Dağlık Karabağ Ateşkes Anlaşması ve nihai çözüm
14 Kasım 2020
Dağlık Karabağ probleminin iki temel ayağı
1992 yılından beri Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ probleminin iki temel ayağı vardır: Birincisi yaklaşık alanı 4400 km. kare olan Yukarı Karabağ Bölgesidir. Diğeri ise bu bölgenin etrafındaki yine Ermenistan işgali altındaki yedi kent (reyon) merkezi ve yaklaşık 250 köydür. Bu bölgelerin tamamı 1992 yılından beridir Ermenistan işgali altındadır. Bu sorunun çözümü için AGİT bünyesinde 1992 yılında kurulan, eşbaşkanları ABD, Fransa ve Rusya olan Minsk Grubu çeşitli barış girişimlerine rağmen bir sonuç alınamamıştır.
Haritada koyu kırmızı ile gösterilen bölge Dağlık Karabağ Bölgesi, turuncu renkte gösterilen bölge ise Dağlık Karabağ etrafındaki Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan topraklarını göstermektedir. Her iki bölge de 1992 yılından beridir Ermenistan işgali altındaydı.
27 Eylül 2020 tarihinde başlayan çatışmalar
27 Eylül 2020 günü Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ’da başlayan çatışmalar sonucu Azerbaycan Ordusu 1992 yılından beridir Ermenistan tarafından işgal altında bulunan Dağlık Karabağ ve civarındaki işgal altındaki topraklarını kurtarmak için ilerlemeye başladılar.
Ateşkes görüşmeleri
Çatışmalar esnasında Rusya’nın arabuluculuğu altında 09 Ekim 2020 tarihinde Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan dışişleri bakanları arasında Moskova’da ateşkes görüşmeleri yapıldı. Bu görüşmelerde Ermenistan tarafı; Dağlık Karabağ bölgesi dışında işgal altında bulunan bu yedi reyonun önce beşini, sonra ikisini boşaltma kararını ve Dağlık Karabağ’ın statükosunu da ayrıca değerlendireceklerini ileri sürdüler.
Azerbaycan ordusunun ilerlemesi
Bu teklif açıkça bir oyalama taktiği idi. Görüşmelerden sonuç alınamayınca Azerbaycan ordusunun ilerlemesi devam etti. 08 Kasım 2020 tarihine kadar Azerbaycan ordusu Yukarı Karabağ civarındaki dört kent (reyon) merkezi, üç kasaba ve 250 civarında köyü Ermenistan işgalinden kurtardı.
08 Kasım günü ise Şuşa kurtarıldı. Şuşa’nın özelliği Yukarı Karabağ bölgesinde kurtarılan ilk kent olmasıdır. Ayrıca Şuşa stratejik konumu nedeniyle Yukarı Karabağ bölgesinin en önemli kentidir. Uluslararası tanınırlığı olmayan sözde Yukarı Karabağ Ermeni yönetimimin başkent ilan ettiği Hankendi’ye on km. mesafededir. Şuşa’yı kontrol eden Dağlık Karabağ’ı kontrol ederdi. Öyle ki uluslararası tanınırlığı olmayan sözde Yukarı Karabağ Ermeni yönetimimin liderlerinden Arayik Harutyanyan’ın, Şuşa’yı kastederek ‘’Düşerse Karabağ düştü demektir’’ dediği kent idi Şuşa… Şuşa’nın kurtarılması ile Azerbaycan, Ermenistan karşısında hem askerî hem politik hem de psikolojik bir üstünlük sağlamış idi.
Rusya çatışma süresince neden sessiz ve tepkisiz kaldı
Bu noktaya kadar Rusya hep sessiz ve tepkisiz kalmıştır. Buna neden olarak Ermenistan yönetiminin Batı ve ABD yanlısı olması nedeniyle Rusya’nın Ermenistan’a bir ders vermesi ve Azerbaycan karşısındaki yenilgi neticesinde ABD yanlısı yönetimi Ermenistan yönetiminden uzaklaştırmak istemesi olarak yorumlandı. Bu gerekçe doğrudur, ancak yeterli değildir.
Azerbaycan yönetiminin başarısı
Bunda Azerbaycan yönetiminin de uzun yıllardır inşa ettiği diplomasi ayağını kullanarak başarı sağlaması yatmaktadır. Bu şekilde Azerbaycan yönetimi, özellikle Ermeni diasporasının çok yoğun ve etkili olduğu ve aynı zamanda Minsk grubu eşbaşkanları olan Rusya, Fransa ve ABD’nin çatışma süresinde sessiz ve etkisiz kalmalarını sağlamıştır. Ayrıca Azerbaycan yönetimi hayati önemdeki iki müspet konuda başarılı olmuştur: Birincisi, Azerbaycan’ın her türlü Ermenistan kışkırtmasına ve Ermenistan’ın Azerbaycan şehirlerini ve sivil halkı hedef alan saldırılarına cevap vermemiş olmasıdır. İkincisi ise Azerbaycan yönetimi bu çatışmayı uluslararası arenaya etnik temelli bir Ermeni – Azeri çatışması olarak değil de bir hak, hukuk ve adalet temeline oturtarak taşımış olmasıdır.
Bu başarıda Türkiye’nin rolünü de zikretmek gerekmektedir. Türkiye Azerbaycan’a sağladığı siyasi ve askeri desteğinin yanı sıra Türkiye’nin son yıllarda Rusya ile kurduğu siyasi ilişkiler de bu başarıda rol oynamıştır.
Ateşkes Anlaşması
Azerbaycan Ordusunun 08 Kasım 2020 günü Şuşa’yı geri almasının ardından Hankendi’ye doğru ilerlemesi beklenirken, 10 Kasım 2020 günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "Bugün Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorununa son verildi" açıklamasıyla Ermenistan ile bir ateşkes anlaşması yapıldığını duyurdu.
Dağlık Karabağ anlaşmasının maddeleri
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in duyurduğu ateşkes anlaşmasının maddeleri şu şekildedir:
* Azerbaycan ve Ermenistan kontrol ettikleri pozisyonlarda kalacaklar.
* Ermenistan işgali altındaki Kelbecer ilini 15 Kasım'a kadar, Ağdam ilini 20 Kasım'a kadar ve Laçin ilini ise 1 Aralık'a kadar Azerbaycan'a teslim edecek.
* Dağlık Karabağ'da temas hattında ve Laçin koridorunda Rus barış gücü bulunacak. Üç yıl içinde Ermenistan ile Hankendi arasındaki rota oluşturulacak. Rus askerleri bu rotanın korunması için yeniden konuşlandırılacak. Rus barış güçleri burada 5 yıl kalacak, tarafların itiraz etmemesi halinde ise bu süre otomatik olarak 5 yıl uzayacak.
* Taraflar esirlerini ve cenazeleri değiştirecek.
* Bölgedeki tüm ekonomik bağlantılar ve ulaştırma bağlantıları ise yeniden kurulacak.
* Azerbaycan'ın batı illeri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım koridoru da açılacaktır.
*Tarafların ateşkese uymasını denetlemek amacıyla bir mekanizma oluşturulacak.
* Ermenistan ordusu, geri çekilmesini Rus askerlerinin denetiminde yapacak.
* Yerinden edilmişler, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin kontrolünde Dağlık Karabağ ve etrafındaki bölgelere dönecek.
Haritada taralı mavi alan ve taralı açık yeşil alan ateşkes anlaşması neticesinde Ermenistan tarafından Azerbaycan’a bırakılacak toprakları, koyu yeşil alan Azerbaycan'ın 27 Eylül 2020 tarihinden 10 Kasım 2020 tarihine kadar askerî güç ile Ermenistan işgalindan kurtardığı bölgeleri göstermektedir. Gri alan ise ateşkes anlaşması ile statüsü belli olmadan Ermenistan'a bırakılan Azerbaycan toprağını göstermektedir. Bu gri alanın nüfusunun %70'i Ermeni kökenlidir.
Ateşkes anlaşmasının değerlendirilmesi
Bu anlaşma Ermenistan’da infiale ve protestolara yol açtı. Ancak Azerbaycan ve Türkiye’de de bu anlaşmayı beğenmeyenler oldu.
Tabii ki kazanan Rusya olmuştur. Güney Kafkasya’da Rusya’yı dışlayarak sorunun çözülmeyeceği bilinen bir gerçektir. Rusya bunu sağlamıştır. Ancak reel politik olarak bakıldığında bu anlaşma ile Azerbaycan’ın azami kazanç elde ettiğini söylemek mümkündür. Bu anlaşmanın açık ve net iki kaybedeni vardır: Ermenistan ve Fransa… Fransa sorunun başından sonuna kadar uzaktan mırıldanmaları hariç hiçbir etkisi olmamıştır.
Bu anlaşma nihai bir anlaşma olmayıp bir ateşkes anlaşmasıdır. Ateşkes olması da iyi bir şeydir. Bu anlaşma ile öncelikle kan dökülmesine son, siyasi görüşmelere ise fırsat verilmiştir.
Şeyh Sâdî Şirâzî’nin bir deyişi vardı:
"Be-merdî ki mülk-i ser-â-ser zemîn
neyrezed ki hûnî çeked ber zemîn"
(Baştan başa bütün dünya, bir damla kanın yere dökülmesine değmez)
Keza Azerbaycan’ın ulusal şairlerinden İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu şair Hüseyn Cavid de Sâdi gibi şöyle derdi:
‘’Kesse her kim cahanda kan izini
Kurtaran dahi odur, yeryüzünü’’
Bu anlamda artık kan dökülmeyecektir. Bu büyük bir kazançtır...
Kısa vadeye değil, uzun vadeye bakılmalıdır. Doğrudur; bardağın boş tarafları vardır. Ancak Azerbaycan bardağın dolu tarafına odaklanmalıdır. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da vardır. Azerbaycan kazandıklarına odaklanmalıdır: 28 yıl sonra savaşarak kurtarılan vatan toprakları vardır. Kurtarılan Şuşa vardır. Kurtarılan yedi reyon üç kasaba vardır. Mermi dahi atmadan, bir damla kan dökmeden bu anlaşma ile kurtulan Laçin, Kelbecer ve Ağdam reyonları vardır. Kurtarılan 250 köy vardır. Azerbayca'dan Nahçıvan’a açılan koridor vardır ki bu koridor sayesinde Azerbaycan, Nahçıvan üzerinden Türkiye'ye bağlanmaktadır. Bu koridor sayesinde Hazar üzerinden Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Türkiye'ye bağlanmaktadır. Azerbaycan’ın askeri bir zaferi vardır. Azerbaycan’ın kazandığı bir özgüven vardır. Azerbaycan’ın kazandığı “ordu, millet ve devlet” bütünlüğü ve uyumu vardır…
Diğer yandan da 200 yıldır devam eden Dağlık Karabağ sorununun kırk günde birden bire bütünüyle çözüleceği de beklenilmemelidir. Sorunun nihai çözümü için de Azerbaycan, bir daha bir otuz yıl beklemeyecek şekilde ekonomik, politik, diplomatik ve askerî yönden uzun vadeli, uzun soluklu ve çok yönlü bir mücadeleye hazırlanmalıdır.
Nihai anlaşma için belki de 1992’yılında dile getirilen karşılıklı toprak değişimi de olabilir. Ama ben hep daha uzun vadeli çözümü hayal ederim: Güney Kafkasya’da, Rusya ve Türkiye’nin öncülük edeceği Azerbaycan (Nahçıvan dâhil), Gürcistan ve Ermenistan arasında bir “ekonomik işbirliği bölgesi“ oluşturulması. Bu düşüncemin şu an için uygulanabilecek ortamı olmadığının farkındayım. Ancak sürekli düşmanlık ve gerginlik kimseye fayda sağlamayacaktır. Böyle bir durum hem bölge ülkelerine hem de bölge halklarına zarar verecek, sürekli çatışma hali her daim emperyal güçlerin iştahını kabartacak, olan bölge ülkelerine ve bölge halklarına olacaktır.
Zaman hamasetle değil aklıselim ile hareket etme zamanıdır.
Osman AYDOĞAN