• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam377
Toplam Ziyaret3636293

KAAN Millî Muharebe Uçağı 


KAAN Millî Muharebe Uçağı 

03 Ekim 2025

Gündemdeki konu TUSAŞ’ın üreteceği KAAN Millî Muharip Uçak (MMU). Dışişleri Bakanı’nın KAAN hakkındaki son açıklaması üzerine bilen bilmeyen herkes bu konuda konuşup kalem oynatınca, bu konu üzerinde ben de yazmasam olmazdı diye düşündüm!

Önce KAAN MMU hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor.

KAAN MMU

KAAN MMU’ın Türk Hava Kuvvetleri'ndeki eski F-4 ve F-16'ların yerini alması planlanıyor. Bu maksatla KAAN MMU, beşinci nesil, çift motorlu ve çok maksatlı bir avcı uçağı olarak TUSAŞ tarafından tasarlanıp geliştiriliyor.  

Hava Kuvvetleri Komutanlığının 2020'li yıllardan sonraki jet eğitim uçağı ve savaş uçağı ihtiyaçlarını millî imkânlarla geliştirilme projesi kapsamında ilk aşamada kavramsal tasarım yapılması için 15 Aralık 2010 tarihinde, Savunma Sanayii İcra Komitesinin toplantısında, TUSAŞ ile sözleşme görüşmelerine başlanmasına karar veriliyor.  

Proje başlangıçta ‘’Turkish Fighter-X’’ (TF-X) olarak adlandırılıyor. Bu maksatla TF-X'in 2011 yılı itibarıyla TUSAŞ tarafından kavramsal tasarım aşaması başlatılıyor ve bu çalışmalar 29 Eylül 2013 tarihinde tamamlanıyor.

KAAN MMU’ın  2028 yılının sonunda hizmete girmesi, ilk uçuşun da 2023 yılının sonunda yapılması planlanıyor. Ancak test ve geliştirme sürecindeki teknik nedenlerden dolayı ilk uçuş gecikiyor.

KAAN MMU, 16 Mart 2023 tarihinde, ilk uçağın üretimin tamamlanmasını müteakip testler için hangardan çıkartılıyor. KAAN MMU, pistte ilerleyerek ilk taksi testini 16 Mart 2023 tarihinde yapıyor. 21 Şubat 2024 tarihinde ise KAAN MMU, Mürted Hava Meydanı'nda ilk uçuş testini başarıyla tamamlıyor. KAAN MMU, ikinci test uçuşunu da 6 Mayıs 2024 tarihinde başarı ile tamamlıyor. KAAN MMU, 6 Aralık 2024 tarihinde de yerde çift motorlu art yakıcı testini başarıyla yerine getiriyor.

KAAN MMU’ın motoru

Dışişleri Bakanı’nın KAAN MMU hakkındaki son açıklaması nedeniyle dikkatler KAAN MMU’na çevrilmişken KAAN MMU’ın motoru hakkındaki bilgiler gözlerden kaçıyor.


Proje kapsamında KAAN MMU’na ilk aşamada F-16 ve F-14 uçaklarında da kullanılan ABD imali General Electric F110 motorunun monte edilmesi planlanıyor. Başka bir ifade ile KAAN MMU, ilk aşamada ABD imali General Electric F110 motoru ile üretilmesi planlanıyor. 21 Şubat 2024 tarihinde Mürted Hava Meydanı'nda yapılan KAAN MMU’ın ilk uçuşu da zaten yerli ve millî uçak motoru ile değil ABD imali General Electric F110 motoru ile yapılıyor.

Program kapsamında, planlamaya göre 2028 yılına kadar ilk 20 uçağın ABD imali General Electric F110 motoru ile üretilmesi planlanıyor. Zaten ilk üretimler için de önceden altı veya on adet F110 motoru tedarik ediliyor. KAAN MMU test uçuşunda da bu motorlar kullanılıyor.

KAAN MMU’na 2028 yılından sonra yerli TF-35000 motorunun entegre edilmesi planlanıyor.

Bu noktada TF-35000 motoru hakkında kısaca bir bilgi verilmesi gerekiyor.

TF-35000 motoru

Türkiye’nin havacılık motorlarında yerli ve millî çözümler geliştirmek amacıyla, 1985 yılında, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) %50,5, GE Aerospace (General Electric Company) %46,2, TSK Güçlendirme Vakfı (TSKGV) ve Türk Hava Kurumu (THK) (ikisi birden %3,3) arasında ‘’TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI)’’ kuruluyor. O günden bu yana TEI, uluslararası düzeyde bir üretici ve dünya çapında bir tasarım merkezi haline geliyor. 1987 yılında ilk motor ve motor parçalarının üretim ve sevkiyatını gerçekleştiren TEI, aradan geçen yıllar içerisinde uçak motoru parça ve modül üretimi, montaj ve test teknolojisinin ülkemize transferini gerçekleştiriyor.


KAAN MMU’a entegrasyonu yapılacak olan TF-35000 motorunun tasarım, gelişim ve üretimi TEI’de yapılıyor. TF-35000 motorunun ilk prototip üretiminin 2025 yılı sonu, ilk testlerin 2026 yılında ve KAAN MMU’a entegrasyonun ise 2032 yılında planlanıyor.

TF-35000 motorunun, KAAN MMU’a entegrasyonu süreci bu şekilde planlansa da bu tür motorların test ve üretim süreci hiç de planlandığı gibi yürümüyor. TF-35000 motorunun tasarım, gelişim ve üretiminin tahmini olarak şu zamanlarda olacağı değerlendiriliyor: 2023-2025: Konsept ve ön tasarım, 2026-2028: Teknoloji gösterimi (demo motor), 2028-2032: Prototip üretimi ve test, 2032-2035: KAAN MMU’a entegrasyon ve son olarak 2035-2036: Sertifikasyon ve seri üretim.

Bu noktada Endonezya ile yapılan KAAN MMU satışına da kısaca değinmem gerekiyor.

Endonezya ile yapılan KAAN MMU satış anlaşması

Endonezya'da düzenlenen INDO Defence 2025 fuarında Türkiye tarafından millî imkanlarla tasarlanan, geliştirilen ve üretilen KAAN MMU’ın Endonezya'ya satışına yönelik anlaşma imzalanıyor.  Anlaşma kapsamında, Türkiye 48 adet KAAN MMU’nı Endonezya'ya teslim edilecek.

Ancak anlaşmada 48 adet KAAN MMU’ın teslimatının 120 ay (on yıl) içerisinde yapılacağı belirtiliyor. Teslim edilecek KAAN uçaklarında ise millî imkanlarla üretilecek motorun yer alması gerekiyor. Bu husus bilinmeden bu satış polemik konusu yapılıyor.

KAAN MMU üretiminde sorunlar

Yukarıdaki anlattıklarımın tamamı KAAN MMU’nın üretimine dönük planlanan teknik bilgiler.


Savunma Sanayi konusunun siyaset üstü mili bir konu olması gerekiyor. Ancak AKP hükumeti, Savunma sanayi konusunu da siyaset ve propaganda konusu yaparak savunma sanayine zarar veriyor.

Kamuoyu 21 Şubat 2024 tarihinde ilk uçuş testini yapan KAAN MMU’nın yüzde yüz yerli ve millî olarak uçtuğunu zannediyor. Halbuki anlattığım gibi KAAN MMU, bu uçuş testini ABD imali General Electric F110 motoru ile yapıyor.

Yine kamuoyu KAAN MMU için geliştirilmekte olan TF-35000 motorunun da yüzde yüz yerli ve millî olduğunu zannediyor. Halbuki gerçek hiç de öyle olmuyor. Anlattığım gibi, TF-35000 motorunu üretecek TEI’nin ortaklık yapısında ABD şirketi GE Aerospace (General Electric Company) %46,2 ile ortaklığı bulunuyor. Ancak AKP, hala KAAN MMU için geliştirilmekte olan TF-35000 motorunun da yüzde yüz yerli ve millî olduğu algısını yaratıyor.

Sorunların kaynağı

Savunma sanayiinde üç temel sorun bulunuyor. Bu sorunlar; savunma sanayiinin siyasete alet edilmesi, CAATSA ve kaynak ve tutum sorunları olarak sıralanıyor.


Birinci sorun: Savunma sanayi siyasete alet ediliyor.

Günümüzde hiçbir ülke tek başına gelişmiş bir silah sistemi tasarlayıp, geliştirip üretemiyor. Teknolojik olarak gelişmiş olan ülkeler bile gelişmiş silah sistemlerinin tasarlanması, geliştirip üretebilmesini çok uluslu konsorsiyumlar eliyle yapıyorlar. Örneğin ABD, F-35 uçağının üretimini ABD tek başına yapmayıp Birleşik Krallık, İtalya, Hollanda, Avustralya, Kanada, Danimarka ve Norveç ile ortak olarak yapıyor. (Bu ortaklıkta başlangıçta Türkiye de yer alıyor. F-35’in ilk parti üretimlerinde ciddi miktarda Türk şirketlerinin çok ciddi katkıları bulunuyor. Ancak S-400 nedeniyle CAATSA yaptırımları çerçevesinde Türkiye ABD tarafından bu ortaklıktan çıkarılıyor.) Örneğin Eurofighter Typhoon, Almanya, Birleşik Krallık, İtalya ve İspanya tarafından ortaklaşa üretiliyor. Uçağın üretiminde Airbus (Almanya ve İspanya), BAE Systems (Birleşik Krallık) ve Leonardo (İtalya) savunma şirketleri yer alıyor.

Dolayısıyla KAAN MMU için de neden uçak motoru yabancı diye sorun etmemek gerekiyor. Kaldı ki yabancı ülke motoru ile uçan sadece KAAN MMU olmuyor. HÜRKUŞ'un motoru Kanada'dan, HÜRJET'in motoru da yine ABD'den temin ediliyor. Türkiye'nin yaptığı ve gururla uçurduğu her türlü İHA ve SİHA'nın da motorlarının tamamı yabancı menşeli oluyor. Ancak sorun AKP tarafından yaratılan ve kamuoyunu yanıltan ''yerli ve milli uçağımızı yaptık'' algısında yer alıyor. İsmet İnönü “vatan pahasına siyaset olmaz” derdi. Savunma sanayi konusunun da siyaset dışı olması gerekiyor.

AKP’nin savunma sanayi üzerinden yaptığı gerçek dışı reklam afişleri ve sözleri:



Yıl 2011







İşte bu nedenle de Dışişleri Bakanı, KAAN MMU’nın ilk aşama üretimlerinde kullanılacak ABD imali General Electric F110 motorunu ABD’nin vermediğini söylediğinde kamuoyunda büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu hayal kırıklığı da en başta savunma sanayine zarar veriyor, halkta, savunma sanayi konusunda bir güvensizlik oluşturuyor. 


Ayrıca AKP hükumeti, tüm savunma sanayi projelerini sanki sadece kendileri başlatmış gibi bir algı yaratıyor. Savunma sanayi projelerinin başlangıcı 1974 yılını buluyor. 1980 ve 1990’lı yıllarda savunma sanayi konusunda büyük atılımlar yapılıyor. Bugün övünülen savunma sanayi ürünlerinin temelinde bu yıllarda yapılan yatırımlar yer alıyor. Bugün savunma sanayinin gurur kaynağı olan ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, HAVELSAN ve TEI gibi şirketler 1980’lii yıllarda kuruluyor.


2015 yılında seri üretime hazır hale getirilen ALTAY Tankı, siyasete alet edilerek hem ALTAY Tankının üretim işi %100 yerli olan bir şirketin (OTOKAR) elinden şaibeli bir şekilde alınarak %49'u yabancı (Katar) olan bir başka şirkete (BMC) aktarılıyor hem de hem ALTAY Tankının üretimi engelleniyor. Bu şekilde Kara Kuvvetleri altmış yıllık tanklara mahkûm ediliyor.

Türkiye’nin 2010 yılında dahil olup 2020'li yıllarda envantere gireceği öngörülen F-35 beşinci nesil savaş uçağı da S-400 politikasına alt edilip Türkiye kırk yıllık uçaklara mahkûm ediliyor.

Günümüzde savunma sanayi o kadar politize edilmiş bulunuyor ki ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN ve HAVELSAN gibi savunma sanayinin gurur kaynağı şirketlerin sahibi olan TSK Güçlendirme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, aynı zamanda bir siyasi parti lideri olan cumhurbaşkanı oluyor.

İkinci sorun: CAATSA

Bu konuyu biraz açmam gerekiyor.

CAATSA (Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası), “Rusya Federasyonu’nun savunma ya da istihbarat sektörleriyle ya da bunlar adına çalışan kurum ve kişilerle önemli düzeyde alışverişte bulunan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanmasını" öngören ve İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların da dayanağı olan bir yasa olarak biliniyor. O zamanki Başkan Trump, 2 Ağustos 2017 tarihinde CAATSA yasasını imzalıyor.


Bu yasanın Trump tarafından imzalandığı tarih; 2 Ağustos 2017. Türkiye’nin ise Rusya’dan S-400 alımı ile ilgili olarak karar verdiği tarih ise 12 Eylül 2017. Yani ABD’de CAASTA, 2 Ağustos 2017 tarihinde Başkan Trump tarafından imzalanıyor ve bu tarihten 40 gün sonra da Türkiye Rus yapımı S-400 almak için Rusya ile anlaşma imzalıyor.

Bu CAATSA yaptırımları ilk kez bir NATO üyesine uygulanıyor. CAATSA yaptırımları nedeniyle Türkiye F-35 programından çıkarılıyor, Türkiye, önceden parasını ödediği (1.25 milyar dolar)  F-35 savaş uçaklarını alamıyor. ABD, F-35 üretim programı kapsamında Türkiye’nin üreteceği 11.5 milyar Dolarlık ileri teknoloji F-35 parça siparişini de iptal ediliyor. CAATSA nedeniyle Türkiye ile ABD savunma kuruluşları arasındaki ilişkiler donduruluyor. SSB, artık ABD’den teknoloji alamıyor.

Türkiye, S-400 nedeniyle, motoru ABD menşeli olmasından dolayı ABD ihraç lisansı vermediği için Pakistan’a satışını yaptığı 1.5 milyar Dolarlık ATAK Saldırı Helikopterini üretip teslim edemiyor. Ve sonunda  Pakistan ATAK Saldırı Helikopteri alım sözleşmesini iptal ediyor.

Almanya izin vermediği için Altay Tankı Projesi, Fransa izin vermediği için Eurasam ile anlaşması yapıldığı halde Samp-T hava savunma sistemini projesi ilerlemiyor.

Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, S-400'ler Türkiye'de kaldığı veya Türkiye, S-400 konusunda ABD'yle uzlaşmadığı sürece, yaptırımların artarak devam edeceği anlamında açıklamalarda bulunuyor.

İşte bu sorun nedeniyle de Dışişleri Bakanı 28 Eylül 2025 tarihinde şu açıklamayı yapıyor: ‘’Şu anda almayı beklediğimiz F-35 ve KAAN’ın motorları var. ABD Kongresi’nde bekletiliyor ve lisansları durmuş durumda. Onların lisanslarının hayata geçirilmesi ve motorların gelmesi lazım ki KAAN’ların üretimi başlayabilsin.’’ Yani Dışişleri Bakanı, bilinen bir konuyu açıklıyor ve CAATSA nedeniyle KAAN MMU’nın ilk aşama üretimlerinde kullanılacak ABD imali General Electric F110 motorunu ABD’nin vermediğini söylüyor.

Demek ki Türkiye’de Rusya’dan S-400 alırken bu sorunların olacağını görebilecek bir devlet adamı bulunmuyor!

Türkiye’nin önüne, CAATSA’dan kurtulmak için tarihi bir fırsat çıkıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı nedeniyle ABD, Avrupa NATO’sunu güçlendirmek için İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya almak istiyor. Türkiye, ABD’ne; ‘’Madem NATO’nun Avrupa kanadı güçlendirilmek isteniyor, öyleyse NATO’nun ikinci güçlü ülkesi Türkiye’ye yapılan CAATSA yaptırımlarını kaldırın ben de İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişini onaylayayım’’ diyemiyor. Türkiye, bu iki ülkenin NATO üyeliğini hiçbir koşul ileri sürmeksizin onaylıyor.

Üçüncü sorun: Kaynak ve tutum sorunu

ABD’nin bu ambargosu ilk olmuyor. 1974 yılı Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle ABD, Türkiye'ye ambargo uyguluyor. Bu ABD ambargo üzerine, "kendi tankını, kendi silahını kendin yap" sloganı ve halkın yaptığı bağışlar ile sonuçta 17 Haziran 1987 tarihinde ise 3388 sayılı yasa ile ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlendirilmesi, ihtiyaç duyulan silah, araç ve gereçleri yurt içinde üretecek seviyede bir savunma sanayi kurularak dışa bağımlılığın asgariye indirilmesi maksadıyla’’  Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kuruluyor. TSK Güçlendirme Vakfı 26 Eylül 1987 tarihinde faaliyete başlıyor.


Vakfın, savunma sanayi alanında kurduğu şirketler ise büyüyerek dünya çapında savunma sanayi şirketleri haline geliyor. Bu şirketler; (parantez içerisindeki rakamlar TSGV’nın hisse oranıdır) ASELSAN (%74,2), TUSAŞ (%54,5 ), ROKETSAN (%55,33), HAVELSAN (%99,5), İŞBİR (%99,9) ve ASPİLSAN (%98,3) şirketleridir. Bu şirketlerden ASELSAN, 2020 yılı için Defense News Top 100’de listenin 48. sırasında yer alıyor.

Ancak sorun şuradaki millî savunma sanayi fikri ABD ambargosu üzerine oluşuyor ancak savunma sanayinin ilk ürünleri hep ABD menşeli oluyor. Örneğin TUSAS uçak üretiyor ancak bu uçak ABD menşeli F-16 oluyor. Kara Kuvvetleri elindeki zırhlı personel taşıyıcıları yenilenmek istiyor ancak yenilediği zırhlı personel taşıyıcı FNSS üretimi ABD menşeli oluyor. Sorun devam ediyor: Türkiye millî muharip uçak yapmak istiyor ancak bu uçağa ABD motoru entegre etmek istiyor. Sonuçta yine ABD ambargosu ile karşılaşıyor. Bütün sorunların kaynağı da burada, Türkiye’nin bu tutumunda yatıyor.

Durumu tüm çıplaklığı ile arz etmek de bana kalıyor.

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz