• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam974
Toplam Ziyaret2919177

Bir seçimin ardından (3)

Bir seçimin ardından (3)

25 Haziran 2019

En basit anlatımıyla hayvanları konuşturma, kişileştirme sanatları kullanılarak ibret verici şekilde anlatıldığı hikâyelere ‘’fabl’’ denir. "Fabl" sözcüğünün kökeni Latince "hikâye" manasına gelen "fabıla"dan gelmektedir. Fabl aslında insanlar arasında geçen olayları hayvanlar arasında geçiyormuş gibi göstererek bu yolla insanlara ders vermek, örnek göstermek ya da bir düşünceye güç kazandırmak isteyen bir çeşit masaldır…

Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop, La Fontaine, Andersen ve Hint yazarı Beydeba’dır… En eski fabl yazarı olan Ezop'un fablları MÖ 300 yılında derlenerek yazıya geçtiği biliniyor… Türk edebiyatında ise en büyük ‘’fabl’’ örneği divan edebiyatı şairi Şeyhi tarafından mesnevi türünde kaleme alınmış olan ‘’Harnâme’’dir... Ben en önemlilerini saydım ama tabii dünyada ve kültürümüzde fabl yazarları bu kadar değildir.

Yazılarımdan hatırlarsanız ben de genellikle gündeme dair konuları daha net anlatabilmek için fabllara başvururum. Bugün de öyle yapayım… Bir önceki yazımda ‘’Bir seçimin ardından (2)’’ yazımla tekrarlanan İstanbul yerel seçimi konusundaki analizimi yazmıştım.

Biliyorsunuz son yıllarda ülkede siyasi partiler arasında kimi yakınlaşma, kimisi yakınlaşmanın da ötesinde neredeyse koalisyona yakın ittifaklar oldu. AKP bir vakitler ‘’çözüm süreci’’nde, ‘’Dolmabahçe mutabakatı’’nda HDP ile beraberdi, sonra AKP yüz seksen derece dönüşle MHP ile nerdeyse koalisyon haline geldi... Bir vakitler AKP ve lideri hakkında ağıza alınamayacak sözler eden MHP lideri şimdi AKP ve liderinin en yılmaz savunucusu haline geldi.  Keza aynı şekilde AKP ve lideri hakkında söylenmedik olumsuz söz bırakmayan DP lideri, gemisini, pardon partisini terk edip AKP’ye geçerek AKP’nin en fanatik bakanı haline geldi. İyi Parti de kuruluşundan itibaren CHP ile aynı cephede yer aldı…

Anlattığım gibi fabllar aslında insanlar arasında geçen olayları hayvanlar arasında geçiyormuş gibi göstererek bu yolla insanlara dersler verir… Artık anlatacağım hikâyemdeki hangi hayvan, hangi kişi; kimi, hangi partiyi temsil ediyor, geleceğe dönük olarak ne mesajlar veriyor, artık size kalmış… Hani ilk seçim analizimde Ömer Seyfettin’in bir sözüne yer vermiştim ya aynen öyle: ‘’Bu millet âlim değildir ama ariftir. Bu irfanı sayesinde pek çok şeyi okumuşlardan daha iyi sezer, fark eder ve bilir.’’  

Neyse gelelim hikâyemizeeee….

Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü ekememektedir. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt, adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar. '’Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler.’’

Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder.

Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü '’görmedim’' der ve avcılar uzaklaşır.

Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar. '’Çok teşekkür ederim’' der kurt, '’Bana büyük bir iyilik yaptın'’ ‘'Önemli değil’ der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye başlar. '’Bir dakika'’ diye seslenir kurt ‘’Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok.'’

Köylü şaşırır; '’Olur mu, ben senin hayatını kurtardım.'’ '’Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur'’ der kurt. ‘'Ben de kendi çıkarım için senin desteğini ve iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım.’'

Bir süre tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.

Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. '’Ne vefası’' der kısrak, '’Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim. Ve yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya koydu...’’

Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köpeğe rastlarlar. '’Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim’' der köpek, ‘’yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur...'’

Kurt köylüye döner, '’İşte gördün’' der. Köylü de son bir çabayla ‘'Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye’' diye cevap verir…

Bu kez karşılarına bir tilki çıkar. Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir. '’Her şeyi anladım da’' der tilki ‘'Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın?’’ Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar; '’Gözümle görmeden inanmam...’’

İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır ve '’Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık'’ diyerek torbanın içindeki kurdu bir süre pataklar.

Sonra tilkiye döner. '’Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın’' der. Tilki de '’benim için bir zevkti'’ diye cevap verir.

O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter: '’Haklıymışsın kurt, yapılan ittifaktan, pardon iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş...'’

Gökten üç tane elma düşmüüüüüüüüşşş. Üçünü de aslan yemiş!

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz