OYAK’a dair iddialar ve gerçekler
25 Ağustos 2025
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Zülal Kalkandelen, 15 Ağustos 2025 tarihli ‘’Algı manipülasyonuna hayır!’’ başlıklı makalesinin giriş kısmında şunları yazıyor:
‘’Gazetecilik, kamuoyunun görüşünü doğrudan etkileyen bir meslek. Özellikle ülkemizde olduğu gibi totaliter rejimlerde, gazetecinin doğru bilgi aktarması, hayati bir önem taşıyor. Bir gazetecinin basılı ya da görsel medyada verdiği bilginin kanıtlanabilir olması gerekir. Böyle bir kanıt yoksa, kendi düşünceniz olduğunu belirtmeniz ve ‘olmasını istediğiniz bir durumu gerçekmiş gibi gösteren’ yorumlarda bulunmamanız gerekir. Bu gazetecilik eğitimi verilen üniversitelerde öğretilen meslek kurallarından biridir.’’
Zülal Kalkandelen, keşke bu yazısını daha erken yazsaydı da bu yazıyı Cumhuriyet Gazetesindeki sayfa arkadaşı Barış Terkoğlu okusaydı. Çünkü hepimizin sevdiği, saygı duyduğu, güvendiği, güven beslediği araştırmacı bir gazeteci olan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’nun Cumhuriyet Gazetesinin 31 Temmuz 2025 tarihli nüshasında yer alan ‘’Askerler kayıp 5 milyarın peşinde’’ başlıklı yazısında tam da Zülal Kalkandelen’in yazısında bahsettiği gazeteciliğin aksini yapıyor.
Ben kimsenin avukatı, savunucusu değilim. Maksadım yanlışı eleştirmek, doğruyu bulmak, doğru bilgileri vermek. Çünkü yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Bu sayfalarda defalarca yanlış bilgileri düzelttim.
Önce Barış Terkoğlu’nun Cumhuriyet Gazetesinin 31 Temmuz 2025 tarihli nüshasında yer alan yazısında geçen iddiaları vermek istiyorum (çok az kısaltılarak).
Barış Terkoğlu’nun Cumhuriyet Gazetesinin 31 Temmuz 2025 tarihinde yer alan yazısında geçen iddialar
‘’Yazan bir binbaşıydı. OYAK’ın biri İstanbul Maslak’ta biri İzmir Karaburun’da yeni projelerini gösteriyordu. İstanbul’daki 1+1 daireler 24 milyondan, 2+1 daireler 32 milyondan, İzmir’dekiler ise 47 milyondan başlıyordu. Kendi maaşı 75 bin liraydı. ‘OYAK bizimle dalga geçiyor’ diyordu. Haksız mı? Adı üstünde, Ordu Yardımlaşma Kurumu. Sermayesini TSK mensuplarından alan kurumun amaçlarından biri, onlara uygun fiyatla başlarını sokacakları ev yapmak. Ancak ilanlara bakılırsa, asıl amacını unutmuş, Araplara vatandaşlık garantili ev satmaya odaklanmış durumda.
Tam o günlerde, OYAK yönetiminin değiştiğini görünce, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’u aradım. Hatırlarsınız, bu köşede yazmıştım. Askerler kurumun kötü yönetildiğini düşünüyordu. Eski OYAK yönetimi de “hayır” diyordu. İki tarafın da tezlerine burada yer vermiştim. Derken... Meğer kavga mahkemelik olmuş. Üçok, OYAK üyelerinin avukatı olarak, eski yönetimi mahkemeye vermiş. Askerler, OYAK’ın kasıtlı bir şekilde tam 5 milyar lirasının boşaltıldığını iddia ediyorlar.
Konu OYAK’a açtıkları davalara geldi. Danıştay’da toplam üç dava açmışlardı. Biri OYAK’ın mensuplarına dağıttığı nemalarla ilgiliydi:
“OYAK’ın mal varlıklarının toplam değeri 2023 yılında 847 milyar, 2024 yılında ise 1209 milyar Türk Lirası. Koç Holding’den sonra Türkiye’nin en büyük iktisadi ve sosyal kurumu. Hal böyleyken OYAK yüzde 54 nema dağıtırken, Koç Holding yüzde 720, Eczacıbaşı Holding yüzde 486, Anadolu Holding yüzde 287, Sabancı Holding yüzde 265 kâr payı dağıttı. Bizi bu kadar da aldatmalarına izin veremezdik. Resmen aptal yerine konuluyoruz.”
Diğer ikisi ise OYAK’ın konutları ve yardımlarıydı:
“OYAK, eski yöneticileri tarafından, üyelerini ev sahibi yapmak için çaba gösteren bir kurum olmaktan çıkarılarak sayfa sayfa ilanlar verip adeta Suriyelileri vatandaş yapmak için ev üreten bir kuruluşa dönüştürüldü. OYAK iştirakleri olarak son deprem felaketinde zarar gören vatandaşlarımıza on milyarlarca lira yardım ve bağış yaparken; kendi üyelerine deprem, sel felaketi vb. yardımlar için verdiği kredileri kaldıran, adeta kendi üyelerine düşman bir kurum haline getirildi. Diğer iki davamızı da bu kararların iptali için açtık.”
Bunların dışında bir suç duyurusunda bulunmuş ve bir ticaret davası açmışlardı. Bu ise çok daha ciddiydi. Kurumun varlığının kasıtlı bir şekilde yağmalandığını düşünüyorlardı:
“Bünyesinde ‘Adana Çimento’, ‘Bolu Çimento’, ‘Ünye Çimento’, ‘Aslan Çimento’, ‘Mardin Çimento’, ‘Denizli Çimento’ olmak üzere Türkiye’nin en büyük çimento fabrikalarını barındıran OYAK Çimento Fabrikaları A.Ş'nin yüzde 60 hissesine sahip OYAK’ın, bu hisselerinin yüzde 20’sini, piyasa değerinin çok altında bir fiyata, Taiwan Cement Corporation şirketine satışına ilişkin bir dava açtık. Bu satış sonrası, OYAK Çimento Fabrikaları AŞ yönetimi de el değiştirdi ve çoğunluk hisseleri Taiwan Cement Corporation şirketine geçti.”
Siz niçin dava açtınız diye sordum:
“OYAK resmi web sitesinde yer alan habere göre, 27 Kasım 2023 tarihinde Ön Mutabakat Sözleşmesi, 8 Aralık 2023 tarihinde Bağlayıcı Sözleşmeler imzalandı. Devir işlemleri 6 Mart 2024 tarihinde gerçekleşti. OYAK Fabrikaları AŞ halka açık bir şirket olup Borsa İstanbul’da işlem görüyor, haliyle rakamları görebiliyoruz. Satış sözleşmesinin imzalandığı 8 Aralık 2023 tarihinde, bir adet hissesinin satış değeri 59.2 TL ve geriye yönelik altı aylık ortalaması ise 63.62 TL’dir. OYAK resmi web sayfasında yer alan bilgilere göre satış sırasında kabul edilen toplam hisse değeri 1 milyar 300 milyon Avro, yani 42 milyar 297 milyon 666 bin 793 TL’dir. Hisse fiyatı ise 36.47 TL'dir (1.04 Avro).”
Üçok’a göre OYAK hisseleri neredeyse ederinin yarı fiyatına satılmıştı:
“OYAK Çimento Fabrikaları AŞ yarı fiyatına satılarak adeta yabancı bir şirkete peşkeş çekilmiştir. Bu satış nedeniyle OYAK üyeleri bilinçli bir şekilde göz göre göre 97 milyon 238 bin 254 Avro, bugünün parasıyla tam olarak 4 milyar 638 milyon 264 bin 715 TL zarara uğratılmıştır.”
Üçok devam etti:
“OYAK üyelerinin zarara uğratıldıklarının en somut kanıtlarından birisi de yine OYAK Çimento Fabrikalarının resmi sayfasında yer alan 12 Temmuz 2024 tarihli açıklamalar: Pay alım teklifi fiyatı, 1 TL nominal değerli 1 adet OÇF pay için 63.62 TL olarak hesaplanmaktadır.”
Buna göre, OYAK Yönetimi, askerlerin alın teri ile biriken hisseleri 36.47 TL’den satarken, halka açık hisseleri 63.62 TL den satın almayı taahhüt ediyordu.
İşte suç duyurusu ve dördüncü dava bununla ilgiliydi:
“Başta eski OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Tümgeneral Mehmet Taş ve eski genel müdür Süleyman Savaş Erdem olmak üzere, Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri hakkında, cezalandırılmaları talebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca meydana gelen 4 milyar 638 milyon 264 bin 715 TL zararın, faizi ile birlikte alınarak, OYAK’a ödenmesi talebiyle Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açtık.”
Barış Terkoğlu’nun, OYAK hakkındaki iddiaları Cumhuriyet Gazetesinin 31 Temmuz 2025 tarihli nüshasında bu şekilde yer alıyor.
Barış Terkoğlu’nu; saygın, güvenilir, araştırmacı gazeteci diye biliyoruz. Ki öyledir de. Ancak Barış Terkoğlu, bu iddiaları gündeme getirmeden önce kısa bir araştırıma yapsaydı gerçeği benden öce kendisi görürdü. Öylense gelelim gerçeğe. İddialar mükerrer olacak ama gazetede yer alan iddiaların sırasına göre madde madde gidelim.
Birinci iddia: ‘’OYAK pahalı konut satıyor.’’
‘’Yazan bir binbaşıydı. OYAK’ın biri İstanbul Maslak’ta biri İzmir Karaburun’da yeni projelerini gösteriyordu. İstanbul’daki 1+1 daireler 24 milyondan, 2+1 daireler 32 milyondan, İzmir’dekiler ise 47 milyondan başlıyordu. Kendi maaşı 75 bin liraydı. ‘OYAK bizimle dalga geçiyor’ diyordu. Haksız mı? Adı üstünde, Ordu Yardımlaşma Kurumu. Sermayesini TSK mensuplarından alan kurumun amaçlarından biri, onlara uygun fiyatla başlarını sokacakları ev yapmak. Ancak ilanlara bakılırsa, asıl amacını unutmuş, Araplara vatandaşlık garantili ev satmaya odaklanmış durumda.’’
Birinci doğru bilgi:
OYAK’ın bir şirketi bulunuyor: OYAK İnşaat. Bu şirket iki türlü konut yapıyor.
Birincisi üyelerine dönük olarak, üyeleri için yapıyor. Bu konutlar satın alabilmek için OYAK üyesi olmak gerekiyor. Bu nedenle OYAK İnşaat bu konutları üyelerinin alabileceği nitelikte yapıyor. Örneğin Ankara Çayyolu’nda OYAK 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 diye adlandırılan projeler. Ankara Eryaman’daki OYAK konutları, Göksupark Projesi, Yine Ankara’nın Sincan ilçesi Törekent mahallesinde yer alan OYAK Seyirce 1 ve 2. Etap Projeleri, İzmir Yamaçevler, Çiğli, Üçkuyular ve Buca’da yer alan projeler, İstanbul Ayazağa, Sefaköy, Başakşehir Oyakkent projeleri hep bu kapsamda yapılıyor.
OYAK İnşaatın bir de ikinci tip bir konut projeleri bulunuyor. Bu konut projeleri, OYAK İnşaatın sivil piyasaya kâr amaçlı olarak, lüks olarak yapıp pahalı sattığı projeler. Bu projelerin ilki Ankara’da Zirvekent projesi oluyor. İkincisi İstanbul Maltepe’deki OYAK Dragos Projesi, üçüncüsü İstanbul Başakşehir’deki Oyakkent Siluet projeleri ve Barış Terkoğlu’nnun yazısında geçen Prime Tower Maslak ve Marmarin Villları bu kapsamda yapılıyor. Barış Terkoğlu’nnun yazısında 1+1 daireler 24 milyondan, 2+1 daireler 32 milyondan satılıyor diye yazmış. Barış Terkoğlu’nnun yazmadığını da ben yazayım: Prime Tower Maslak’da 7+1 daire ise 168 milyon TL.
OYAK’ın elinde çimento fabrikaları var, demir fabrikası var, inşaat şirketi var, nakliye şirketi var, OYAK’ın elinde arsası da var. OYAK bunları birleştirip de üyelerine nema dağıtabilmek için kâr yapacağı projeler yapmasın mı? OYAK bu konutları kâr amaçlı olarak sivil piyasaya satıyor, bu konutları T.C. vatandaşlığı almış bir Suriyeliye satmasın mı? Oyak Renault otomobil üretip satarken sattığı kişilerin etnik yapısına mı bakıyor?
İkinci iddia: ‘’OYAK, %54 nema dağıtırken Koç Holding’in %720, Eczacıbaşı Holding %486, Anadolu Holding %287, Sabancı Holding %265 kâr payı dağıttı.’’
“OYAK’ın mal varlıklarının toplam değeri 2023 yılında 847 milyar, 2024 yılında ise 1209 milyar Türk Lirası. Koç Holding’den sonra Türkiye’nin en büyük iktisadi ve sosyal kurumu. Hal böyleyken OYAK yüzde 54 nema dağıtırken, Koç Holding yüzde 720, Eczacıbaşı Holding yüzde 486, Anadolu Holding yüzde 287, Sabancı Holding yüzde 265 kâr payı dağıttı. Bizi bu kadar da aldatmalarına izin veremezdik. Resmen aptal yerine konuluyoruz.”
İkinci doğru bilgi:
Bahsi geçen oranlar ilgili şirketlerin yıllık getiri oranlarını değil şirketlerin SPK mevzuatına uygun dağıttığı 1 TL nominal hisseye tekabül eden temettü verimini ifade ediyor. Diğer bir deyişle 1 TL nominal değeri olan ve piyasa fiyatı 240 TL olan Koç Holding hissesi 7,2 TL hisse başına temettü dağıttığında gerçek temettü verimi olan 7,2 / 240=%3 yerine nominal değerler üzerinden hesaplanan 7,2/1=%720 rakamı elde ediliyor. Dolayısıyla burada yapılan OYAK nema oranı ile bahsi geçen oranların mukayese edilmesi finansal anlamda doğru olmayan ve tabiri caizse elmayla armudun karşılaştırılması gibi oluyor. Bunu muhasebe okuyan üniversite birinci sınıf bir öğrenci dahi biliyor. Hem dünyanın neresinde %720 kâr dağıtılıyor?
Zaten iddianın içeriği yanlış ama bir de iddianın ciddiyeti için şu bilgiyi de vermem gerekiyor: İddiada geçen rakamlardan OYAK’ın neması 2024 yılına, Koç Holding’in hisse kâr payı oranı ise 2023 yılına ait oluyor!
Üçüncü iddia: ‘’OYAK Suriyelilere ev yapıyor.’’
“OYAK, eski yöneticileri tarafından, üyelerini ev sahibi yapmak için çaba gösteren bir kurum olmaktan çıkarılarak sayfa sayfa ilanlar verip adeta Suriyelileri vatandaş yapmak için ev üreten bir kuruluşa dönüştürüldü. OYAK iştirakleri olarak son deprem felaketinde zarar gören vatandaşlarımıza on milyarlarca lira yardım ve bağış yaparken; kendi üyelerine deprem, sel felaketi vb. yardımlar için verdiği kredileri kaldıran, adeta kendi üyelerine düşman bir kurum haline getirildi. Diğer iki davamızı da bu kararların iptali için açtık.”
Üçüncü doğru bilgi:
Bahsettiğim gibi, OYAK bu konutları kâr amaçlı olarak sivil piyasaya satıyor, bu konutları T.C. vatandaşlığı almış bir Suriyeliye satmasın mı? Oyak Renault otomobil üretip satarken sattığı kişilerin etnik yapısına mı bakıyor? Veya bu konutlardan bazı kişiler birden fazla ev alıp da bunları Suriye kökenli kişilere satıyorsa OYAK bunlara ne diye, hangi hakla engel olsun? Ayrıca OYAK’ın Suriyelileri vatandaş yapmak gibi hiçbir şekilde bir faaliyeti bulunmuyor.
İddiada ‘’OYAK, kendi üyelerine deprem, sel felaketi vb. yardımlar için verdiği kredileri kaldıran’’ diye bir ifade geçiyor. Bu kredi kaldırılmadığı gibi vazgeçtim krediden 2024 yılında OYAK üyelerine yaptığı bu nedenlerle karşılıksız yardımlar OYAK’ın üyelerinden yaptığı toplam kesintinin çok çok üstünde yer alıyor.
Dördüncü iddia: “OYAK Çimento Fabrikaları AŞ yarı fiyatına satılarak adeta yabancı bir şirkete peşkeş çekilmiştir.’’
“Bünyesinde ‘Adana Çimento’, ‘Bolu Çimento’, ‘Ünye Çimento’, ‘Aslan Çimento’, ‘Mardin Çimento’, ‘Denizli Çimento’ olmak üzere Türkiye’nin en büyük çimento fabrikalarını barındıran OYAK Çimento Fabrikaları A.Ş'nin yüzde 60 hissesine sahip OYAK’ın, bu hisselerinin yüzde 20’sini, piyasa değerinin çok altında bir fiyata, Taiwan Cement Corporation şirketine satışına ilişkin bir dava açtık. Bu satış sonrası, OYAK Çimento Fabrikaları AŞ yönetimi de el değiştirdi ve çoğunluk hisseleri Taiwan Cement Corporation şirketine geçti.”
“OYAK resmi web sitesinde yer alan habere göre, 27 Kasım 2023 tarihinde Ön Mutabakat Sözleşmesi, 8 Aralık 2023 tarihinde Bağlayıcı Sözleşmeler imzalandı. Devir işlemleri 6 Mart 2024 tarihinde gerçekleşti. OYAK Fabrikaları AŞ halka açık bir şirket olup Borsa İstanbul’da işlem görüyor, haliyle rakamları görebiliyoruz. Satış sözleşmesinin imzalandığı 8 Aralık 2023 tarihinde, bir adet hissesinin satış değeri 59.2 TL ve geriye yönelik altı aylık ortalaması ise 63.62 TL’dir. OYAK resmi web sayfasında yer alan bilgilere göre satış sırasında kabul edilen toplam hisse değeri 1 milyar 300 milyon Avro, yani 42 milyar 297 milyon 666 bin 793 TL’dir. Hisse fiyatı ise 36.47 TL'dir (1.04 Avro).”
“OYAK Çimento Fabrikaları AŞ yarı fiyatına satılarak adeta yabancı bir şirkete peşkeş çekilmiştir. Bu satış nedeniyle OYAK üyeleri bilinçli bir şekilde göz göre göre 97 milyon 238 bin 254 Avro, bugünün parasıyla tam olarak 4 milyar 638 milyon 264 bin 715 TL zarara uğratılmıştır.”
“OYAK üyelerinin zarara uğratıldıklarının en somut kanıtlarından birisi de yine OYAK Çimento Fabrikalarının resmi sayfasında yer alan 12 Temmuz 2024 tarihli açıklamalar: Pay alım teklifi fiyatı, 1 TL nominal değerli 1 adet OÇF pay için 63.62 TL olarak hesaplanmaktadır.”
Buna göre, OYAK Yönetimi, askerlerin alın teri ile biriken hisseleri 36.47 TL’den satarken, halka açık hisseleri 63.62 TL’den satın almayı taahhüt ediyordu.
Bu iddia karşısında doğru bilgiyi vermeden önce açıklayıcı bir bilgi vermem gerekiyor.
Araştırmadan, incelemeden, bilgi sahibi olmadan ve anlamadan fikir sahibi olmak
En büyük bilgi eksikliğinin birisi de bu iddiada yatıyor. Aslında Türk toplumunun ve Türk gazeteciliğinin en büyük hastalığı da burada yatıyor: Araştırmadan, incelemeden, bilgi sahibi olmadan ve anlamadan fikir sahibi olmak. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden birisi olan İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve şair Giordano Bruno derdi zaten: ‘’anlamak zordur’’ diye. Bruno’nun sözünün devamı var ama ben onu yazmayayım.
Bu iddianın yanlışlığını açıklayabilmem için öncelikle OYAK Çimento Fabrikaları AŞ hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor. Ancak konuya hâkim olmayanların da anlayabileceği gibi konuyu tane tane anlatmam gerekiyor.
OYAK Çimento Fabrikaları AŞ
03 Aralık 2015 tarihinde OYAK’a ait Adana Çimento, Mardin Çimento, Bolu Çimento, Ünye Çimento, Aslan Çimento, Denizli Çimento, OYAK Beton ve OYKA Kâğıt Ambalaj Şirketlerinin tek çatı altında birleştirilmesiyle ‘’OYAK Çimento Fabrikaları AŞ’’ kuruluyor.
OYAK Çimento Fabrikaları AŞ halka açık bir şirket olup; Borsa İstanbul’ da OYAKC sembolü ile işlem görüyor.
OYAK Çimento Fabrikaları AŞ’nin Taiwan Cement Corporation (TCC) ile ortaklığı
2018 yılında OYAK, Uzak Doğu’nun en büyük çimento üreticilerinden Taiwan Cement Corporation (TCC) ile bir ortaklık kuruyor. Bu ortaklık sonucunda TCC, OYAK’ın %100 oranında sahibi olduğu OYAK Çimento Fabrikaları AŞ hisselerinin %40’ını toplam 1.6 milyar Dolar bedel üzerinden 640 milyon Dolar bedelle satın alıyor.
2019 yılında OYAK, bu satışın hemen ardından kurduğu bu ortaklık ile Avrupa’nın en eski ve köklü çimento markalarından olan Cimpor Portugal’un (Portekiz) ve Cape Verde operasyonlarını satın alıyor, ardından da Gana, Kamerun ve Fildişi Sahilleri’nde yatırımlar yapıyor.
Ancak OYAK, OYAK Çimento Fabrikaları AŞ hisselerinin %40’ını Taiwan Cement Corporation (TCC)’na satışından önce çok önemli bir hamle yapıyor: OYAK, OYAK Çimento Fabrikaları AŞ bünyesinde bulunan ‘’OYKA Kâğıt Ambalaj Şirketi’’nin hisselerinin tamamını (%100) OYAK’a taşıyor ve OYKA Kâğıt Ambalaj Şirketi, satış kapsamı dışında bırakılıyor. Bir başka ifade ile OYAK; ülkemizde kendi selülozunu üreterek kâğıt ve ambalaj üretim faaliyetlerini sürdüren tek şirket olan OYKA Kâğıt Ambalaj Şirketi’ni kendi bünyesine alıyor ve şirket, Tayvan'lı gruba yapılan satış işlemine konu edilmiyor.
OYAK Denizli Çimento'daki OYAK’ın %20 hissesinin TCC'ye satışı
Haziran 2023: OYAK Çimento Fabrikaları AŞ, iştiraki olan Denizli Çimento ile OYAK Çimento Fabrikaları AŞ altında birleşerek Denizli Çimento şirketinin adını ‘’OYAK Denizli Çimento’’ olarak değiştiriyor.
10 Aralık 2023: OYAK, dolaylı olarak sahip olduğu OYAK Denizli Çimento’daki %20 hissesi ile Cimpor Portugal Holdings’teki %60 hissenin TCC’ye satışı için bağlayıcı sözleşmeler imzalıyor.
28 Aralık 2023: OYAK Çimento Fabrikaları AŞ ile OYAK Denizli Çimento AŞ tek çatı altında birleşiyor.
Doğru bilgiye ulaşabilmek için bu satışın mercek altına alınıp ince ayrıntılara dikkat çekilmesi gerekiyor.
Birleşmedeki önemli ayrıntı
Bahsettiğim gibi 2023 yılı Haziran ayında OYAK Çimento Fabrikaları AŞ, iştiraki olan Denizli Çimento ile OYAK Çimento Fabrikaları AŞ altında birleşerek Denizli Çimento şirketinin adını ‘’OYAK Denizli Çimento’’ olarak değiştiriyor.
Bu birleşmede çok önemli bir ayrıntı bulunuyor: Bu işlem, daha önce yapılan halka açık firmaların birleşmesinden farklı olarak, halka açık bir şirket (OYAK Çimento Fabrikaları AŞ) ile halka açık hissesi bulunmayan bir şirketin (OYAK Denizli Çimento AŞ) birleşmesiyle gerçekleşiyor. 28 Aralık 2023 tarihinden itibaren artık OYAK Çimento Fabrikaları AŞ tüm çimento ve beton operasyonlarını tek çatı altında toplamış oluyor.
Bu birleşme, SPK onaylı rapor ile kamuya açıklanıyor ve Genel Kurul’da kabul ediliyor.
6 Mart 2024: Bağlayıcı sözleşmelere konu hisselerin devri gerçekleşiyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi 2023 yılına kadar Çimento konusunda OYAK’ın iki ayrı şirketi bulunuyor: OYAK Çimento Fabrikaları AŞ ve OYAK Denizli Çimento AŞ. Bu iki şirket ayrı ayrı şirketler ancak ikisi de OYAK’ın şirketi oluyor.
Ancak şirketlerin statüsü konusunda arada fark bulunuyor: OYAK Çimento Fabrikaları AŞ; halka açık, borsada işlem gören bir şirket iken, OYAK Denizli Çimento AŞ ise halka açık olmayan bir şirkettir.
Buraya kadar anlattıklarım OYAK Çimento Fabrikaları AŞ hakkındaki somut bilgiler oluyor. Şimdi ise OYAK Denizli Çimento AŞ’nin %20 hissesinin Taiwan Cement Corporation (TCC)’na ucuza satılarak OYAK’ın zarara uğratıldığı iddiası karşısında doğru bilgiyi vermemiz gerekiyor.
Dördüncü doğru bilgi: Şirket değerinin belirlenmesi
Gazetedeki makalede özetle borsadaki fiyatlarla blok satış değeri kıyaslanarak “yarı fiyat” iddiası ortaya konuyor. Anlattığım gibi OYAK Çimento Fabrikaları AŞ borsadadır, hisse fiyatı vardır, ancak TTC’ye %20’si blok olarak satışı yapılan OYAK Denizli Çimento AŞ ise borsada değildir.
Bu iddiaya cevap verebilmem için önce şu kuramsal bilgiyi aktarmam gerekiyor:
Bu iddiada yer alan borsadaki hisse ile blok satış fiyatının mukayesesi doğru olmuyor, yanlış oluyor. Çünkü iki rakam (borsa hisse değeri ve blok satış değeri) farklı amaç ve yöntemlerle hesaplanıyor.
Şöyle ki: Blok satış bedeli şirketin varlıkları, kârlılığı, operasyonları, sektör koşulları ve son dönemde gerçekleşen emsal işlemler dikkate alınarak Euro bazında belirlenen şirket değeri üzerinden oluşuyor. Borsadaki fiyatlar ise piyasa dalgalanmalarına açıktır; kısa vadeli hareketler ve spekülatif etkiler taşıyabiliyor. Bu nedenle birleşme/satın almalarda emsal işlem çarpanları (örneğin; klinker ton başı değerler) ve/veya bağımsız değerleme raporları esas alınıyor.
Bu kuramsal açıklamalardan sonra şimdi de somut bilgiyi vermem gerekiyor:
Birleşme sürecinde kullanılan, SPK tarafından onaylanan ve Genel Kurulda da uygun görülen raporda, OYAK Çimento Fabrikaları AŞ için şirket değeri 1.134 milyar Euro olarak görünüyor. Satış işlemi ise 1.300 milyar Euro değeri üzerinden yapılıyor. Yani satış, şirketin SPK onaylı rapordaki değerinin üzerinde bir rakamla yapılıyor.
İddiada “Pay alım teklifi fiyatı neden daha yüksek?” sorusu yer alıyor. 12 Temmuz 2024 tarihli açıklamalarda, pay alım teklifi fiyatı 1 TL nominal değerli 1 adet OYAK Çimento Fabrikaları hisse payı için 63,62 TL olarak hesaplanıyor. Bu fiyat, SPK esaslarına göre belirlenen geçmiş dönem borsa fiyatı ortalamalarına dayanıyor. Blok satış ise yukarıda açıklandığı gibi şirket değerlemesi üzerinden yapılıyor. Bu iki rakamın doğrudan mukayesesi, yöntem farklılığı nedeniyle yanıltıcı oluyor.
Bu yanlış ve yanıltıcı mukayeseler sonucu OYAK Denizli Çimento AŞ’nin %20 hissesinin Taiwan Cement Corporation (TCC)’na ucuza satılarak OYAK’ın zarara uğratıldığı iddia ediliyor. Yukarıda da anlattığım gibi SPK onaylı birleşme raporundaki şirketin değeri 1.134 milyar Euro olarak gözükürken, şirket 1.300 milyar Euro satış değeri üzerinden satılıyor. Yani satış, raporun işaret ettiği değerin üzerinde yapılıyor. Bu tablo, “zarar” değil, değer üzerinde satış anlamına geliyor.
Satış konusu
OYAK Çimento Fabrikaları için hazırlanmış olan 28 Aralık 2024 tarihli birleşme sürecinde kullanılan rapor, SPK tarafından onaylanıyor, kamuya açıklanıyor ve Genel Kurul’da yatırımcılar tarafından kabul ediliyor. Bu rapordaki şirket değerinin 1.134 miyar Euro olduğu gözüküyor. Hisselerin satıldığı fiyat ise 1.300 milyar Euro olarak açıklanıyor. Bu rapordaki şirket değeri, hisselerin satıldığı fiyattan daha düşük gözüküyor. Bir başka ifade ile OYAK, %20’lik hissesini raporda belirtilen değerin üstünde bir fiyata satıyor. Yani Barış Terkoğlu’nun yazısında dile getirdiği gibi OYAK zarara uğratılmıyor.
Şirket değeri ve satış değeri rakamlarını tekrar tekrar veriyorum ki bu satışta OYAK’ın zarara uğratılmadığı net olarak gözüksün ve konu net olarak anlaşılsın diye. Malum Bruno söylemişti: ‘’Anlamak zordur’’ diye.
Satış işleminin sonucu
Yapılan satış işlemi dolaysıyla yaşanan süreç; birden fazla ülke ve birden fazla varlık içeren kompleks bir yeniden yapılandırma ve blok satış süreci oluyor. Blok satış değerleri, bağımsız değerleme/emsal işlem çarpanları ile belirleniyor, borsa ortalaması ile aynı şey olmuyor. SPK onaylı rapor: 1.134 milyar Euro, yapılan satış ise 1.300 milyar Euro. Yani “yarı fiyat/zarar” iddiası yöntem farklılığından kaynaklanan yanlış bir mukayese oluyor.
Yanlış bilgi felaket kaynağıdır!
Kazım Karabekir’in kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu, Genelkurmay Karargâhında yapılan bir anma töreninde de şöyle konuşuyor: “Babamın bir sözü vardır, sık sık tekrarlamak ihtiyacı duyarım; ‘Vatandaş! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap! Birincisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır.’ ”
Sonuç
Bu yanlış bilgilerin araştırılmadan, soruşturulmadan, incelenmeden Cumhuriyet Gazetesinde ve sevilen ve sayılan gazeteci Barış Terkoğlu imzasıyla yayınlanması ne Cumhuriyet Gazetesine ne de Barış Terkoğlu’na yakışıyor.
Kazım Karabekir’in kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu’nun söylediği gibi: Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap! Birincisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır. Barış Terkoğlu’nun da işin evvela hakikatini arayıp öğrenmesi sonra da münakaşasını yapması gerekirdi. Zaten yapılan da Barış Terkoğlu’nun vicdanına, seciye ve irfanına uymuyor, yakışmıyor.
Şimdi ben, Cumhuriyet Gazetesine, Barış Terkoğlu’na bir demeç versem ve desem ki ‘’X kurumunda yolsuzluk var’’ ve X kurumu yöneticilerine iftira atsam, şimdi, Cumhuriyet Gazetesi, Barış Terkoğlu, benim bu demecimi hiç araştırmadan, hiç soruşturmadan, hiç doğruluğunu teyit etmeden mi yayınlayacak? Bu mu gazetecilik? Ancak Cumhuriyet Gazetesi ve Barış Terkoğlu işte bunu yapıyor.
“Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler” diyordu Özdemir Asaf. Oysa beyazın aydınlığına en çok ihtiyacımızın olduğu bu dönemde beyazların bembeyaz olarak kalması gerekiyor.
Son elli yıl ülkemiz, kötülüğün sıradanlaştığı bir ülke haline geliyor. Alman Sürgün Edebiyatının en önemli temsilcilerinden olan ve siyaset teorisyenlerinin başında gelen ve sıra dışı bir yazar ve siyaset bilimcisi olan Hannah Arendt, ‘’Kötülüğün Sıradanlığı’’ (Metis Yayıncılık, 2014) adlı kitabında şunu söylüyor: ‘’Kötülüğün sıradanlaştığı yerde iyi, erdemli ve dürüst kalabilmek neredeyse imkânsız hale gelir.’’
Herhalde öyle oluyor!
Yazımın girişinde verdiğim Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Zülal Kalkandelen’in, 15 Ağustos 2025 tarihli ‘’Algı manipülasyonuna hayır!’’ başlıklı makalesinin giriş kısmını Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’na bir daha hatırlatmam gerekiyor:
‘’Gazetecilik, kamuoyunun görüşünü doğrudan etkileyen bir meslek. Özellikle ülkemizde olduğu gibi totaliter rejimlerde, gazetecinin doğru bilgi aktarması, hayati bir önem taşıyor. Bir gazetecinin basılı ya da görsel medyada verdiği bilginin kanıtlanabilir olması gerekir. Böyle bir kanıt yoksa, kendi düşünceniz olduğunu belirtmeniz ve ‘olmasını istediğiniz bir durumu gerçekmiş gibi gösteren' yorumlarda bulunmamanız gerekir. Bu gazetecilik eğitimi verilen üniversitelerde öğretilen meslek kurallarından biridir.’’
Osman AYDOĞAN