerinin 1.5 Milyar TL olması m2 fiyatının 4.000 USD düzeyine ulaşması anlamına gelmektedir. Böyle bir m2 fiyatı bugün için bile “uçuk” bir seviyedir.
Hülasa, bahsedilen rakamların gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur.
***
Benim yorumum:
Açıklama notu bu kadar. Bu notu bana gönderen o dönemde TMSF’de kilit bir görevde bulunmuş değerli bürokratımıza şükranlarımı sunuyorum. Tabii ki bunlar değerli bilgiler. Ben bu yazımı hazırlarken kullandığım kaynaklar açık kaynaklardı.
Ancak:
Saygıdeğer TMSF bürokratımızın ifade ettiği BMC’nin satış değeri 300 milyon dolar olsun ve değerinde satılmış olsun. O zaman nasıl oluyor da Ethem Sancak, 2014 yılı Nisan ayında %100’nü 300 milyon dolara satın aldığı BMC’nin (BMC’yi aldıktan hemen üç ay sonra) BMC’nin % 25 hissesini 100 milyon Dolara Öztreyler Şirketine, % 49.9 hissesini de 300 milyon Dolara Katar’a satabiliyor?
Başka bir deyişle; Saygıdeğer TMSF bürokratımızın ifade ettiği gibi madem ki BMC değerinde satıldı o zaman nasıl oluyor da Ethem Sancak, 2014 yılı Nisan ayında %100’nü 300 milyon dolara satın aldığı BMC’nin %75’ini, BMC’yi satın aldıktan sadece üç ay sonra 2014 yılı Haziran ayında 400 milyon dolara satabiliyor?
300 milyon değer biçilip satılan BMC’nin, sadece üç ay sonra %75’ini 400 milyon dolara satın alan adamlar ticaretten anlamıyorlar mıydı? BMC’nin %75’ini 400 milyon dolara satın alanlar değerlendirme şirketi kullanmıyorlar mıydı?
Ve niye yüzde yüz yerli olan, Türkiye’nin stratejik savunma ürünlerini ve yüzde yüz yerli motoru üreten BMC’in %49.9’u göz göre göre bir yabancıya (Katar’a) satılıyor?
Ve niye Altay Tankı ihalesi şaibeli bir şekilde %49.9’u yabancı olan bir şirkete veriliyor? Ve niye bu %49.9’u yabancı olan bir şirkete Altay Tankı ihalesi verildikten hemen sonra Mayıs 2018'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile karşılığı 1,4 milyar TL'yi bulan süper teşvikler veriliyor… Bir yıl sonra da Cumhurbaşkanlığı kararı ile 31 Aralık 2019 tarihine kadar devir işlemleri tamamlanmak üzere Arifiye Tank-Palet Fabrikası 25 yıllığına kiralanıyor. Bu teşvikleri ve bu kıyakları bilselerdi ihaleye katılan diğer şirketler fiyat teklifini de ona göre vermezler miydi? Bu husus İhale Kanununa aykırı değil miydi? Etik miydi?
Arz ederim.
Osman AYDOĞAN