• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam103
Toplam Ziyaret3593053

AKP’nin CHP politikaları ve sonuçları


AKP’nin CHP politikaları ve sonuçları

09 Eylül 2025

Çinli filozof Sun Tzu’nun günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce MÖ 6. yüzyılda yazdığı bilinen ‘’Savaş Sanatı’’ (İş Bankası Yayınları, 2014) adlı kitabı, sadece askerlik alanında değil, iş idaresi ve kişisel gelişim gibi pek çok alanda da bir strateji klasiği olarak kabul görüyor, günümüzde politika ve ekonomi alanında liderlere rehberlik ediyor.


Sun Tzu’nun bu kitabında geçen en önemli strateji ilkesi şu ilke oluyor: ’’Eğer düşmanınızı yenemiyorsanız kazanmasına engel olacaksınız.’’

31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde birinci parti olma özelliğini yitiren ve birinciliği CHP’ye kaptıran ve erken veya zamanında yapılacak olan gelecek genel seçimlerde de CHP’yi yenme umudunu kaybeden AKP, son zamanlarda CHP’ye karşı tam olarak Sun Tzu’nun bu strateji ilkesini uyguluyor: ’’Eğer düşmanınızı (rakibinizi) yenemiyorsanız kazanmasına engel olacaksınız.’’

Ancak sosyal politikalar fizik kuralları gibi hiçbir şekilde beklenilen sonuçları vermiyor. Fizik kurallarına göre su, 100 derecede kaynıyor. Ancak sosyal politikalarda su 100 derecede kaynamıyor. Sosyal politikalarda, yanlış sosyal politikalar, kısa zamanda buzdağının üstü gibi beklenilen ve istenilen sonuçları veriyor. Ancak yanlış sosyal politikalar, uzun vadede buzdağının altı gibi devasa beklenilmeyen ve istenilmeyen sonuçları veriyor.

İşte AKP’nin ana muhalefet partisi CHP’ye karşı uyguladığı Sun Tzu’nun ’’Eğer düşmanınızı (rakibinizi) yenemiyorsanız kazanmasına engel olacaksınız’’ ilkesinin, uzun vadede buzdağının altı gibi AKP açısından olumsuz çok büyük siyasal sonuçları olduğu ve olacağı gözüküyor:

Birincisi: Alman Sürgün Edebiyatının temsilcilerinden ve siyaset teorisyenlerinin başında gelen ve Hitler’in yükselişini ve çöküşünü yaşamış birisi olan siyaset bilimcisi Hannah Arendt'in ''Şiddet Üzerine'' (İletişim Yayınları, 2017) adlı kitabında şu sözü yer alıyor: ‘’İktidar ile şiddet birbirine karşıttır, iktidarın bitmeye başladığı yerde şiddet başlar.'’ Evrensel kuraldır; ‘’şiddet, zafiyetin göstergesidir.’’ AKP, özellikle ana muhalefet partisine karşı şiddetini artırdıkça aslında kamuoyuna karşı AKP’nin kamuoyuna artık anlatacak bir hikayesinin kalmadığını ve AKP’nin bittiğini ilan ediyor.

İkincisi: AKP, ana muhalefet partisine karşı şiddet uyguladıkça ana muhalefet partisinin uyuyan, apolitik, etliye sütlüye karışmayan taraftarının uyanmasına ve kenetlenmesine yol açarken bu aynı zamanda diğer muhalefetin de ana muhalefet etrafında birleşmesine yol açıyor.

Üçüncüsü: Türkiye, 12 Eylül yönetimi ile birlikte uzunca bir süre depolitizasyona uğratılarak apolitik nesiller yetiştiriliyor. Ancak AKP yönetiminin şiddeti ile birlikte bu depolitizasyon süreci sona ererek politik nesiller ortaya çıkıyor.

Dördüncüsü: Çinli düşünür Lao Tzu şu kadim düşünceyi söylüyor: ''Karşı olduğunuz her şeyi yüceltir ve büyütürsünüz.'' (‘’Kadim Öğretiler’’, Arya Yayıncılık, 2021) AKP, yaptığı bu CHP karşıtlığı ile CHP’nin büyümesine ve güçlenmesine vesile oluyor.

Beşincisi: Max Weber, güç konusundaki şu tanımı kullanıyor: ‘’Otorite, güç ile meşruiyetin mutlu evliliğidir.’’ Jean Jacques Rousseau da ‘’güç’’ ve ‘’hak’’ ile ilgili şunu söylüyor: ‘’Gücü hakka, itaati göreve çevirmedikçe, en güçlü bile efendi olabilmek için yeterince güçlü değildir.’’ İngiliz tarihçi ve siyasetçi Lord Acton da şunu söylüyor: ‘’Eğer tarihten bir şeyler öğrenmişsek, o da şudur: Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır.’’ Bu sözlerden şu sonuç ortaya çıkıyor: Sınırsız olan bir hâkimiyet – kime ait olursa olsun, kimin tarafından kullanılırsa kullanılsın – istibdat ve tahakküme götürüyor. Mutlak olan her güç, hürriyetin ve dolayısıyla insan mutluluğunun ve kişi huzurunun düşmanı oluyor. Tahakküm, daima tahakkümdür. AKP, muhalefete karşı güç kullanarak hem meşruiyetini kaybediyor hem de AKP, muhalefete karşı mutlak güç kullandıkça yozlaşıyor.

Altıncısı: Siyasi iktidarlar, karşılarında güçlü ve çalışkan bir muhalefet olduğu için değil, stratejik hatalar yaptığı için dağılıyor. Diyalektik töz şunu söylüyor: ''Her sistem kendi çelişkisini yaratır.'' AKP de bu şekilde kendi çelişkisini yaratıyor.

Yedincisi: Diyalektik töz burada da durmuyor. Karl Marx, şunu söylüyor: ‘’Zor, yeni bir topluma gebe her eski toplumun ebesidir.’’ (‘’Kapital 1. Cilt’’, Sol ve Onur Yayınları, 2011, s. 715) Lenin ise ‘’Devlet ve Devrim’’ (Yordam Kitap, 2017) adlı eserinde, Engels’in Marx’ın bu düşüncesini şöyle aktardığını yazıyor: “Ama, Bay Dühring, zorun tarihte devrimci bir rol oynadığı; Marx’ın sözleriyle, yeni bir topluma gebe olan her eski toplumun ebesi olduğu, toplumsal hareketin kendi yolunu açmasının ve donmuş, ölmüş siyasal biçimleri parçalamasının aracı olduğu konusunda tek kelime etmiyor.”  Dolayısıyla AKP’nin şiddeti, Türkiye’yi yeni bir topluma gebe bırakıyor.

Sekizincisi: Sadece AKP için değil tüm Türkiye için bir sonuç bulunuyor: Her doğum sancılı oluyor. Ancak her sancı, doğumla sonuçlanmıyor!


Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz