• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam920
Toplam Ziyaret2909438

Dil ve Türkçe üzerine- 4: Türkçe'deki diğer yabancı kökenli kelimeler


Dil ve Türkçe üzerine- 4: Türkçe'deki diğer yabancı kökenli kelimeler


31 Mart 2020


Daha önceki yazılarımda Türkçeye Farsçadan ve Fransızcadan geçen sözcüklerden bahsetmiştim. Türkçeye sadece Doğu dillerinden değil, Batı dillerinden de bol miktarda sözcük geçmiştir. Doğu dillerinden olduğu gibi Batı dillerinden de Rumcadan, İtalyancadan, Fransızcadan, İngilizceden, Almancadan ve diğer dillerden Türkçeye geçen sözcüklerin haddi hesabı yoktur.

Dün de yazdığım gibi ben ben bunu bir zenginlik olarak değerlendiriyorum… Yabancı sözcük diye şimdi bu kelimeleri atarsak ortada Türkçe diye bir şey kalmaz diye kıymetlendiriyorum. Örneğin; basit bir ifadeyle ‘’şampiyon Fenerbahçe’’ diye şarkı söylendiğinde bir tek Türkçe sözcük kullanılmamaktadır. Çünkü ‘’şampiyon’’ Fransızca kökenli, ‘’fener’’ Rumca kökenli, ‘’bahçe’’ ise Farsça kökenli sözcüklerdir. Eğer yabancı sözcük diye ‘’fener’’ ve ‘’bahçe’’ sözcükleri Türkçe’den atarsak ortada Türk edebiyatı kalmaz diye düşünüyorum.

Türkçe’ye Arapça’dan geçen kelimeler

Türkçe’ye Arapça’dan geçen sözcükleri yazmaya kalksam, dünkü Farsça’dan Türkçe’ye geçen sözcükleri yazdığım gibi sadece bu konu için ayrı bir yazı yazmam lazım. Türkçeye Arapçadan 6.500 (altı bin beş yüz) civarında sözcük geçtiği tahmin ediliyor... Ama ben kısaca bir örnekle anlatayım Arapça’dan Türkçe’ye geçen sözcükleri.


Örnek olarak Arapça'dan Türkçe’ye geçen ‘’M’’ harfi ile başlayan kelimelerden günlük olarak kullandığımız önemli bazı kelimeleri sunuyorum. Bunlar sadece ‘’M’’ harfi ile başlayan günlük kullandığımız önemli kelimeler. Daha pek fazlaca kullanmadığımız, fazla önemsemediğimiz ‘’M’’ harfindeki Arapça kelimeleri buraya yazmıyorum:

Mabet, maaş, maarif, maalesef, maazallah, macera, macun, madde, maddi, maden, mağara, mağaza, mağdur, mağlup, mağrur, mahal, mahalle, mahalli, maharet, mahcup, mahdut, mahfaza, mahfuz, mahir, mahiyet, mahkeme, mahkûm, mahlas, mahlûk, mahmuz, mahmur, mahpus, mahrem, mahrum, mahsul, mahsur, mahsus, mahşer, mahvetmek, mahzen, mahzun, mahzur, maişet, maiyet, makale, makam, makas, makat, makbul, makbuz, maksat, maktul, makul, mal, mali, malikâne, maliye,  maliyet, malum, malzeme, mamafih, mamul, mamur, mana, mancınık, mandal, manen, manevi, maneviyat, mangal, mani, mânia, manidar, mantık, manzara, manzum, manzume, maraz, marifet, maruf, masal, masraf, mastar, masum, maşallah, maşrapa, mat, matara, matbaa, matbu, matem, matkap, matrah, mayi, mecbur, meccani, meclis, mecmua, mecnun, mecra, meçhul, meddah, medeni, medeniyet, medet, medrese, mefhum, mefkûre, meftun, mehil, mekân, mekteb, mektup, melaike, melek, melik, melike, melül, melun, memat, memba, memleket, memnun, memur, mendil, menetmek, menfez, menfi, meni, mensup, menşe, menzil, mera, merak, meram, merasim, mercan, merci, merhaba, merhale, merhem, merhum, merkep, merkez, mermi, mersiye, mesafe, mesane, mescid, mesele, mesire, mesken, meslek, mesnevi,  mest, mesul, mesuliyet, mesut, meşakkat, meşale, meşgale, meşgul, meşhur, meşrubat, meşrutiyet, methetmek, methiye, metin, metruk, mevcut, mevduat, mevki, Mevlevi, mevlit, mevsim, mevzi, mevzu, meydan, meyil, mezar, mezbaha, mezbele, mezhep, meziyet, mezun, mısra, mızrak, mide, miğfer, mihnet, mihrap, mihver, miktar, mikyas, mil, milat, millet, milliyet, mimar, mimber, minare, minnet, miras, misafir, misak, misal, miskin, mizaç, mizah, molla, muaf, muahede, muallim, muamele, muasır, muavin, muayene, muayyen, mubah, mucit, mucize, mudi, muğlâk, muhabbet, muhabere, muhabir, muhacir, muhafaza, muhafazakâr, muhafız, muhakeme, muhakkak, muhalefet, muhalif, muhallebi, muharebe, muharip, muharrem, muharrir, muhasara, muhasebe, muhatap, muhayyer, muhayyile, muhbir, muhit, muhtaç, muhtar, muhtelif, muhtemel, muhterem, muhteşem, muhteva, muhtıra, mukabele, mukadderat, mukaddes, mukavele, mukavemet, mukavva, mukayese, muktedir, mumya, munis, muntazam, murakabe, murakıp, murat, musakka, musalla, musallat, Musevi, musibet, muska, musluk, mustarip, muşamba, mutaassıp, mutabakat, mutabık, mutasavvıf, muteber, mutedil, mutemet, mutena, mutfak, mutlak, mutlakıyet, muvaffak, muvafık, muvakkat, muvazene, muzaffer, muzip, mübadele, mübalağa, mübaşir, mübadele, mücahit, mücerret, mücevher, müdafaa, müdahale, müdür, müdüriyet, müebbet, müellif, müessese, müessir, müeyyide, müezzin, müfettiş, müflis, müfredat, müfreze, müftü, mühendis, mühim, mühür, mükâfat, mükellef, mükemmel, mükrim, müktesep, mülahaza, mülakat, mülayim, mülk, mülteci, mültefit, mümbit, mümessil, mümin, mümkün, mümtaz, münacat, münakaşa, münasebet, münazara, müneccim, münekkit, münhal, müphem, müracaat, mürekkep, mürettebat, mürettip, mürşit, müruruzaman, mürüvvet, müsaade,  müsabaka, müsait, müsamere, müsavi, müsekkin, müshil, Müslüman, müspet, müsrif, müstahak, müstahsil, müstakbel, müstebit, müstecir, müstehcen, müstehzi, müstemleke, müsterih, müstesna, müsteşar, müsvedde, müşahede, müşahhas, müşavere, müşavir, müşfik, müşkül, müşterek, müşteri, mütalaa, mütareke, müteahhit, müteakip, mütebessim, mütecaviz, müteessir, mütehassıs, mütekâmil, mütemadiyen, mütenasip, mütereddit, müteşebbis, mütevazı, müteveccih, mütevekkil, müthiş, müzakere, müzayede ve müzmin…

Siz okurken saymamışınızdır ama ben yazarken saydım: Tam 400 kelime… Arapça'dan Türkçe’ye geçen günlük olarak kullandığımız, önemli bazı ‘’M’’ harfi ile başlayan kelimelerden 400 tanesi… Daha önemsiz ve Türkçe’de pek kullanmadığımız M harfi ile başlayan Arapça kelimeleri ve diğer harflerden geçenleri saymıyorum…

Türkçe’ye Rumca’dan geçen kelimeler

Yine başka bir örnek verecek olursam; Türkçe’ye Rumcadan geçen kelimelerden yine bir harfle, sadece ‘’A’’ harfi ile başlayanlardan örnek verecek olursam:


Abis, açelya, afyon, ahlat, ahtapot, akasya, akrobasi, akrobat, akrobatizm, akustik, alçı,  allegori, allegorik, allerji, allerjik,  amblem, amfibi,  amfitiyatro, amib, Anadolu, anadut, anafor, anagram, anahtar, analiz, analitik, anarşi, anarşist, anarşizm, anason, anektod, anemon, anestezi,  anfora, angarya, anonim, ansiklopedi, antibiyotik, antilop, antipati, antipatik, antitez, antoloji, antropolog, antropoloji, apostrof, aristokrasi, aristokratik,  aristokrat, aritmetik, arkeoloji, arkeolog, armoni,  aroma, arp,  arsenik, arşiv, arter, asbest, asfalt, asimetri, asimetrik,  astım,  astigmat, astrofizik, astroloji, astronom, astronomi, astronomik, astronot, ateist, ateizm, Atlantik, atlas, atlet, atletik, atletizm, atmosfer, atmosferik, atom, atomik, avlu, Avrupa, ayazma, aynaroz ve azot…

Türkçe'ye Rumca'dan geçen diğer önemli kelimeleri de sayacak olursam: defne, biber, bezelye, enginar, fasulye, fidan, vişne, karanfil, kiraz, manolya, mantar, marul, ıhlamur, tarçın, körfez, liman, gönder, gümrük, avlu, anahtar, uskumru, levrek, palamut, lüfer, sünger...

Türkçe'ye İtalyancadan geçen kelimeler

İtalyanca'dan Türkçeye geçen kelimelerden birkaçı: Kaptan, güverte, fırtına, lokanta, masa, patiska, karyola, sigorta, banka, borsa, fatura, fire, manifatura; alabora, arma, bandıra, dümen, filo, iskele, liman...

Türkçe'ye geçen Slâv kökenli kelimeler 

Slâv kökenli kelimelerden bazıları: Kral, kraliçe, izbe, kapuska, şapka....


Türkçe'de yer alan Rumca, Fransızca'dan, İngilizce, İtalyanca ve diğer dillerden kelimeleri saymaya kalksam bu sayfa değil, bu sitem yetmez.. Gelin isterseniz Rumca kökenli diye akasya, Anadolu, anahtar, atlas, atlet, avlu vb. kelimeleri Türkçeden atalım!... Ortada Türkçe kalır mı?

Türkçe’nin zenginliği

Türkçe’ye sadece Farsça'dan, Arapça'dan, Rumca'dan kelime geçmemiş… Orta Asya’dan Viyana’ya giderken her ulusdan, her milletten, her kavimden, her kültürden sözcük devşirmiş Türkçe.


Şimdi İnternette dolaşan şöyle basit bir cümleye bakalım: 

‘’Bakkaldan aldığım somun içine peynir koyup sandviç yaptım balkonda oturup hanımın getirdiği çay ve su beraberinde afiyetle yedim.’’

Bu cümle içerisinde sadece ‘’sandviç’’ yabancı sözcük gibi gözüküyor değil mi?

Ancak kelimelerin kökeni incelendiğinde: Bakkal: Arapça, somun: Rumca, peynir: Farsça, Sandviç: İngilizce, balkon: Fransızca, hanım: Moğolca, çay: Çince, su: Çince, afiyet: Arapça, beraber: Farsça, yedim: Türkçe. Görüldüğü gibi bu basit cümlede sadece ‘’yedim’’ sözcüğü Türkçe…

Şimdi bu sözcükleri yabancı kökenli diye atalım mı? Bu sözcükleri Türkçe’den atarsak eğer ortada Türkçe ve Türk edebiyatı kalır mı?

Sorun Türkçe’de eski ve yabancı kelimelerin kullanılması değildir. Yazımın başında da ifade ettiğim gibi ben bunu bir zenginlik olarak değerlendiriyorum. Sorun Türkçe’nin yenilenmesi sorunudur. Ne yazık ki Türkçe yenilenmemektedir. Dil yaşayan bir organizmadır. Dil, insan beyni gibidir. Nasıl ki insan beyninde bazı hücreler ölürken bazı hücreler yenilenmektedir, dil de de bazı sözcükler ölürken (vaye artık kullanılmazken) bazı sözcükler de yenilenmektedir. Türkçedeki sıkıntı Türkçenin yenilenmemesidir, Türkçe'nin donuk kalmasıdır. Yenileşen dil düşünceyi de yenileştirecektir. Düşün dünyamızın zayıf kalması bundandır. 

Madem bu karantina günlerinde daldık Türkçe‘ye... Sabrederseniz eğer ''Dil ve Türkçe'' konulu yazı serime yarın da devam edeyim...  

Osman AYDOĞAN

 


Yorumlar - Yorum Yaz