• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam30
Toplam Ziyaret3102539

TÜVTÜRK özelleşiyor!


TÜVTÜRK özelleşiyor!


02 Haziran 2024

29 Mayıs 2024 Çarşamba günü Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, Türkiye'de araç muayene hizmetleri özelleştirme (!) kapsamına alınıyor. Buna göre, 13 Ekim 1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında bulunan araç muayene hizmetlerinin özelleştirme kapsamına alınmasına karar veriliyor. Bu karar, TÜVTÜRK'ün yürüttüğü hizmetlerin, işletme hakkının verilmesi veya kiralama gibi yöntemlerle özelleştirileceğini öngörüyor. Özelleştirme sürecinin, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından 15 Ağustos 2027 tarihine kadar tamamlanması planlanıyor.

Şimdi bu haber burada dursun. Bu habere gelmeden önce benim konu hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor:

Türkiye’de teknik araç muayenesi

Ülkemizde trafiğe çıkan motorlu ve motorsuz araçların teknik yeterliliklerinin muayene edilerek, trafik ve yolcu güvenliğine uygun olup olmadığının tespit edilmesi işlemine teknik araç muayenesi deniliyor. Özel araçlarda iki yılda bir, ticari araçlarda ise her yıl muayene yapılma zorunluluğu bulunuyor.

TÜVTÜRK Şirketi

İlk başlarda devlet tarafından cüzi bir ücret karşılığı olarak yapılan bu muayene 2007 yılından beri TÜVTÜRK adlı özel bir şirket tarafından ücret karşılığında yapılıyor. TÜVTÜRK'ün proje mimarı ise Binali Yıldırım ve ekibi oluyor.

ÖİB tarafından araç muayene istasyonlarının özelleştirilmesi ihalesini 14 Şubat 2005 tarihinde Doğuş Otomotiv-Akfen-Tüv Süd konsorsiyumu tarafından kurulan TÜVTÜRK kazanıyor. 613 milyon 500 bin dolarlık ihale bedelini peşin ödeme kararıyla yüzde 10 indirimden yararlanan grup, 552 milyon 150 bin dolara, 20 yıllığına araç muayene istasyonlarını işletme hakkını elde ediyor. Ancak ihalenin iptali için açılan davalar süreci uzatıyor. Sonunda ÖİB, ihaleden iki buçuk yıl sonra Ağustos 2007 yılında araç muayene istasyonlarını TÜVTÜRK’e devrediyor. Daha sonra Akfen Holding, şirketteki yüzde 33'lük payını Avrupalı girişim sermayesi Bridge Point'e satıyor.

TÜVTÜRK Şirketi, 2007 yılından geçerli olmak üzere devletle 20 yıllık bir sözleşme imzalıyor. Bu sözleşme 2027 yılında sona eriyor. Bu sözleşmeye göre şirket, ilk 3 yıl %30, sonraki 7 yıl %40 ve sonrasındaki 10 yıl için hasılatın (KDV hariç) %50’sinin hazineye aktarması gerekiyor. Yani soyguna devlet de ortak oluyor.

TÜVTÜRK Şirketi hasılatın %50'sini devlete aktardığına göre bu istasyonlarda hem yapılan hizmetin karşılığının çok çok çok üstünde fahiş bir ücret alınıyor hem de devlet açıkça vatandaşından ayrıca haraç - pardon vergi alıyor. Hem yıllık araç vergisi hem de iki yılda bir böyle bir vergi. Hukukçular bilir ama böyle bir vergi Vergi Usul Kanunu'na aykırı bir vergi, haksız bir vergi, açıkça haraç, açıkça soygun.

Aynı madde hükmüne göre muayene süresi geciktirilen her ay için tutarın %5’i kadar bir gecikme ücreti alınıyor. Gecikme ücretinin tamamı hazineye aktarılıyor. Aracınızın muayenesi gecikti ise; bu aylık %5 gecikme faizi yıllık yüzde 60 basit faiz anlamına geliyor. Demek ki Nas sureleri buralarda geçerli olmuyor!

TÜVTÜRK şirketi; Doğuş Grubu, Alman Tüv Süd Grubu ve İngiliz Bridgepoint Şirketi'nin ortak şirketinin adı oluyor. Yani TÜVTÜRK’ün adında bulunan ‘’Türk’’ sizi yanıltmasın, yerli işbirlikçisi olan ağırlıklı olarak yabancı bir şirket.

TÜVTÜRK'ün başında yer alan ‘’TÜV’’ün Almancası "Technischer Überwachungs Verein" Türkçesi ise "Teknik Denetim Kurumu" anlamına geliyor.

Türkiye’de trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı ise TÜİK verilerine göre 2023 yılı Aralık ayı sonu itibarıyla 28 milyon 740 bin 492 olarak biliniyor. Her geçen ay yükselen araç sayısı en çok TÜVTÜRK şirketinin işine geliyor. Türkiye’de tahmini bu araçların yarısı yıllık muayene oluyor ve bu yaklaşık 25 -30 milyar liralık bir geliri ifade ediyor. (Gerçek rakamlara ulaşmak mümkün bulunmuyor.)

Her muayene edilen araçtan belirli bir ücret alan TÜVTÜRK şirketi, her araç grubundan farklı ücretler alıyor. 2024 yılında araç muayene ücretleri TÜVTÜRK tarafından şu şekilde açıklanıyor: Traktör, motosiklet ve motorlu bisikletler: 927,60 TL, otomobil, kamyonet, minibüs, römork ya da yarı römork araçlar için 1.821,60 TL, kamyon, otobüs, tanker ve çekiciler için 2.432,40 TL. Bu fiyata ayrıca ‘’Egzoz Gazı Emisyon Ölçüm Bedeli’’ adı altınsa K.D.V. dahil 256 TL (163 TL Bakanlık Payı, 93 TL İstasyon Payı) eklenmesi gerekiyor. Burada geçen ‘’Bakanlık Payı’’nın yine haraç olarak yorumlanması gerekiyor. Bu fiyatlar da her yıl misli misli artıyor.

Eğer ödemeyi kredi kartı ile yaparsanız TÜVTÜRK şirketi ayrıca komisyon adı altında haraç alıyor. Ancak kredi kartından alınan bu komisyon ücretleri 10 Ocak 2024 tarihindeki mahkeme kararıyla haksız bulunuyor. Tüketici mahkemesi, sürücülere bu ödemelerin geri iade edilmesi kararı alıyor. Ancak geri ödeyen kim? Yapılan hukuksuzluk yapanın yanına kâr kalıyor ve kendi vatandaşını koruması gereken devlet yıllardır yabancı şirketlerin safında yer alarak bu usulsüzlüğü seyrediyor.

TÜVTÜRK Şirketi ayrıca ülkede tekel oluşturuyor, bu durum rekabet hukukunu geçersiz kılıyor. Almanya’da TÜV (Technischer Überwachungs Verein), Dekra (Deutscher Kraftfahrzeug-Überwachungs-Verein) ve benzeri rakipleri bulunuyor. Ama konu Türkiye olunca tekel oluşuyor.

TÜVTÜRK Şirketinin ülke genelinde 45-50 bayii bulunuyor. Aslında bayi sahiplerine bakıldığında bu olağanüstü fiyat artışının gerekçesi ortaya çıkıyor. Bayiler ortaya konduğunda aslında halkın cebinden kimlere kaynak aktarıldığı daha net olarak anlaşılıyor. Örneğin Ankara’da ortak Tosyalı. Muayene ücreti yüzde elli Ulaştırma Bakanlığı, yüzde yirmi tepe TÜVTÜRK, yüzde otuz bayi şeklinde paylaştırılıyor. Yani verilen hizmetin karşılığının çok çok üstünde bir haraç alınıyor ve bu haraç da anlattığım oranlarda yukarılarda pay ediliyor!

TÜVTÜRK’te yapılan hizmet

Araç muayene süreci sadece ve sadece 10 dakika sürüyor. TÜVTÜRK istasyonları genellikle şehir dışında bulunuyor. Oraya zaten bir saatte gidiliyor, bir saat de sıra bekleniliyor, on dakikada da muayene sürüyor. Onarım yok, bakım yok, tamirat yok, parça değişme yok, arabaya müdahale yok. Ne var; sadece ve sadece muayene var o da on dakika sürüyor. Ve anlattığım gibi Türkiye şartlarında yapılan işe göre çok çok çok çok yüksek bir ücretlendirme oluyor. Bu resmen bir soygun oluyor. Hem de devlet eliyle…

Şimdi gelelim yazımın başındaki habere: TÜVTÜRK özelleşiyor

Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, Türkiye'de araç muayene hizmetleri özelleştirme (!) kapsamına alındığı bildiriliyor. Anlattığım gibi Türkiye’deki araç muayene hizmetleri zaten 2007 yılında yabancılara peşkeş çekiliyor – pardon- özelleştiriliyor. Şimdi bu neyin nesi? Özelleştirmenin de özelleştirilmesi mi? Söz konusu bu iktidar olunca acaba bu kararla vatandaş daha nasıl yolunacak diye de insan düşünmeden edemiyor. Vatandaşı daha da yolmak için iktidarın aklında fikrinde kim bilir hangi zihni sinir projeleri dolaşıyor?

Eğer maksat vatandaşı daha çok yolmak değil de işi dürüstçe yapacaklarsa Almanya örneğini vererek ben bu işin yolunu göstereyim. Hem TÜVTÜRK’ün ortağı Alman şirketi değil mi? Tabii ki TÜVTÜRK Şirketinin ortakları Alman ve İngiliz ya. Avrupa’da teknik araç muayene hizmetinin nasıl yapıldığını en iyi bu şirketler biliyor.

Avrupa’da teknik araç muayenesi nasıl yapılıyor?

Üç yıl Almanya’da, iki yıl da Avusturya’da yaşadım. Her iki ülkede de arabam vardı, oralarda araba kullandım. Alman Tüv Süd Grubu’nun memleketi Almanya’dan örnek vereyim: Teknik araç muayene hizmetini devlet araç servislerine vermiş. Daha doğrusu araç servisleri aynı zamanda iki yılda bir yapılması gereken teknik muayene yapmaya da yetkilendiriliyor. Zaten araçlar asgari yıllık olarak bakım için servise gidiyor. Servis aracın muayenesini yapıyor, varsa eksikliğini gideriyor. Bu kadar basit. Bunun için servis hizmeti dışında ayrıca araç sahibinden haraç olarak para tahsil edilmiyor. Bu maksatla da servis, devlete haraç – pardon ücret ödemiyor.

Çözüm

Düşünün, TÜVTÜRK istasyonunda muayene esnasında aracınızda bir kusur, bir eksiklik çıksa, ücretini de verseniz bu kusuru, bu eksikliği orada gideremiyorsunuz. Servise veya tamirciye gideceksiniz, bu kusuru veya eksikliği gidereceksiniz, sonra tekrar TÜVTÜRK’ten randevu alarak tekrar bu istasyona giderek bir daha aracı muayene ettireceksiniz.

Ben yaklaşık otuz yıldır araç kullanıyorum. Araçlarımın bakımını hep serviste yaptırırım. Bir de gider iki yılda bir teknik araç muayenesi diye bu şekilde devlete haraç öderim. 2023 yılı teknik muayenemi servisten çıktıktan bir gün sonra yaptırdım. O gün TÜVTÜRK muayenesi için gereksiz tam günlük bir zaman harcadım, TÜVTÜRK’e ve devlete gereksiz bir haraç ödedim.

Aracını düzenli servise götüren sadece ben değilim. Günümüzde üretilen bütün araçlar ileri teknoloji ile üretiliyor ve bunlar da zaten servise gitmek zorundalar. Hal böyle olunca gerçekten de ayrıca bu şekilde bir teknik araç muayenesine gerek bulunmuyor. Dolayısıyla tüm Avrupa’da olduğu gibi araç servis istasyonları / şirketleri, araç muayenesi işlemlerini yapacak şekilde yetkilendirilebilir.  Bu işi de onlardan daha iyi yapacak bulunmaz. Bunun için ne servis istasyonlarından ayrı bir haraç - pardon ücret alınır ne de sevis istasyonları araç sahiplerinden ayrı bir ücret alırlar. Servis istasyonları, araç sahiplerinden sadece tamir, bakım, onarım ne ise onun ücretini alırlar. Tabii ki maksat vatandaşı resmi olarak soymak değil de vatandaşa hizmet etmek ise!

Yerli ve milli mi?

Hani siyasi iktidar ‘’yerli ve milli’’ sözünü dilinden düşürmüyor ya. Türkiye’de daha önce cüzi bir ücret mukabili devletin bizzat yaptığı teknik araç muayene hizmeti yerli bir şirket paravan olarak kullanılarak Almanlara ve İngilizlere peşkeş çekiliyor hem de teknik hiçbir yatırım yapmadan. Devletin egemenlik hakkı kullanılarak Alman ve İngiliz şirketlerine ve istasyon sahiplerine araç sahiplerinden haksız transfer yapılıyor.

Sonuç

En çok da kendi devletinizin sizi sağmal inek gibi görmesi, sizi aptal yerine koyması sizi rahatsız ediyor. Ayrıca dış güçlere gerek var mı? Zaten kendi elimizle çağırmışız elin Alman Tüv Süd Grubunu ve İngiliz Bridgepoint Şirketini, Doğuş Grubu da bu peşkeşe paravan olmuş, yerli istasyon sahiplerini de bulmuşlar hep beraber olmuşlar sağmal inek gibi vatandaşı da sağıyorlar işte. Devlet vatandaşını soyar mı, soydurur mu? Devlet vatandaşını işte bu şekilde soyuyor ve soyduruyor işte.

Arz ederim…

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz