• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam512
Toplam Ziyaret2918715

Libya barış görüşmeleri ve Libya’ya TSK’nin görevlendirilmesi


Libya barış görüşmeleri ve Libya’ya TSK’nin görevlendirilmesi


10 Kasım 2021

Libya’da 24 Aralık 2021 tarihinde yapılması öngörülen seçimlere bir buçuk ay gibi kısa bir zaman kala Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un öncülüğünde, Almanya ile eşbaşkan olarak 12 Kasım 2021 tarihinde ilgili siyasi grupların katılımıyla Paris’te bir konferans planlanıyor. Bu konferans Libya ile ilgili Paris’te yapılacak üçüncü konferans oluyor…

Bu sayfalarda Libya’daki gelişmeleri an be an aktarmıştım. Libya hakkında daha önce bu sayfalarda altı yazı yazdım. Bu yedinci yazım. Libya hakkındaki son yazımı 24 Haziran 2021 tarihinde yazmıştım. Ancak o günden bugüne, biz içeride mafya videolarıyla, Diyanetin fetvalarıyla, ekonomiyle, dövizle, zamlarla meşgulken, ben de Roma tarihine dalmışken Libya’da köprülerin altından yine çoook sular gürül gürül akııııp gitti...   

Türkiye bu konferansa katılmıyor. Türkiye katılmadığı için ise bu konferans Türkiye’de pek gündeme gelmiyor… Ancak bu konferansı ben gündeme getirmesem de olmuyor!. Bugünkü yazımda 12 Kasım 2021 tarihinde Paris’te yapılacak bu konferansı anlatacağım ancak önce Libya’daki gelişmeleri tarih sırasına göre kısaca özetlemem gerekiyor… Çünkü bugün ne olduğunu anlamak için dün ne olduğunu hatırlamak gerekiyor…

Libya’da iç savaş ve Türkiye’nin tutumu

2011 yılında Muammer Kaddafi'nin devrilmesi sonrasında iç savaşa sürüklenen Libya, iki ayrı yönetim bölgesine bölünüyor: Bir tarata BM'nin tanıdığı Trablus merkezli ‘’Ulusal Uzlaşı Hükümeti’’ (UUH) ve diğer tarafta ise Tobruk merkezli ‘’Temsilciler Meclisi’’. Almanya’sından Fransa’sına, BAE’inden Fas’ına, Rusya’sından Mısır’ına kadar tüm ülkeler hem de çoğunluğu Hristiyan olmasına karşın Libya’daki birbiriyle savaşan bu iki taraf ile 2011 yılından beridir görüşerek arabuluculuk rolünü üstleniyor. Barış görüşmeleri de hep bu ülkelerin başkentlerinde yapılıyor…

Ancak Türkiye, daha doğrusu AKP Hükumeti; Libya’da savaşan bu iki taraf da Libyalı ve her iki taraf da Müslüman olmasına rağmen Libya’da savaşan her iki grup arasında bir ‘’büyük’’, bir ‘’ağabey’’ olarak arabulucu olacağına, birbiri ile savaşan Müslümanları barıştıracağına, iç savaşın başından beri sadece ve sadece savaşanlardan bir tarafı ile UUH ile ve onun lideri Serraj ile görüşüyor, onların yanında saf tutuyor… Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’ne ve onun lideri Hafter’e açık açık düşmanlık besleyerek Hafter’i kimsenin yapmadığı darbecilikle suçluyor…  

Türkiye UUH’ye desteğinin bir karşılığı olarak 27 Kasım 2019 tarihinde, Türkiye ile Libya UUH arasında “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ve "Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası" imzalanıyor. Ancak AKP hükumeti kendi imzaladığı bu mutabakat muhtırasının işlevsizliğine o kadar fazla inanıyor ki TBMM çoğunluğu kendisinde olmasına rağmen bu mutabakat muhtırasını TBMM’inde onaylatmıyor. AKP’nin TBMM’inde onaylatmadığı bu mutabakat muhtırası çerçevesinde, TBMM Genel Kurulu, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresini 02 Ocak 2020 Perşembe günü onaylıyor…  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Aralık 2019 tarihinde, Libya'ya asker gönderme konusunda Bilkent Üniversitesi'nde öğrencilerin sorularını yanıtlarken: "Şu anda Rusya'dan bir güvenlik şirketi söz konusu. Bu şirket, oraya güvenlikçilerini göndermiş vaziyette. Eğer Libya bizden böyle bir talepte bulunursa, o zaman Libya'ya da aynı şekilde elemanlarımızı gönderebiliriz" diye açıklamalarda bulunuyor…

05 Ocak 2020 Pazar günü CNN TÜRK ve Kanal D ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen canlı yayında yine Libya’ya asker gönderme konusunda şu açıklamalarda bulunuyor: “Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar. Şu anda yoğunlaşma. Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak. Ama işin koordinasyonunu bizim üst düzey askerlerimiz. Bunun içinde korgeneralimiz olmak üzere ve bunun yanında korgeneralimizle birlikte özellikle oradaki emir komuta zincirini elinde tutan gayet iyi yetişmiş ekiplerimiz olacak. Onlarla beraber bu süreci işletmiş olacağız…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamaları tezkere gereği Libya’ya TSK dışında kimlerin gönderildiği konusunda kafalarda soru işaretleri oluşturuyor…

Barış görüşmeleri

Türkiye Libya’da savaşan güçler arasında böylesine açık taraf tutunca Libya ile ilgili hiçbir barış görüşmesinde ev sahibi olarak Türkiye’nin adı geçmiyor… Sonuç Türkiye’nin bütün masalardan dışlanması oluyor. Söylediğim gibi bütün barış görüşmeleri, arabulucu olan ülkelerin başkentleri olan Paris’te, Berlin’de, Cenevre’de, Abu Dabi’de, Fas’ta ve Tunus’ta yapılıyor.

Bu barış görüşmelerinin önemlilerinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Birinci Berlin Konferansı

Bu barış görüşmeleri kapsamında Libya'da kalıcı ateşkes ve siyasi sürecin başlatılması amacıyla 19 Ocak 2020 tarihinde Berlin'de Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ev sahipliğinde bir konferans düzenleniyor. Bu konferansın resmi amacı olarak; ‘’Birleşmiş Milletlerin çabalarına destek vermek, çatışmaların durması, taraflar arasında karşılıklı güven ortamının tesis edilmesi, Libya'nın toprak bütünlüğünü esas alan kalıcı bir barış anlaşması’’ olarak ifade ediliyor…

Bu konferansa Türkiye, Rusya, Çin, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Kongo Cumhuriyeti ile Afrika Birliği ve Arap Birliği liderleri katılıyor.  Konferansta liderler, Libya'ya her türlü dış müdahalenin son verilmesi ve BM'nin silah ambargosu kararının uygulanması konusunda uzlaşıyor…

Cenevre Ateşkes Anlaşması

Tarafların, daha önce defalarca yaptıkları ancak yerine getiremedikleri ‘’ateşkes anlaşması’’, 23 Ekim 2020 tarihinde Cenevre yapılan görüşmelerde üzerinde uzlaşılarak artık kalıcı hale geliyor. Bu anlaşmada ayrıca ülkeyi seçimlere götürecek siyasi sürecin koordinasyonu amacıyla ‘’Libya Siyasi Diyalog Forumu’’ (LSDF) oluşturuluyor. Bu ateşkes anlaşması uyarınca Libya’daki yabancı askerî güçlerin üç ay içerisinde Libya’yı terk etmesi öngörülüyor…

LSDF Tunus görüşmeleri

Ardından Libya’daki iç savaş taraflarının temsilcilerinin oluşturduğu ‘’Libya Siyasi Diyalog Forumu’’ (LSDF) 09 Kasım 2020 tarihinde Tunus'ta yapılan görüşmelerde Libya’da devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021 tarihinde yapılması üzerine mutabakata varılıyor.   

LSDF Cenevre görüşmeleri

LSDF kapsamında 21 aday arasından yeni Başkanlık Konseyi Başkanı ve yardımcılarını seçmek amacıyla 01-05 Şubat 2021 tarihleri arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde toplantılar yapılıyor. .

Bu toplantılar sonucunda; LSDF üyeleri arasında, Libya içinde bugüne kadar siyasetin en ön sırasında yer alan ve bu nedenle de "tartışmalı" kabul edilen isimlerin yerine daha az tanınmış yeni yüzler tercih edilerek cumhurbaşkanlığı makamına denk gelen Başkanlık Konseyi Başkanlığına Muhammed Menfi, Başbakanlık görevine de ülkenin batısındaki aşiretlerin desteklediği nüfuzlu iş adamı Abdulhamid Dibeybe ve Başkanlık Konseyi üyelikleri için de Musa el-Koni ve Abdullah el-Lafi seçiliyor..

Bu seçim hem Libya içindeki aktörler hem de uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Yeni yönetimin, 10 ay gibi kısa bir sürede ülkeyi seçimlere götürmesi bekleniyor…

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi açıklaması

Bu gelişmeler üzerine 10 Şubat 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun en güçlü organı olan Güvenlik Konseyi, Libya'daki gelişmelerle ilgili ortak bir açıklama yapıyor... Güvenlik Konseyi’nn yaptığı açıklamada; Libya'daki taraflara destek veren ülkelere de çağrıda bulunarak bu ülkelerden Libya için hâlâ geçerli olan BM silah ambargosuna ve sağlanan ateşkese uymalarını isteniyor…

Libya’da yeni bir hükumet: Ulusal Birlik Hükumeti

İç savaş çatışmalarının bir cephesini oluşturan Sirte kentinde 10 Mart 2021 tarihinde yapılan oturumda Libya Parlamentosu 2'ye karşı 132 oyla yeni ‘’Ulusal Birlik Hükümeti’’ (UBH)nin kurulmasını onaylıyor… Bu şekilde Libya'da, ülkeyi 24 Aralık'ta seçimlere götürecek geçici ‘’Ulusal Birlik Hükümeti’’ de resmen kurulmuş oluyor. Yani ne BM'nin tanıdığı Trablus merkezli ‘’Ulusal Uzlaşı Hükümeti’’ (UUH) ne de diğer taraftaki Tobruk merkezli ‘’Temsilciler Meclisi’’ artık kalmıyor… Artık her iki tarafların da kabul ettiği tek bir Libya Hükumeti bulunuyor: Ulusal Birlik Hükümeti (UBH).

Bu şekilde 2014'teki seçimler sonrasında ikiye ayrılan Libya Meclisi, ilk kez 10 Mart 2021 tarihindeki bu oturumda bir bütün olarak bir araya gelmiş oluyor…

Yeni hükumetin kurulması üzerine Ulusal Uzlaşı Hükümeti Başbakanı ve Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Fayiz Serrac Trablus'ta 16 Mart 2021 tarihinde düzenlenen törenle görevi Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi ve Başbakan Abdülhamid Muhammed Dibeybe'ye devrediyor…

BMGK: Yabancı askerler Libya'dan çekilsin

BM Güvenlik Konseyi, 13 Mart 2021 tarihinde yaptığı bir açıklama ile Libya'daki yabancı askerî birlikler ile paralı askerlerin "derhal çekilmesi" çağrısını yineliyor…

AB Irini misyonunu uzatılıyor 

AB Bakanlar Konseyi, Mayıs 2020'den bu yana Doğu Akdeniz'de Libya'ya yönelik Birleşmiş Milletler'in silah ambargosu kararını denetlemek üzere görev yapan İrini adlı askerî deniz misyonunun süresini 31 Mart 2023 tarihine kadar uzatıyor…Bu kapsamda Libya'ya yönelik BM ambargosunun ihlal edildiği şüphesiyle 25 Kasım 2020 tarihinde Türk bayraklı "Roseline A" gemisi durdurularak aranıyor..

Fransa, Almanya ve İtalya'nın dışişleri bakanları Libya’da

Libya'da geçici birlik hükümetinin 16 Mart 2021 tarihinde yemin edip işbaşı yapmasının hemen ardından 25 Mart 2021 tarihinde Fransa, Almanya ve İtalya'nın dışişleri bakanları Libya’da Libya Ulusal Birlik Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’iyi ziyaret ediyor.  Bu ziyaretin esas amacının ülkeyi 24 Aralık 2021 tarihinde seçimlere götürecek geçici birlik hükümetine destek vermek olduğu ifade ediliyor…

Bu ziyaret kapsamında Libya Dışişleri Bakanı Menguş, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio ile başkent Trablus'taki Başbakanlık ofisinde ortak basın açıklaması yapılıyor. Bu ortak basın açıklamasında Menguş, Libya'nın istikrarının bölge ülkelerinin yanı sıra Avrupa'nın istikrarı için de olumlu yansımaları olacağını vurguluyor. Bu açıklamasında Ulusal Birlik Hükümetinin dış politika stratejisinde "Libya'nın egemenliği ilkesinin tartışma konusu olamayacağını" belirten Menguş, "Tüm paralı askerlerin acilen ülke topraklarından çıkması gerektiğini ve bunun derhal gerçekleşmesi gerektiğini yineliyoruz" diye açıklamada bulunuyor…

03 Mayıs 2021 tarihinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, resmi ziyaret için bulunduğu Libya'nın başkenti Trablus'ta Dışişleri Bakanı Necla El Menguş ile görüşüyor. İki dışişleri bakanının yaptığı ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Necla El Menguş, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nun direk yüzüne karşı; "Libya'nın egemenliğine saygı çerçevesinde, Libya topraklarındaki tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin varlığının sonlandırılması için de (Türkiye'ye) iş birliği çağrısı yapıyoruz" diye konuşuyor. Yani kısaca, Necla El Menguş mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’na ‘’askerlerinizi Libya’dan çekin’’ diye nazikçe ve diplomatça konuşuyor ancak karşısında diplomasiden anlayabilecek bir muhatap bulamıyor... 

Muhammed Menfi’nin ilk yurt dışı ziyaretleri

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi ilk yurt dışı ziyaretini 23 Mart 2021 Salı günü Paris'e yapıyor. Muhammed Menfi Paris’te Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşüyor. Macron görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, "Libya'da bulunan yabancı güçlerin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde çekilmesi için her şeyi yapmalıyız. Türk ve Rus savaşçılar, onlar ya da diğerleri tarafından gönderilen yabancı savaşçılar Libya'yı derhal terk etmelidir. Tek meşru güç Libya silahlı kuvvetleridir" diye açıklamada bulunuyor.

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi, yardımcısı Abdullah el-Lafi ve beraberlerindeki heyet 25 Mart 2021 tarihinde ikinci yurt dışı ziyaretlerini Kahire'ye yapıyor.  Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi’nin üçüncü yurt dışı ziyareti de 26 Mart 2021 tarihinde İstanbul oluyor…

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi’nin ilk yurt dışı ziyaretini Batı dünyası içinden Paris’e yapması, ikinci ziyaretini Arap dünyası içinden Kahire’ye yapması ve üçüncü ziyaretini de Türkiye yapması yeni Libya hükümetinin öncelikleri açısından dünyaya verilen politik bir mesaj olduğu değerlendiriliyor. Yani Libya Ulusal Birlik Hükümeti’nin birinci önceliği Fransa ve şahsında AB ülkeleri, ikinci önceliği Mısır ve şahsında Arap ülkeleri olacağı, Türkiye’nin ise bu ülkelerden sonra olacağı değerlendiriliyor…

Dibeybe'nin Roma ziyareti: 31 Mayıs 2021

Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe, beraberinde yedi Libyalı bakanla beraber 31 Mayıs 2021 tarihinde Roma'ya bir ziyaret yapıyor... Bu ziyaret esnasında İtalya Başbakanı Mario Draghi Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'yi kabul ederek bir görüşme yapıyor. Ayrıca Libya heyeti, İtalya Dışişleri Bakanlığı'nda 30 kadar İtalyan şirketin katıldığı, "Yeni Libya, İtalyan şirketlere tanıtılıyor" adlı bir iş forumuna katılıyor.

Görüşmeler sonunda Dibeybe, ‘’Libya'nın yeniden inşası için birçok ülkenin desteğine ihtiyaç duyduklarını ancak İtalya'nın ayrıcalıklı konumda olduğunu, ekonomilerindeki tüm sektörlerini yeniden canlandırılması için en iyi partnerin İtalya olduğunu" söylüyor...

İtalya Başbakanı Draghi de, ‘’Libya'da yatırımlar için güvenlik şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini’’ vurgulayarak ‘’ülkedeki yabancı güçler ile paralı askerlerin çekilmesini öncelikli hedefler arasında olduğunu’’ söylüyor…  

Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin bu İtalya ziyareti ve bu ziyaret sırasında iki ülke yetkililerinin verdikleri mesajlar, İtalya'nın Libya'da ekonomik ve siyasi üstünlüğü yeniden elde etmeyi amaçladığı şeklinde yorumlanıyor.

İtalyan basınındaki analizlerde, Dibeybe'nin Roma'nın ardından Paris'e gideceğine de dikkat çekilerek; İtalya ve Fransa'nın, Libya'da Türkiye ve Rusya'nın etkisini azaltmak için anlaşmazlıklarını bir kenara bırakıp ortak yol bulmaya çalıştığı görüşüne yer veriliyor…

Dibeybe'nin Paris ziyareti: 01 Haziran 2021

Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve beraberindeki yedi bakandan oluşan heyet 01 Haziran 2021 günü Paris’te Elysee Sarayı'nda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşüyor…

Macron, Elysee Sarayı'nda Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenliyor. Bu basın toplantısında Macron; ‘’ülkesinin Libya'ya karşı özel sorumluluğu bulunduğunu, Libya'daki siyasi geçiş dönemini desteklediklerini, Libya'nın askeri egemenliğine ve istikrara kavuşması gerektiğini ve Türkiye'nin ve Rusya'nın yabancı paralı askerlerinin Libya'yı terk etmesi gerektiğini’’ söylüyor. Ayrıca Macron, bu basın toplantısında, Dibeybe'nin talebi üzerine kanserle mücadele için 450 Fransız doktoru Libya'ya göndereceklerini belirtiyor…

Bu basın toplantısında Dibeybe de ‘’Fransa ile Libya arasındaki ilişkilerin resmi olarak yeniden başlamasından duyduğu memnuniyeti’’ dile getirerek ‘’Fransa'nın, Libya'nın siyasi meşruiyetini güçlendirme konusunda önemli rol oynadığını, iki ülke arasındaki ortak projelerin yeniden başlamasını istediklerini ve Fransa'nın Libya'nın istikrarı ve yabancı paralı askerlerin varlığının sonlanması için katkıda bulunabileceğini’’ belirtiyor…

II. Berlin Konferansı

İlki 19 Ocak 2020 tarihinde yapılan Libya Konferansının ikincisi de 23 Haziran 2021 tarihinde Berlin'de yapılıyor.  Bu konferansın ana gündem maddesi olarak ‘’24 Aralık 2021 tarihinde yapılacak olan genel seçimler ve yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi’’ olarak belirleniyor. 23 Haziran 2021 tarihinde Berlin’de düzenlenen bu konferansta Libya'yı ilk kez geçiş hükümeti temsil ediyor…

Almanya Dışişleri Bakanı Maas, bu konferansın yabancı güçlerin çekilmesi konusunun tamamen netleştirmeyi amaçladığını belirterek "İlk Libya konferansında alınan kararlar geçerlidir, bunu bütün taraflar açısında açıklığa kavuşturacağız" açıklamasını yapıyor…

Ancak İkinci Berlin Konferansını biraz açmam gerekiyor.

II. Berlin Konferansında yapılan konuşmalar

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, yaptığı konuşmada;

- Hemen hemen hiçbir şey barış ve istikrar için 24 Aralık’ta ülke genelinde yapılacak seçimler kadar önemli olmayacağını, seçimlerin özgür, adil ve belirtilen tarihte gerçekten yapılacağının bir kez daha teyit edilmesi gerektiğini,

- Hala Libya'da bulunan yabancı savaşçıların, sadece varlıklarıyla bile barış sürecini etkilediğini, bu nedenle Libya ateşkes anlaşmasında ve BMGK kararlarında yabancı savaşçıların, askerlerin ve paralı askerlerin ülkeyi terk etmesi gerektiğini,

- İkinci Libya Konferansı'nın mesajının dış müdahalenin sona ermesi ve silah ambargosunun uygulanması gerektiğini ifade ediyor..,

Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise yaptığı konuşmada;

- Libya'daki güvenlik konusu, paralı askerlerin ve siyasi yönelimli askeri güçlerin varlığı nedeniyle istikrarsız durumda olduğunu,

- Diyalog masasının dışında bir yol olmadığı ve "ne savaşa ne de anlaşmazlığa" dönülemeyeceğini,

- (Libya'da 24 Aralık'ta yapılmasına karar verilen genel ve başkanlık seçimlerine ilişkin olarak) Libya halkına kendilerini kimin temsil edeceğini seçme fırsatını vermek ve bu yolda tüm engelleri aşmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağını söylüyor.…

II. Berlin Konferansı sonuç bildirgesi

Libya'daki siyasi süreç, 24 Aralık seçimleri ve ülkedeki güvenlik sorunlarının ele alındığı Konferansın ardından bir sonuç bildirgesi yayımlanıyor…

Konferansın sonuç bildirgesinde, katılımcıların, ilk olarak 19 Ocak 2020'de düzenlenen Berlin Konferansı'nda verilen taahhütleri yineledikleri ve yeniden onayladıklarına yer veriliyor…

II. Berlin Konferansı'nın yayımlanan sonuç bildirgesinde “Tüm yabancı güçler ve paralı askerler gecikmeksizin Libya'dan çekilmelidir” deniliyor. Ancak bu maddeye Türkiye tarafından şerh konuluyor…

Bildirgede Libya'da seçimlerin, öngörülen şekilde yapılması gerektiği bildiriliyor.

Bildirgede ayrıca;

Libyalı taraflara, "yeni bir sayfa açma ve geçmişteki çatışmaları geride bırakma" çağrısı yapılan bildirgede, taraflardan, devlet kurumlarının birleştirilmesi ve siyasi geçiş dönemlerinin sona erdirilmesi yönünde ciddi adımlar atmaları isteniyor…

Bildirgede ayrıca katılımcı ülkelerin, "Libyalıların öncülüğünde BM tarafından yürütülen siyasi sürece ve Libya'nın egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine olan güçlü bağlılıklarını yineledikleri" belirtiliyor…

BM öncülüğünde 23 Ekim 2020'de Cenevre'de imzalanan ateşkes anlaşmasının desteklendiği vurgulanan sonuç bildirgesinde, "tüm Libyalı taraflara, daha fazla gecikme olmaksızın ateşkes anlaşmasını tam olarak uygulama, BM'ye üye tüm devletlere de anlaşmanın tam olarak uygulanmasına saygı duyma ve destekleme" çağrısı yapılıyor…

12 Kasım 2021 tarihinde yapılacak olan Paris Konferansı

Libya’da 24 Aralık 2021 tarihinde yapılması öngörülen seçimlere bir buçuk ay gibi kısa bir zaman kala Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un öncülüğünde, Almanya ile eşbaşkan olarak 12 Kasım 2021 tarihinde ilgili siyasi grupların katılımıyla Paris’te bir konferans planlanıyor. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian tarafından, konferansın amacının, ‘’Libya seçimlerinin planlandığı gibi yapılmasını’’ ve "yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya’dan ayrılmasını’’ sağlamak olduğu açıklanıyor…

Bu konferans Paris’te yapılan Libya konulu üçüncü konferans oluyor. Paris Konferanslarının ilki Kaddafi’nin öldürülmesinden hemen sonra Eylül 2011 tarihinde, ikincisi de Mayıs 2018 tarihinde yapılıyor…  

Bu konferans ile Fransa’nın, son olarak 23 Haziran 2021 tarihinde yapılan II. Berlin Konferansından sonra yaklaşan seçimler öncesi Almanya’nın gerisinde kalmamayı, taraflar arasında arabulucu rolü üstlenmeyi ve güven tazelemeyi hedeflediği değerlendiriliyor. Bu konferansta öncelikli olarak, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın açıkladığı gibi 24 Aralık 2021 tarihinde yapılacak seçimlerden önce Libya’daki tüm yabancı güçlerin tamamen çekilmesi yönündeki BMGK ve Berlin Konferansı kararlarının uygulanması yönünde kararlar alınacağı bekleniyor…  

12 Kasım 2021 tarihinde yapılacak olan Paris Konferansı’na Türkiye katılmıyor

İtalya'daki G20 Zirvesi sonrası 31 Ekim 2021 Pazar günü dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum yönetiminin katıldığı bir Paris konferansına katılamayız, kendisine (Macron) söyledik. Şartımız budur… Bu ülkeler konferansa katılacaksa, özel temsilci göndermeye de gerek yok” diye demeç veriyor… Yani 12 Kasım 2021 tarihinde yapılacak olan Libya Paris Konferansına Türkiye,  Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin katılımını gerekçe göstererek katılmıyor…

Bu demeçten tam bir gün sonra da Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Sözcüsü Mohamed Hammouda yaptığı açıklamada, İsrail’in katılması durumunda Libya'nın Paris'teki Libya konferansına katılmayacağını açıklıyor. Hammouda, İsrail'in konferansa katılma daveti alıp almadığının henüz net olmadığını, ancak teyit edilmesi halinde Libya hükümetinin konferansa katılmayacağını vurguluyor. Ancak şu ana kadar Fransa tarafından konferans için İsrail’e bir davet yapılıp yapılmadığı bir netlik kazanmıyor…  

Yunan Politis gazetesini haberinde ise, Türkiye’nin konuyla ilgili itirazları ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail’in konferansa katılması durumunda, ülkesinin konferansta yer almayacağına dair tehditlerine rağmen Güney Kıbrıs’ın Libya konferansına katılması için Fransız hükümetinden resmi davet aldığı öne sürülüyor... Gazete, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Berlin’de düzenlediği bir önceki Libya konferansına, Ankara’nın tepkisi yüzünden Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın davet edilmediğini, ancak bu tutumun Fransa’nın durumunda değiştiğinin görüldüğünü iddia ediyor…

Ancak şu ana kadar basında net bir şekilde bu konferansa kimlerin katılacağı konusu netlik kazanmıyor…

Paris Konferansı ile ilgili olarak;

8 Kasım 2021 Pazartesi günü Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile telefonla görüşüyor...

Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtane Lamamra, Libyalı ve Tunuslu mevkidaşlarıyla birlikte, Libya Ulusal Birlik Hükümeti'nin 12 Kasım'da Paris Konferansı'nda ana aktör olarak kilit bir rol oynaması gerektiğini vurguluyor…

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in de Paris Libya Konferansı'na katılacağı belirtiliyor...

Paris Konferansının, II. Berlin Konferansının bir benzeri olacağını ve Türkiye’nin II. Berlin Konferansı'nın yayımlanan sonuç bildirgesinde yer alan “Tüm yabancı güçler ve paralı askerler gecikmeksizin Libya'dan çekilmelidir” maddesine Türkiye’nin şerh koyduğunu da hatırlatmak istiyorum…

TSK’nin Libya’da görevlendirilmesi

Türkiye ilk olarak Libya'ya bir yıl süreyle asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM Genel Kurulu’nda, 02 Ocak 2020 Perşembe günü onaylanıyor. Bu iznin süresi, TBMM’inde 02 Ocak 2021 tarihinden itibaren 18 ay daha uzatılıyor.   

Ancak; TSK’nin Libya’da görevlendirilmesinin açık ve anlaşılır hiçbir siyasi maksadı ve Libya görev gücünün bir görev tanımı bulunmuyor, bu gücün çapı ve kapasitesi ve büyüklüğü hakkında da AKP hükumeti tarafından hiçbir şekilde TBMM’ne bilgi verilmiyor. Tezkerede ulusal çıkarların ne olduğu belli olmadığı gibi gönderilecek askerî unsurların büyüklüğü, cinsi, miktar ve zamanı da ‘’CB tarafından takdir ve tayin olunacak’’ ifadesiyle ucu açık, muğlak, belirsiz bırakılıyor.  

Ancak; TSK’nin Libya’da görevlendirilmesi, TSK’nın daha önce görevlendirildiği Kosova, Lübnan, Somali, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Bosna – Hersek, Arnavutluk ve Sudan gibi görevlendirildiği ülkelerden farklı olarak Libya’da hiçbir şekilde uluslararası bir meşruiyeti bulunmuyor. Çünkü TBMM’nin kabul ettiği bu tezkere Anayasa’da yer alan "milletler arası hukukun meşru saydığı hallerde" ifadesini karşılamıyor… (Anayasa'nın 92. maddesine göre, savaş hali ilanına, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi, münhasıran TBMM'nindir. Ancak, TBMM'nin bu yetkisi “milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde” koşuluna bağlanıyor.) Sonuç olarak Libya'da Türk askerini hem meşru Libya hükumeti istemiyor, hem BM istemiyor hem de bu nedenlerle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uygun görmüyor. 

Ancak; Libya içerisinde oluşan güç dengeleri (anlattığım gibi) çok sık olarak değişiyor. Bu değişen güç dengelerine uyum sağlamak neredeyse imkânsız hale geliyor. Bu durum ise Libya’daki TSK varlığını ve Türkiye’nin menfaatlerini tehlikeye sokuyor...

Ancak, TSK’nin Libya’da görevlendirilmesiyle Mısır, Yunanistan, İsrail ve Rusya’nın Türkiye’nin karşısında bir blok oluşturma riskini doğruyor.

AKP Hükumetinin Trablus merkezli Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH)’ni BM tanıdığı için yanında yer aldıkları gerekçesinin hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Eğer AKP Hükumetinin böyle bir etik kaygısı olsaydı, BM tarafından tanınan Suriye Hükumetine düşmanlık edip de meşru Suriye Hükumetinin terör örgütü saydığı örgütlere destek verip de meşru Suriye rejimini yıkmaya kalkmazdı.

Türk askerlerinin Libya'daki varlığı, 27 Kasım 2019'da dönemin meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzalanan ve TBMM’inde onaylanmayan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı'na dayanıyor. Türkiye bu nedenle yukarıda anlattığım bütün toplantılarda yabancı askerlerin çekilmesi için yapılan çağrıların kendisini bağlamadığını savunuyor.

BM tarafından, Libya'da 20 bin yabancı savaşçı ve paralı asker bulunduğu tahmin ediliyor. Bu savaşçıların varlığı ise 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimler öncesindeki BM destekli geçiş sürecine yönelik bir tehdit olarak görülüyor…

BM dâhil başta Almanya, Libya ile ilgili tüm ülkeler ve bizzat geçici Libya UBH olmak üzere bütün taraflar Libya'da yabancı güçlerin ve paralı askerlerin çekilmesini talep ediyor. Ancak Türkiye’nin çekilmeme gerekçesi olan 27 Kasım 2019 tarihli ‘’Güvenlik ve Askerî İşbirliği Mutabakatı'’nı imzaladığı dönemin meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) artık Libya’da bulunmuyor. Libya’da şu anda meşru bir geçici ‘’Ulusal Birlik Hükumeti’’ bulunuyor ve bu hükümet Türkiye’nin Libya’dan askerlerini çekmesini talep ediyor. Bu meşru hükümetin meşru Başbakanı olan Abdulhamid Dibeybe ise her ortamdaki yaptığı konuşmalarda Türkiye’nin Libya’daki askerî gücünü çekmesini dile getiriyor… Ancak Türkiye’nin Libya’dan asker çekmeme gerekçesi hiç de meşru bir zemine dayanmıyor. Yarın, öbür gün Türkiye Cumhuriyeti İncirlik ABD üssünü kapatmak istediğinde, ABD, ''ben o zamanki meşru Türk hükumetiyle bu anlaşmayı yapmıştım, çıkmam!'' mı diyecek?

Türkiye’nin Libya’da askerî bir varlık olarak kalma ısrarı belki bugünü kurtarıyor. Ancak böyle bir ısrar, gelecekte Libya’daki her türlü ekonomik faaliyetlerden dışlanması tehlikesini doğuruyor… Şimdiden Almanya; Fransa  ve İtalya Libya’da köşe başlarını tutuyor… Türkiye ise Libya’da verdiği şehitler ve harcadığı milyar Dolarlarla baş başa kalıyor…

Sonuç

Artık Libya'da, 10 Mart 2021 tarihinden itibaren her iki tarafların da kabul ettiği tek bir Libya Hükumeti bulunuyor: ‘’Ulusal Birlik Hükumeti’’ (UBH). Yani artık Libya’da ne BM'nin tanıdığı Trablus merkezli ‘’Ulusal Uzlaşı Hükumeti’’ (UUH) ne de diğer taraftaki Tobruk merkezli ‘’Temsilciler Meclisi’’ bulunuyor. Tüm Libya’yı temsil eden Libya ‘’Ulusal Birlik Hükumeti’' de görüldüğü gibi iç savaş esnasında taraf olmayan başta İtalya, Fransa ve Almanya olmak üzere AB ülkelerine ağırlık veriyor…

Libya iç savaşından bu yana İtalya, Fransa ve Almanya iç savaşının taraflarından hiç birisini düşman ilan etmediği gibi açık açık taraf ta tutmuyor. Ayrıca hiçbir İtalyan, Fransız veya Alman askeri Libya’da ölmüyor. Ancak Libya’da şimdiden parsayı toplayan ise yukarıdaki görüşmelerde anlattığım gibi başta İtalya, Fransa ve Almanya oluyor…

Bir de 27 Kasım 2019 tarihinde de Türkiye ile UUH arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” gereği Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama çalışmalarını sürdürecek olan Oruçreis araştırma gemisi, AKP hükumeti tarafından 24 Aralık 2020 tarihinde alınan bir kararla 15 Haziran 2021 tarihine kadar Antalya Körfezi açıklarına çekiliyor… Oruçreis gemisi o günden beridir Antalya körfezinde istirahat ediyor…

Çok uzun yazdım ama Türkiye’nin Libya macerasını bir cümleyle özetlersem; Libya’ya atılan taşlar ürkütülen kurbağaya değmiyor…

Ne de olsa bu neticeyi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Libya tezkeresini savunurken Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasını; "Zaten sonunu çok aşırı düşünen kahraman olamaz" diye 'Kurtlar Vadisi' dizisinin repliğiyle anlatıyor... Doğrudur, sonunu düşünmeyen bir insan kahraman olabilir. Ancak sonunu düşünmeyen bir devlet de felakete dûçâr oluyor...

Naçizane bütün bunları da uzun uzun arz etmek de bana kalıyor…

Osman AYDOĞAN



Yorumlar - Yorum Yaz