• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam130
Toplam Ziyaret2918333

Müyesser Yıldız neden tutuklandı?

Müyesser Yıldız neden tutuklandı?

10 Haziran 2020

Müyesser Yıldız’ı Balyoz ve Ergenekon kumpaslarına karşı Ankara’da yapılan ‘’Sessiz Çığlık’’ eylemlerinin bir parçası olarak Çankaya’da AYM önünde yapılan nöbette tanımıştım. TSK’ne kurulan Balyoz ve Ergenekon kumpaslarında Türk basınının büyük bir çoğunluğu basitçe, kişiliksizce mevzi gerisinde saklanmış vaziyette sessiz kalırken, bir kısmı da şerefsizce, adice, onursuzca, arsızca ve hayâsızca TSK’ne kin kusarken Müyesser Yıldız bu kumpaslara karşı tek başına TSK’ni TSK’nden da daha çok savunan, hakkını arayan, koruyan yiğit bir gazeteciydi…

Müyesser Yıldız, FETÖ kumpasıyla Oda TV davasından yaklaşık on altı ay cezaevinde yatmış, daha sonra bütün kumpas mağdurları gibi beraat etmişti. Müyesser Yıldız, beraat ettikten sonra da avukatlarının ‘‘Hakkınızı kuvvetlendirmek için, tescil ettirmek için tazminat alın. Çünkü haksız tutuklama karşısında vatandaşın devletten tazminat alma hakkı var’’ teklifine karşı; ‘’‘Devletin yargıcı, polisi hata yapabilir, devleti yönetenler hata yapabilir ama ben devletime tazminat davası açmam’’ diye cevap veren ve devletine dava açmayan yurtsever bir gazeteciydi…

Müyesser Yıldız ayrıca Türk basınında herkeslerden daha fazla olarak hükumetin bir türlü aydınlatmak istemediği, pek çok bölgesi karanlıkta kalan 15 Temmuz vakasını aydınlatmaya çalışan nadir basın mensuplarından da birisiydi…

Halen Odatv Ankara Haber Müdürü olarak görev yapan Müyesser Yıldız 08 Haziran 2020 tarihinde bir astsubay ile yaptığı telefon görüşmesinde edindiği bilgileri ‘’haber yapmaması’’ nedeniyle sabah vakti evinden "Siyasal ve Askeri Casusluk’’ suçlamasıyla önce gözaltına alındı sonra da tutuklandı. İfadeye çağırsalar sanki kaçacak.

Müyesser Yıldız, gözaltına alınmasının ardından Emniyet’te su istemesi ancak verilmemesine üzerine avukatı aracılığıyla şu açıklamayı yaptı: “Canı sıkıldıkça, 8-10 senede bir suç uyduran devletin suyunu da ekmeğini de istemiyorum. FETÖ'cüsü casusu darbecisi sokakta gezecek şamarı bana indireceksiniz. Ben bunların suyunu da ekmeğini de istemiyorum.” 

Müyesser Yıldız’ın bu açıklaması bana bir Fransız sosyolog ve yazar Dr. Gaston Bouthoul’u (1896 – 1980) hatırlattı.

Şimdi diyeceksiniz ki Müyesser Yıldız ile bu Fransız’ın ne ilgisi var? Bu ilgiyi anlayabilmek için Dr. Bouthoul’un ’’Politika Sanatı’’ (Cem Yayınevi, 1997) isimli kitabını kısaca anlatmam lazım…

Dr. Bouthoul ve ''Politika Sanatı'' isimli kitabı

Dr. Bouthoul, savaş sosyolojisinin öncüsü olarak tanınır. Onun ana ilgi alanı sosyal bir phänomen olarak savaştır. Dr. Gaston Bouthoul’un ’’Politika Sanatı’’ dışında Türkçe yayınlanmış iki kitabı daha var: ‘’Sosyoloji Tarihi’’ ve ‘’Siyaset Sosyolojisi’’.

’’Politika Sanatı’’ kitabı, yazarın Antikçağ’dan başlayıp Ortaçağ’a, oradan da XVI., XVII., XVIII. ve XIX. yüzyıl diye her yüzyıla ayrı bir bölüm açarak XX. yüzyıla kadar, politika ile ilgili eserler veren, siyaset sahnesinde yer alan kralların, hükümdarların, filozofların, sosyal bilimcilerin, dini liderlerin ve askerlerin yönetim sanatı hakkındaki fikirlerinden yaptığı bir derlemedir. Kitabın orijinal adı: ‘’L'art de la Politique’’ dır.

Yayınevi bu kitabın arka kapağında şunu yazar:  ‘’Amacı Konfüçyüs’ten Lenin'e Platon'dan De Gaulle'a değin politika üstüne eğilmiş 78 ünlü filozof ve devlet adamının gerek değişik, gerek çelişik, gerekse birbirini destekleyen görüşlerini, en belirgin yanlarıyla politikanın yaşamımız üstünde ağır bastığı bugünkü ortamda yurt ve dünya sorunlarına ışık tutar umudu ile bir arada sunuyoruz.’’

Kitabın Antikçağ ile ilgili bölümde ilk antlaşmalar, Çin filozofları Lao Tzu'dan ve Konfüçyus’dan aforizmaları yer alır… Kitabın bu bölümünde Grek kültürüne yer verilir, Atina demokrasisi gibi kavramlar kısa kısa açıklanır, Platon ve yönetim felsefesi, idealar dünyası, yurttaşların görev dağılımı gibi kavramlara atıfta bulunulur… Bu çağdaki düşünürlerden Mensius’a, Thukidides,e, Aristoteles’e ve Cicero’ya yer verilir.

Kitabın bu bölümü günümüze ışık tutması açısından diğer bölümlere göre daha ilginçtir. Kitabın 25. sayfasından itibaren Platon’un politika üzerine görüşlerine yer verilir. Bu sayfalarda verilen Platon’un politika üzerine düşüncelerinin bir kısmı sanki günümüzü anlatır gibidir: 

“Topluma öyle bir düzen verilmelidir ki onu bir daha düzeltmek mümkün olmasın!”

“Yalnız devlet adamı yalan söyleyebilir. Yalan devletin yararı gereği, düşmanları ya da yurttaşları aldatmak için yalan söylenebilir. Başka hiç kimsenin bu ince işe girmeye hakkı yoktur.”

“Zorba, gözünü dört açıp kimlerde yürek, üstünlük, akıl ve güç olduğunu bir bakışta görmek zorundadır. Devleti bunlardan temizlemeden rahat edemez. Bu temizlik hekimlerin yaptığının tam tersidir. Hekim bedende kötü ne varsa onu atıp iyiyi bırakır. Zorba ise iyileri atıp kötüleri bırakır!”

Bilmem bu sözler sizlere tanıdık geliyor mu?

Bu sözleri burada bırakıp şöyle çok kısa bir geriye gidelim:

Hani sözde FETÖ ile mücadele ediyorlar ya…

O zamanki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa’da FETÖ’ne seslenerek şunları söylüyordu (Gazeteler, 22 Mart 2014): ''.... biz yıllardır sizinle birlikte sizin menfaatinize sizin hizmetlerinizi sevdiğimiz için her zaman sizin hizmetinizde olduk. Siz ne derseniz yaptık. .... sizi kollarımızın altında koruduk.''

Bir dönem AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Dengir Mir Mehmet Fırat da şöyle konuşuyordu: “Cemaat’i, Emniyet’e, Asker’e ve MİT’e karşı biz yerleştirdik.” (Gazeteler, 21 Temmuz 2016)

Cumhurbaşkanı da şöyle söylüyordu (3 Ağustos 2016, Olağanüstü Din Şûrası) (Özetle):

‘’Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen bunlara yardımcı oldum... Bunlara müsamaha gösterdik. Hatta ve hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.’’

Aynı Cumhurbaşkanı 2008 yılı 15 Temmuz’unda AKP grup toplantısı esnasında FETÖ’nün tezgâhladığı kumpas davasının aynı zamanda savcısı olduğunu söylüyordu. 

Peki, açık açık FETÖ’ne hizmet ettiğini, FETÖ ne de dediyse yaptıklarını söyleyen Bülent Arınç şimdi nerede: Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi olarak Saray’da…

Peki, Bülent Arınç’ın ‘’Ankara’yı parsel parsel FETÖ’ne peşkeş çekti’’ dediği İ. Melih Gökçek şimdi nerede? Hiç adam hakkında ‘’FETÖ terör örgütüne üye olmamakla beraber FETÖ’ne yardım ve yataklıktan’’ dolayı dava açıldığını duydunuz mu siz hiç?

Peki, “cemaat’i, Emniyet’e, Asker’e ve MİT’e karşı biz yerleştirdik” diyen Dengir Mir Mehmet Fırat'ın vefat ettiği Temmuz 2019 tarihine kadar hiç ifadesine başvurulmuş muydu?

Hiç bu muhteremler hakkında dava açıldığını duyan var mıydı?

Öyle mi?

Bir bankada üç kuruş hesabı var diye vatandaşı FETÖ ile suçlayıp yargılayacaksınız ama öbür taraftan aynı bankanın yöneticilerini SPK’nın başına (gazeteler 17 Nisan 2018) ve Merkez Bankasına yönetici olarak (gazeteler 18 Ocak 2020) atayacaksınız, bu bankadan milyonlarca TL kredi kullanan FETÖ övgücüsünü de TV’lerde makbul bir yorumcu olarak hala baş tacı yapacaksınız? Sonra da kalkıp ömrü FETÖ ile mücadelede geçmiş Müyesser Yıldız’ı tutuklayacaksınız… Öyle mi?

Sahi, zamanında Meclis kürsülerinde, TV’lerde FETÖ’ne övgüler düzenler, teee ABD’ye kadar gidip FETÖ elebaşısının yanında boy boy arz-ı endam edip el etek öpenler, ABD’ye gidenlerle ona selam gönderenler, arkasından salya sümük ağlayanlar, FETÖ’nü savunanlar, elebaşını ülkeye davet edenler, mahkemelerde elebaşını aklayanlar şimdi neredeler? Bunlar hakkında da açılmış bir tane dava var mıdır? Şimdi de kalkıp ömrü FETÖ ile mücadelede geçmiş Müyesser Yıldız’ı tutuklayacaksınız… Öyle mi?

“Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime;….’’ diye yemin etmiş bir ABD vatandaşını Malezya’ya büyükelçi olarak atayacaksınız, ABD’ye bağlılık ve sadakat yemini etmiş bu ABD vatandaşına gönderdiğiniz devletin çok gizli kriptoları casusluk olmayacak, Müyesser Yıldız’ın bir astsubay ile konuştukları casusluk olacak… Öyle mi?

Devletin en gizli bilgilerinin bulunduğu Kozmik Oda’yı dünyanın en büyük casusluk örgütü FETÖ’ye sonuna kadar açacaksınız, bu casusuluk olmayacak, sonra da bir astsubayla telefonla görüştü diye Müyesser Yıldız’ı casuslukla suçlayacaksınız.... Öyle mi?

FETÖ’nün marabalarını, ayak takımını hapse atacaksınız ancak FETÖ’nün ağababalarının bir kısmını devletin en üst kadrolarında görevlendireceksiniz, geri kalanını da dışarıda serbestçe dolaştıracaksınız sonra da bunun adı FETÖ ile mücadele olacak, ömrü FETÖ ile mücadelede geçmiş Müyesser Yıldız’ı da tutuklayacaksınız… Öyle mi?

15 Temmuz’u bir türlü aydınlatmayacaksınız, ‘’Darbeyi Araştırmama Komisyonu’’ kurup başına da görevini yapsın diye yılların FETÖ savunucusu Reşat Petek’i verip 15 Temmuz’u aydınlatmayacaksınız, sonra da Müyesser Yıldız’ı 15 Temmuz'u aydınlatmaya çalışıyor diye gözdağı vermek için tutuklayacaksınız... Öyle mi?

Ne diyordu Müyesser Yıldız, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada: ‘’FETÖ'cüsü casusu darbecisi sokakta gezecek şamarı bana indireceksiniz.’’

Müyesser Yıldız’ın bu cümlesinde sarf ettiği her bir kelime neden tutuklandığının gerekçesidir aslında…

Politika Sanatı

Ancak biz yine de tekrar dönelim Dr. Gaston Bouthoul’un ‘’Politika Sanatı’’ isimli kitabına… Ne demişti Dr. Gaston kitabında Platon’dan alıntı yaparken:

“Zorba, gözünü dört açıp kimlerde yürek, üstünlük, akıl ve güç olduğunu bir bakışta görmek zorundadır. Devleti bunlardan temizlemeden rahat edemez. Bu temizlik hekimlerin yaptığının tam tersidir. Hekim bedende kötü ne varsa onu atıp iyiyi bırakır. Zorba ise iyileri atıp kötüleri bırakır!”

Müyesser Yıldız’ın tutuklanması aslında Dr. Gaston’un kitabında Platon’dan alıntı yaparak bahsettiği bu temizliğin bir parçasıdır…

Yayınevi de kitabın arka sayfasında bu eserin yayınlanma amacı için demişti ya: ‘’Politikanın yaşamımız üstünde ağır bastığı bugünkü ortamda yurt ve dünya sorunlarına ışık tutar umudu ile…’’ 

Ben de öyle diliyorum zaten!

Hem Müyesser Yıldız’ın neden gözaltına alındığını hem de tanık olduğumuz ülkenin geçmiş politik yaşamını daha iyi anlamamız açısından bu kitabın yurt ve dünya sorunlarında bize ışık tutmasını diliyorum... 

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz