• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam304
Toplam Ziyaret3378624

Vatan pahasına siyaset (2): Teğmenlerin akıbeti


Vatan pahasına siyaset (2): Teğmenlerin akıbeti

08 Aralık 2024

Tarih, o veya bu şekilde kendi akışı içinde, o zaman denilen büyük nehrin, insandan, doğadan ve daha birçok etkenden oluşan hayhuyu içinde biçimlenip bir süreç olarak akıp gidiyor. Bu süreçte siyasetin hayhuyu içerisinde kimi zaman öyle bir olay oluyor ki o olay tartışmasız siyasî tarihe tamgasını vuruyor. Böylesi olaylar tarihe öylesine damgasını vuruyor ki aradan yıllaaaaar yıllar geçse de unutulmuyor ve hep anılıyor Dreyfus Davası gibi, Rosenbergler davası gibi, bizden ''Balyoz'' ve ''Ergenekon'' davaları gibi.


Kara Harp Okulunda, 30 Ağustos 2024 tarihinde yapılan mezuniyet töreninde, resmî tören programı bittikten sonra boşta kalan zaman diliminde teğmenlerin kılıçlarını çıkararak yaptıkları subay mezuniyet andı ve sonrasında teğmenler hakkında açılan soruşturma da böylesi bir önem taşıyor. Teğmenlerin bu olayının ve bu olay sonrası teğmenler hakkında açılan soruşturmanın da tıpkı Dreyfus Davası gibi, tıpkı Rosenbergler davası gibi, tıpkı bizden ''Balyoz'' ve ''Ergenekon'' davaları tarihe malolmaları bekleniyor.

Teğmenler olayı özetle şöyle gelişiyor


Teğmenlerin meziniyet töreni sonrasında kendi aralarında toplanarak topluca kılıçları ellerinde anayasaya bağlılık yemini etmeleri ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demeleri nedeniyle haklarında soruşturma başlatılıyor.

Soruşturma sonunda teğmenlerin dosyaları ordudan ihraçları maksadıyla Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk ediliyor. Ancak YDK, işlem yapamayıp sınıf okuluna geri gönderiliyor. (Basın, 04 Aralık 2024) Çünkü YDK, kişiler hakkında işlem yapabilmesi için 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu gereği ya kişinin disiplin amirlerinden en az ikisi tarafından kişiye olumsuz sicil verilmesi ya da resen ayırabilmek için elde bilgi ve belgelerin (örneğin kişi hakkında yüz kızartıcı bir suçtan mahkeme kararı gibi) bulunması gerekiyor.

Teğmenleri akıbeti hakkında bilgi verebilmem için mezuniyet töreninde ne olup bittiği hakkında 13 Eylül 2024 tarihinde yazdığım yazımı kısaca özetlemem gerekiyor.

2024 yılı mezunların Kara Harp Okulundaki mezuniyet töreni

Harbiye’den 2024 yılı mezun teğmenlerin diploma töreni 30 Ağustos 2024 günü Kara Harp Okulu (KHO) tören alanında icra ediliyor. Törene Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da katılıyor.


Tören planlandığı gibi baştan sona tören programına bağlı olarak milim sapmadan icra ediliyor. Tören bitiyor. Törene katılan Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve protokol tören bitikten sonra tören alanından ve okuldan ayrılıyorlar.

Tören bitikten ve protokol tören alanından ayrıldıktan sonra teğmenler bir araya geliyorlar. Eğer burası bir kolej olsaydı mezunlar bir araya gelip muhtemel kep atarlardı.


Burası kolej olmadığına, mezunlar da subay olduğuna göre teğmenler de sevinç ve çoşkularını; bir araya gelip, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve Cumhuriyetin kurucusu Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılık andı olan ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’nı yaparak gösteriyor.

Kaldı ki bu ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ 2022 (dâhil) yılına kadar tören programına konarak Cumhurbaşkanı önünde yapılıyor.


Subay Mezuniyet Andı

Bu ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’nda şu ifadeler yer alıyor:

”And içeriz ki, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlar keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimiz doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz.”

30 Ağustos 2024 tarihinde Harbiyedeki mezuniyet töreninde resmi program bitince mezun olan teğmenler bu yemini yaparken, yemin sonuna, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve TSK’nin Ebedi Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Ne mutlu Türküm diyene’’ sözünü de ekliyorlar.

‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ resmi programdan çıkarılıyor

Millî Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk’ün 12 Eylül 2024 tarihinde yaptığı açıklamasına göre bu ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ ilk defa 29 Ocak 1999’da tören yönergesine ekleniyor, ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ 2022 yılına kadar yapılan bütün mezuniyet törenlerinin resmi programında yer alıyor. Ancak 29 Mart 2023 tarihinde yönergede yapılan değişiklikle ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ mezuniyet töreninin resmi programından çıkarılıyor.

Ancak Millî Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk’ün söylemediği iki konu bulunuyor. Birincisi; ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’nın yönergede yer almasa da 1995 yılından beri mezuniyet törenlerinde uygulanıyor. İkincisi de ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ sadece Millî Savunma Üniversitesi yönergesinden kaldırılıyor. Ancak ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ hala Millî Savunma Bakanlığı'na bağlı birlik yönergelerinde yer alıyor ve uygulanıyor. Örneğin bu törenden birkaç gün önce Özel Kuvvetler Komutanlığında üstelik Millî Savunma Bakanı önünde de bahsi geçen bu ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ okunuyor. ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ sadece Millî Savunma Üniversitesinde kaldırılıyor.

Teğmenler ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’nı resmî tören programı bittikten sonraki boş kalan zamanlarında yapıyor. Konu ''Tören Yönergesi'' olsaydı eğer, Harp Okulu Tören Yönergesinde mezuniyet töreninden sonra ne yapılacağı ya da ne yapılmayacağı konusunda bir düzenleme de bulunmuyor. Konu ''Tören Yönergesi'' olsaydı eğer, Harp Okulu Tören Yönergesinde hangi marşın okunacağı da yazıyor. Harp Okulu Tören Yönergesinde AKP'nin marşı olan ''Türkiye 100 Yılı Marşı'' bulunmuyor. Ancak AKP'nin bu marşı, yönergede olmadığı halde, Millî Savunma Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Harbiye'den mezun olan teğmenlere resmi tören programı içerisinde söylettiriliyor. Siz yönergeye aykırılık mı arıyordunuz? Siz disiplinsizlik mi arıyordunuz? Siz törende soruşturulacak konu mu arıyordunuz? Buyurun o zaman!  

Bu noktada Kara Harp Okulu Tören Yönergesi'nden çıkarılan ''Subay Mezuniyet Andı''nı hatırlatmam gerekiyor. Çünkü bu andı tane tane okuyup bu andın neresinin kime ne rahatsızlık verdiğini anlamamız gerekiyor:

”And içeriz ki, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlar keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimiz doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz.”

Evet, bu andın neresi, hangi sözcüğü, hangi kelimesi kime ne rahatsızlık vermiştir de bu and tören yönergesinden çıkarılıyor?

Tören programından çıkarılan ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ yerine ne konuyor?

Tören programından ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ çıkarılınca yerine TSK'ne giriş yapan her er, erbaş ile yedek subay, astsubay ve Harbiye öğrencisinin bir aylık temel eğitimini bitirdikten sonra yaptıkları and konuyor. 1961 tarihli İç Hizmet Kanunun 37. maddesi “Silahlı Kuvvetlere katılan her asker ant içer. Ant sureti aşağıdadır” dedikten sonra şu metni veriyor:

“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”

Kaldı ki bu andı Harbiye öğrencileri Harbiye'ye başlarken dört yıl önce temel eğitimlerinden sonra zaten yapıyorlar. Tekraren bu andın yapımasının yasal hiçbir dayanağı da bulunmuyor. Yukarıda bahsettiğim gibi 1961 tarihli İç Hizmet Kanunun 37. maddesi “Silahlı Kuvvetlere katılan her asker ant içer.'' diye bahsediyor ve bu teğmenlerde bu andı bu kanuna göre dört yıl önce zaten Silahlı Kuvvetlere Harbiyeli olarak katılışlarında yapıyor. 

Görüldüğü gibi bu and değişikliğinin hiçbir mantıklı ve yasal bir açıklaması bulunmuyor. Sanırsınız ki Türk Ordusu MÖ 209 yılında kurulmuş iki bin yıllık bir ordu değil de daha dün kurulmuş da gelenekleri olmayan ve düzeni yeni yeni yerine oturan bir ordu!

Zaten iki yemin metni, kelime kelime mukayese edilince ''Subay Mezuniyet Andı''nın neden resmi törenden çıkarıldığı -zamanın ruhuna uygun olarak- net bir şekilde anlaşılıyor.

30 Austos 2024 tarihinde resmî törenden sonra teğmenlerin kendi aralarında yaptıkları ‘’Subay Mezuniyet Andı’’

Teğmenler, bu andın eski yıllarda olduğu gibi tören programına konması için amirlerine resmi istekte bulunuyorlar. Ancak bu istek idare tarafından kabul edilmiyor. Teğmenler de bir disiplinsiz yapıp da bu andı emre rağmen resmi programı aşarak yapmıyorlar. Anlattığım gibi resmî tören bitiyor, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün misafirler ve protokol tören alanından ayrıldıktan sonra boşta kaldıkları bir zaman diliminde bir araya gelerek, istirahat etmek yerine bu andı topluca okuyorlar.

Burada teğmenler herhangi bir disiplinsizlikte bulunmuyorlar, herhangi bir suç işlemiyorlar. Anayasaya bağlılık andı ederek ‘’Mustafa Kemal’in askeri’’ olduklarını söylüyorlar. Ayrıca tören dışında ant okunmaması konusunda komutanlarca verilmiş açık ve kesin hizmete müteallik bir emir de bulunmuyor. Ayrıca bu törenden birkaç gün önce de Özel Kuvvetler Komutanlığında üstelik Milli Savunma Bakanı önünde de bahsi geçen bu ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’ okunuyor ve bu anda dair hiçbir işlem ve olumsuz değerlendirme yapılmıyor. 

Bu özetten sonra şimdi gelelim teğmenleri akıbetine

Teğmenler, kendi aralarında kılıç çatarak ‘’Subay Mezuniyet Andı’’nı yapıyorlar. Ki bu kılıç çatma ve ‘’Subay Mezuniyet Andı’’ Harbiye'de geleneksel olarak yıllardan beri uygulanıyor. Olay olup bitiyor. Konuyu bilenler tarafından da gayet normal karşılanıyor. Çünkü gerçekten de her şey gayet normal, yasal sınırlar içerisinde, herhangi bir disiplinsizlik veya herhangi bir suç unsuru bulunmuyor. Teğmenler anayasaya bağlılıklarını ifade ediyorlar. Sonunda da “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyorlar.

Görüntüler basına sızında bazılarınca konu siyasete malzeme yapılarak teğmenler hakkında soruşturma açılıyor. Soruşturma sonunda teğmenlerin dosyaları ordudan ihraçları maksadıyla Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk ediliyor.

Soruşturma devam ederken, daha dosyalar bu konudaki en en üst düzeydeki bazı yetkili makamlar da ''ihsas-ı rey'’de bulunuyorlar. Daha dosyalar YDK'na gelmemiş, daha YDK konuyu görüşmemiş ancak bu konudaki en en üst makamlar ''ihsas-ı rey''de bulunarak açık açık YDK'na talimat vermiş oluyorlar. Bu ''ihsas-ı rey'' ise Türkiyenin ne kadar hukuktan uzaklaştığını, Türkiye'nin ne kadar keyfi bir yönetim içine sürüklendiğini gösteriyor. 

Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu gereği, disiplin amirlerinden en az ikisinin teklifi üzerine yüksek disiplin kurulları tarafından verilebiliyor veya eldeki bilgi ve belgelere göre (örneğin kişi hakkında yüz kızartıcı bir suçtan mahkeme kararının bulunması gibi) yüksek disiplin kurulları tarafından resen de verilebiliyor.

Muhtemelen EDOK K.lığınca KKK' lığına gönderilen dosyada disiplin amirlerinin teklifi olmadığından ve YDK da resen ayırma yetkisini kullanabilmesi için elllerinde gerekli ve yeterli bir belge bulunmadığından, disiplin amirlerinin ayırma teklifinin dosyaya konması ve eksiklerin tamamlanması için teğmenlerin dosyasını EDOK K.lığına, oradan da sınıf okullarına geri gönderiliyor. (Basın, 04 Aralık 2024)

Dosyaların akıbeti

Ancak teğmenlerin sınıf okulundaki amirleri de teğmenlere sicil veremiyor. Çünkü hem bahse konu yemin sınıf okulunda yaşanmıyor hem yemin esnasında teğmenler sınıf okulununum personeli olmuyor hem de bir sicil verilebilmesi için sicil alacak personel ile amirin en az üç ay beraber çalışması gerekiyor. Bu şartların hiçbirisi sınıf okulunda gerçekleşmiyor.

Bu nedenle büyük bir ihtimalle teğmenlerin bu dosyaları işlem yapılmaksızın sınıf okullarınca bağlı oldukları EDOK K.lığına geri gönderilmesi bekleniyor. EDOK K.lığının da bu dosyaları Kara Harp Okulunun bağlı olduğu MSB’na, MSB’lığının da Kara Harp Okulu’na işlem yapılması için göndermesi bekleniyor.

Bu durumda teğmenlerin KHO’ndaki komutanlarının, teğmenlere olumsuz sicil vermeleri gerekiyor. Ancak bu durumda da şöyle bir sorun bulunuyor: Bu yemin olayından sonra Kara Harp Okulundaki teğmenlerin komutanları başka birliklere atanıyor. Yeni komutanlar da teğmenlerle üç ay beraber çalışmadıkları için sicil vermeleri mümkün olmuyor. Teğmenlerin, Kara Harp Okulundan başka birliklere atanan komutanları zaten teğmenlere sicillerini vermiş bulunuyorlar ki bu sicile göre teğmenlerden birisi de devre birincisi olarak mezun oluyor.

Buraya kadar anlattıklarımın özeti şu oluyor: Teğmenleri olumsuz sicil yoluyla YDK’na sevk etmek veya YDK'nun olumsuz sicil yoluyla teğmenleri TSK'dan ayırması mümkün olmuyor. Teğmenleri TSK'dan resen ayırabilmeleri için teğmenlerin haklarında açılmış yüz kızartıcı bir suç da bulunmuyor.

Bu durumda teğmenleri TSK'dan ayırmak için YDK'nun resen ayırma yetkisi dışında bir alternatif kalmıyor. Ancak YDK üyelerinin de bu yetkiyi kullanabilmeleri için ellerinde hiçbir hukuki belge bulunmuyor ve bu nedenle de YDK üyelerinin, teğmenleri resen emekli etme konusunda istekli olmadıkları tahmin ediliyor.

Resen ayırma

Daha önceden teğmenler hakkında ihsas-ı rey’de bulunan makamların arzusunun yerine gelmesi için geriye bir tek seçenek kalıyor: Teğmenleri TSK'dan ayırmak için Kara Kuvvetleri YDK üyelerini baskı altına almak.


Bu konuya geri dönmek üzere burada bırakıp bu konuda gündeme gelmeyen, gözlerden kaçan bir husus bulunuyor. Bu hususu da anlatmam gerekiyor.

Kışlalarda ve askerî okullarda Cumhurbaşkanı posteri

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, 27 Ağustos 2018 tarihinde kendisine bağlı tüm devlet kurumlarına bir genelge göndererek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın portresinin, birimlerin girişlerine asılması istiyor. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu imzasını taşıyan bu genelgede; "Bakanlığımız merkez birimleri, bağlı kuruluşları, valilikler, kaymakamlıklar, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı binaları ve bunlara bağlı karakolların girişlerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘www.illeridaresi.gov.tr’ adresinden ulaşılacak fotoğrafının kullanılması hususunda gereğini rica ederim'' ifadeleri yer alıyor.

Bu genelgeden sonra sadece İçişleri Bakanlığına bağlı birimlerde değil hemen hemen bütün devlet kurumlarında her fırsatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın portresi asılıyor.

Millî Savunma Bakanlığı da ya benzer bir genelge yayınlamış ya tören yönergelerinde değişiklik yapmış ya da durumdan vazife çıkarmış olmalı ki bu durum Millî Savunma Bakanlığına da yansıyor. Harbiye’de yapılan törenlerde tören alanına Cumhurbaşkanları dâhil Atatürk’ün portresi hariç hiçbir kişinin resmi, posteri veya afişi asılmazken, 2018 tarihinden sonra Harbiye’deki ve Astsubay Meslek Yüksek Okullarındaki diploma törenlerinde ve bazı kışla ve kurumlardaki törenlerde tören alanına İçişleri Bakanlığının genelgesindeki gibi Cumhurbaşkanının posteri asılıyor.

Ayrıca 2018 yılına kadar Harbiyedeki diploma törenlerinde dönem birincisi teğmen ve okul komutanı haricinde de kimse konuşma yapmazken bu tarihten sonraki törenlerde Cumhurbaşkanı da konuşma yapıyor. Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi partinin de genel başkanı olduğuna göre bu durum TSK’nın tarafsızlığına da gölge düşürüyor. Harbiye’ye veya bir kışlaya aynı zamanda bir siyasi partinin de genel başkanı olan Cumhurbaşkanının posterini asmak kışlaya siyaset sokmak anlamına geliyor. Kaldı ki önceden bir siyasi partinin genel başkanları değilken bile öncekileri bir tarafa bırakıyorum hatırladıklarımız Cumhurbaşkanları ne Kenan Evren’in ne Turgut Özal'ın ne Süleyman Demirel’in ne Ahmet Necdet Sezer’in ve ne de Abdullah Gül’ün bir posteri herhangi bir kışlaya asılıyor. Çünkü kışlanın tek bir ''Ebedi Başkomutanı'' bulunuyor: Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Askerî birlik, karargâh, okul ve kışlalara sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün posteri asılıyor. Başkomutan Vekilliği de ‘’Başkomutan’’ anlamına gelmiyor. Büyükelçiler, yurt dışında Cumhurbaşkanını temsil ederler ancak hiçbir büyükelçinin ‘’Ben Cumhurbaşkanıyım’’ deme hakkı bulunmuyor. Askerî ataşeler de yurt dışında Genelkurmay Başkanını temsil ederler ancak hiçbir askerî ataşenin ‘’Ben Genelkurmay Başkanıyım’’ deme hakkı bulunmuyor. Anayasada geçen ‘’temsil’’ işte böyle bir şey oluyor.

2018 tarihinden önce Harbiye'deki tören posterleri:








2018 tarihinden önce Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulundaki tören posterleri:



2018 tarihinden sonra Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulundaki tören posterleri:



2018 tarihinden sonra Harbiye'deki tören posterleri:



Bir soruşturma açılacaksa

Teğmenlerin resmî tören programı bittikten sonra yaptıkları ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’inın yapılmasından daha doğal ne olabilirdi ki?

Teğmenlere TSK’nin disiplinini bozdu diyorlar ancak hem TSK hem de MSB, makam arabasıyla tekkeye giden, tekkesinde resmi amiral rütbesinin üstüne sarığını cübbesini geçiren ve bu şekilde fotoğraf çektiren amirale bir disiplin cezası vermiyor. Teğmenlere TSK’nin disiplinini bozdu diyorlar ancak bizzat kuvvet komutanları "Hizbullah ve PKK’ye terör örgütü demiyorum" diyen Hüda-Par lideri ile aynı karede fotoğraf çektiriyor. Bunlar TSK’nin disiplinini bozmuyor da teğmenlerin hiçbir şekilde tören düzenini bozmaksızın törenden sonra kendi aralarında yaptıkları ‘’anayasaya bağlılık andı’’ ve ‘’Mustafa Kemal’in askerleriyiz'' demeleri mi TSK’nın disiplinin bozuyor?

Eğer bir soruşturma açılacaksa kışlaya siyaset sokanlara, eğer bir soruşturma açılacaksa T.C. Anayasasına uymayanlara, eğer bir soruşturma açılacaksa sarıklı amirale göz yumanlara, eğer bir soruşturma açılacaksa teğmenlerin bu davranışından gocunanlara, eğer bir soruşturma açılacaksa 29 Mart 2023 tarihinde yönergede yapılan değişiklikle ‘‘Subay Mezuniyet Andı’’nı mezuniyet töreninin resmi programından çıkaranlara, eğer bir soruşturma açılacaksa daha dosyalar YDK'na gelmeden, daha YDK konuyu görüşmeden ''ihsas-ı rey''de bulunanarak açık açık YDK'na talimat veren makamlara açılmalıdır! T.C. Anayasasına ve T.C.'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e bağlılık yemini edenlere değil!

Vatan pahasına siyaset olmaz

Muhtemel ki birileri teğmenleri kullanarak oy kaygısıyla siyaset yapmak istiyor. Muhtemel ki birileri teğmenleri kendi siyasetlerine meze yapmak istiyor. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri siyaset alanı ve teğmenler de siyaset malzemesi değildir. İşte bu nedenle derdi İsmet İnönü: “Vatan pahasına siyaset olmaz!’’ Gerçi son yirmi yıldır ülkede yapılan her türlü siyaset vatan pahasına yapılıyor! Dış politika, vatan pahasına yapılıyor. Tarım politikası, vatan pahasına yapılıyor. FETÖ ne istediyse vermek, Balyoz ve Ergenekon kumpaslarına destek, vatan pahasına yapılıyor. Sığınmacılara destek, vatan pahasına yapılıyor. Eğitimi tarikatlara peşkeş çekmek, vatan pahasına yapılıyor.

Harbiye ruhu

Harbiye’nin o taş duvarlarında Türk Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Mehmetçiklerin ve tüm bir şehitlerin ruhu bulunuyor. Harbiye’nin o taş duvarlarında vazifesini yarım saat geç yaptı diye gururuna yediremeyip intihar eden Yarbay Reşat Çiğiltepe'nin ruhu bulunuyor. Harbiye’nin o taş duvarlarında Millî Mücadeleye destek olmak için canı pahasına savaşan Karakol Cemiyeti'nden Yenibahçeli Şükrü'nün, Hamza Grubu'ndan Yüzbaşı Seyfettin'in, Mim Mim Grubu'ndan Topkapılı Mehmet Cambaz'ın ruhu bulunuyor. Harbiye’nin o taş duvarlarında İmalat-ı Harbiye'den Eyüp Bey'in, Berzenci Grubu'ndan Ahmet Berzenci'nin, Ferhat Grubu'ndan Mustafa İzzet'in ruhu bulunuyor. Harbiye’nin o taş duvarlarında; Kuva'cı kahramanlar; Yahya Kaptan'ın, Ali Çetinkaya'nın, Şahin Bey'in, Sütçü İmam'ın ve Ahmet Hulusi Efendi'nin ruhu bulunuyor. Harbiye’nin o taş duvarlarında kadınlarımız Ayşe Çavuş'un, Halime Çavuş'un, Asker Saime'nin, Melek Hanım'ın, Tayyar Rahime'nin, Kara Fatma'nın ve Gördesli Makbule'nin ruhu bulunuyor. Harbiye’nin o taş duvarlarında Çanakkale'de, Conkbayırı'nda, Kemalyeri'nde ve daha sonra Adana'da, Maraş'ta, Sakarya'da, Urfa'da, Afyon'da, Antep'te ve İzmir'in dağlarında düşmanla savaşan Mustafa Kemal'in askerlerinin ruhu bulunuyor. Harbiyeyi yerle bir edip o taş duvarları söküp atmadan o ruhu yok edemezsiniz.

Sonuç


Girişte anlattığım gibi; geçmişteki Dreyfus Davası gibi, Rosenbergler Davası gibi, bizden ''Balyoz'' ve ''Ergenekon'' davaları gibi olaylar ve şimdiki teğmenler yemini gibi olaylar bazen yüz (100) yılda bir yaşanıyor ve bu olaylarda verilen kararlar da konunun aktörleri de artlarından yüzlerce yıl kendilerinden bahsettiriyor.

Bu tarihi olaylar bize şu iki tarihi dersi veriyor:

Birincisi; Dreyfus Davası, Rosenbergler Davası, ''Balyoz'' ve ''Ergenekon'' davaları bize, bir iktidarın, bir makamın veya bir kişinin; isteriye kapılması halinde, telafisi bir mümkünsüz, onarılması bir imkânsız adaletsizliğin, haksızlığın ve hukuksuzluğun her zaman başa gelebileceğini gösteriyor.

İkincisi; Dreyfus Davası, Rosenbergler Davası, ''Balyoz'' ve ''Ergenekon'' davaları bize sadece; Alfred Dreyfus, Émile Zola, Julius ve Ethel Rosenberg çifti, Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, Ali Tatar, Mehmet Haşimoğlu, Kaşif Kozinoğlu, İlhan Selçuk, Nazligül Daştanoğlu, Murat Özenalp, Cem Aziz Çakmak, Muzaffer Tekin, Soner Polat ve adlarını sayamadığım diğer kahraman mağdurları hatırlatıyor. Bu davaları gören hakimleri, savcıları, iftira atan kişileri, kumpasçıları ve işbirlikçilerini kimse ama hiç kimse hatırlamıyor. Çünkü onları ‘’Tarih Baba’’, sonsuza kadar unutulmak üzere kendi foseptiğinde çürümeye terk ediyor.

Yukarıda teğmenleri bekleyen akıbeti anlattım. Teğmenleri, en fazla, Kara Kuvvetleri YDK kararı ile TSK'dan resen ayırmak gibi bir akıbet bekliyor. Ancak bu andı bahane ederek, vatan pahasına siyaset uğruna teğmenleri TSK'dan ayıracak kişileri de tarih önünde, Vahdettin tarafından kendisine Sevr'i imzalama görevi verilen Sadrazam Damat Ferit Paşa gibi anılmak akıbeti bekliyor. Hele hele teğmenleri değil TSK'dan ihraç etmek, ortada teğmenleri Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edecek yukarıda uzun uzun anlattığım gibi hukukî bir suç da bulunmuyor iken!

Tarih, en büyük ve en adil yargıç olarak hükmünü her zaman doğru veriyor!

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz