• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam823
Toplam Ziyaret2917949

Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları


Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları


08 Aralık 2020

Tanımlar

Toplum olarak tanım ve kavramlarla pek bir ilgimiz yoktur. Bir kavramın, bir konunun adını biliriz de bu konu veya kavramı tanımlamaya gelince doğru bir tanım yapamayız. Bu zaman da kavram karışıklığı ortaya çıkar ki kimse kimseyi anlayamaz. Bu nedenle her şey tanımla başlar, araçlarla yola devam eder…

Örneğin ''demokrasi'' kavramı... Bu kavramı sürekli, hayatımızın her aşamasında kullanırız. Ancak bir ''demokrasi'' tanımı yapmak istediğimizde ''demokrasi'' hariç her şeyi anlatırız. Tıpkı körlerin dokunarak bir fili tarif etmeleri gibi...

Fazlaca duyduğumuz, günlük hayat içinde de fazlaca kullandığımız ama toplum ve siyaset içindeki işlevini çok da net algılayamadığımız, anlayamadığımız, dolaysıyla da tanımlayamadığımız bir başka kavram da ‘’faşizm’’dir. ''Faşizm'' yenir mi, içilir mi bunu da pek bilmeyiz. Basit bir tanımla  ‘’faşizm’’; genel olarak aşırı milliyetçi ve ırkçı, otoriter ve baskıcı bir yönetimi ifade eder. Ancak bu tanım sabit olmayıp genişletilebilir bir tanımdır. Ancak ''faşizm'' bu basit tanım kadar basit değildir.

''Tanım'' da basit değildir. Çünkü her şey tanımla başlar, araçlarla yola devam eder…

Bir kitap: ‘’Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları’’

Faşizmi detaylıca inceleyen, Umberto Eco, Samir Amin, Bertolt Brecht, Pierre Milza ve William I. Robinson’ın yazılarını içeren ‘’Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları’’ (Ütopya Yayınevi, 2016) isimli bir kitap var. Bu kitapta XXI. yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya çıkan ve ‘’şeytan üçgeni’’ olarak tanımlanan ‘’faşizm’’, ‘’ırkçılık’’ ve ‘’ayrımcılık’’ konusu işlenir.

Kitaptaki yazısında Umberto Eco şöyle der; “Özgürlük ve kurtuluş asla sonu gelmeyecek bir görevdir. Sloganımız şu olsun: ‘Unutmayın!’ ” Umberto Eco bu tembihinden sonra bu tam tanımlanamayan kavram için “faşizmin maskesini düşürmek ve ona her an dikkatli olmak” vurgusunu yapar…

Umberto Eco ayrıca yazısında ‘’kök faşizm’’ kavramını dile getirerek şöyle yazar: ‘’Kök faşizm ya da ebedi faşizm diye adlandıracağım olgunun bir dizi tipik özelliğini ortaya koymanın olanaklı olduğunu düşünüyorum. Bu özellikler bir sistem oluşturmaz; çoğu birbiriyle çelişir ve başka despotluk ya da fanatizm biçimlerinde de görülür. Ancak herhangi birinin varlığı, bir faşizm gölgesinin oluşması için yeterlidir.’’ Umberto Eco yazısında ‘’kök faşizm’’i on dört madde altında tanımını yapar.

Kitapta Samir Amin, kapitalizmin krizi ile faşizmi şöyle irtibatlandırır: “Çağdaş kapitalizmin krizi ile faşizmin siyasi sahneye dönüşünü birbirine bağlaması tesadüfi değildir.’’

Kitapta ''faşizm'' genel olarak şöyle tanımlanır: (Tanıtım bülteninden)

‘’Faşizm yalnızca şiddet değildir; sermayenin saldırgan politikalarının toplamıdır; faşist yasalar, faşist eğitim, faşist yönetmelik, faşist ekonomi politikalar ve benzeridir. Ayrıca faşizm, herhangi bir şiddet değil tekelci sermayenin şiddetidir; yaşamın tepeden tırnağa sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesidir… Ve tekelci dönemde kapitalist devlet(ler)in gittikçe otoriter bir biçim aldığı görülmelidir. Parlamentoların öneminin azalması ile yürütmenin gittikçe güç kazanması, biçimsel dahi olsa hukuki düzenlemelere riayet etmeyen hükümetler ve sosyal hakların kapsamının gittikçe daralması istisna olmaktan çıkan bu devlet biçiminin bazı özellikleridir.’’

‘’Kuşkusuz, kapitalist devlet başından beri otoriter bir devlet biçimine meyilliydi ancak sınıf mücadeleleri ve dünya konjonktürü nedenleriyle bu eğilim sınırlanmaktaydı. Kapitalist devlete içkin bu otoriterlik ‘olağanüstü’ koşullarda, ekonomik, siyasal ve toplumsal kriz koşullarında, düzeni yeniden tesis etmek için devreye giriyordu. Bu durum liberaller tarafından ‘istisna hâl’ olarak tanımlansa da; neo-liberalizm ile istisna olmaktan çıkıp bir ‘kural’ hâline dönüşen kaçınılmazlıktı!’’

‘’Ancak otoriterliğin de olduğu yerde durması mümkün değildi; yani otoriter olanının totalitere yönelmesi bir zarurettir’’ tanımlaması yapılarak bu zaruretin ‘önlenebilir’ olduğu iddia edilir.’’


İşte bu kitapta yer alan makaleler, bu zarureti ve bu zaruretin “önlenebilirliği” tartışılır...

Kitapta ''ayırımcılık'' ve ‘’ötekileştirme’’ kavramı üzerinde de durulur… Ayrımcılığın ve ötekileştirmenin günlük hayatta çok basitçe ve çok rahatça yapıldığı, bilinçaltlarının bu şekilde zehirlendiği ve ayrımcılığın ve ötekileştirmenin faşizme, ırkçılığa ve şiddete giden yolun başını oluşturduğu vurgulanır… Kitapta ’’öteki’’nin bir adım sonrasının ‘’yabancı’ olarak şekillendiği, onun da bir adım sonrasının ‘’düşman’’; ardından da ''şiddet'' olgusuna dönüştüğü anlatılır… Günlük siyasi literatürde en üst perdeden seslendirilen ‘’affedersiniz’’ diye başlayan söylemler bilinçaltlarını zehirleyerek ''şiddet''e kadar giden‘’ötekileştirme’’nin başlangıcını oluşturuyor… 

Bir makale: ‘’Faşizmin 14 Karakteristiği’’

Faşizm konusuna daha net bir tanım getiren bir siyaset bilimci daha var. Bu siyaset bilimci Amerikalı siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt’dir. Dr. Lawrence Britt 20. yüzyılın gördüğü en tipik faşist rejimleri (Hitler'in Almanya'sı, Mussolini'nin İtalya'sı, Franco'nun İspanya'sı, Suharto'nun Endonezya'sı, Pinochet'nin Şili'si) inceleyerek faşizmin 14 karakteristik özelliğini tespit ederek bu tespitlerini bir makalede birleştirir… Dr. Lawrence Britt'in makalesi Umberto Eco'nun ‘’Ancak herhangi birinin varlığı, bir faşizm gölgesinin oluşması için yeterlidir’’ dediği 14 maddelik faşizm tanımına çok benzer.

Dr. Lawrence Britt'in ‘’Free Inquiry Magazine’’ dergisinin ilkbahar 2003 tarihli 23/2 sayısında ‘’Faşizmin 14 Karakteristiği’’ başlıklı makalesinde yer alan bu 14 başlıkta verilen karakterler şu şekildedir:

1. Güçlü ve sürekli milliyetçilik. 

2. İnsan haklarının aşağılanması ve hor görülmesi. 
3. Düşmanların/günah keçilerinin birleştirici bir neden olarak tanımlanması. 
4. Ordunun ve militarizmin yüceltilmesi. 
5. Cinsel ayrımcılığın şahlanışı. 
6. Kitle iletişim araçlarının kontrol altına alınması. 
7. Ulusal güvenlik takıntısı.. 
8. Din ve yönetimin içiçe geçmesi. 
9. Özel sermayenin gücünün korunması. 
10. Emek gücünün baskı altına alınması. 
11. Aydınların ve sanatın küçümsenmesi. 
12. Suç ve cezalandırma ile baskı altına alma. 
13. Adam kayırma ve yozlaşmada sınır tanımama. 
14. Hileli seçimler.

Çok şükür ki ileri demokrasiye sahip ''yalnız ve güzel'' ülkemizin bu tanımlarla, bu tanımlardan bir tanesi ile bile uzaktan yakından heç bir ilgi ve alakası yohtur. Zaten başta da anlattığım gibi bu tanımlar Dr. Lawrence Britt tarafından 20. yüzyılın gördüğü en tipik faşist rejimleri (Hitler'in Almanya'sı, Mussolini'nin İtalya'sı, Franco'nun İspanya'sı, Suharto'nun Endonezya'sı, Pinochet'nin Şili'si) inceleyerek elde edilmiştir.

Hitler iktidarda olduğunda Hitler’in Almanya’da faşist bir yönetim kurduğunu Almanlar bilmiyorlardı…Keza Mussolini'nin İtalya'da, Franco'nun İspanya'da, Suharto'nun Endonezya'da, Pinochet'nin Şili'de faşist bir rejim kurduğunu bu ülke insanları bilmiyorlardı… Divan edebiyatı şairlerinden Hayâlî söylerdi zaten:

‘’O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler.’’
(O balıklar ki denizin içinde olup da denizin ne olduğunu bilmezler.)

İşte bu nedenle her şey tanımla başlar, araçlarla devam eder…

Arz ederim...

Osman AYDOĞAN

Dr. Lawrence Britt'in makalesinin orijinalinin özetini de aşağıda veriyorum.. Orijinal makalede bu 14 maddenin geniş geniş tanımları yapılmaktadır

The 14 Characteristics of Fascism

Political scientist Dr. Lawrence Britt recently wrote an article about fascism ("Fascism Anyone?," Free Inquiry, Spring 2003, page 20). Studying the fascist regimes of Hitler (Germany), Mussolini (Italy), Franco (Spain), Suharto (Indonesia), and Pinochet (Chile), Dr. Britt found they all had 14 elements in common. He calls these the identifying characteristics of fascism. The excerpt is in accordance with the magazine's policy.

The 14 characteristics are:

Powerful and Continuing Nationalism 

Fascist regimes tend to make constant use of patriotic mottos, slogans, symbols, songs, and other paraphernalia. Flags are seen everywhere, as are flag symbols on clothing and in public displays. 

Disdain for the Recognition of Human Rights 

Because of fear of enemies and the need for security, the people in fascist regimes are persuaded that human rights can be ignored in certain cases because of "need." The people tend to look the other way or even approve of torture, summary executions, assassinations, long incarcerations of prisoners, etc. 

Identification of Enemies/Scapegoats as a Unifying Cause 

The people are rallied into a unifying patriotic frenzy over the need to eliminate a perceived common threat or foe: racial , ethnic or religious minorities; liberals; communists; socialists, terrorists, etc. 

Supremacy of the Military 

Even when there are widespread domestic problems, the military is given a disproportionate amount of government funding, and the domestic agenda is neglected. Soldiers and military service are glamorized. 

Rampant Sexism 

The governments of fascist nations tend to be almost exclusively male-dominated. Under fascist regimes, traditional gender roles are made more rigid. Opposition to abortion is high, as is homophobia and anti-gay legislation and national policy. 

Controlled Mass Media 

Sometimes to media is directly controlled by the government, but in other cases, the media is indirectly controlled by government regulation, or sympathetic media spokespeople and executives. Censorship, especially in war time, is very common. 

Obsession with National Security 

Fear is used as a motivational tool by the government over the masses. 

Religion and Government are Intertwined 

Governments in fascist nations tend to use the most common religion in the nation as a tool to manipulate public opinion. Religious rhetoric and terminology is common from government leaders, even when the major tenets of the religion are diametrically opposed to the government's policies or actions. 

Corporate Power is Protected 

The industrial and business aristocracy of a fascist nation often are the ones who put the government leaders into power, creating a mutually beneficial business/government relationship and power elite. 

Labor Power is Suppressed 

Because the organizing power of labor is the only real threat to a fascist government, labor unions are either eliminated entirely, or are severely suppressed.

Disdain for Intellectuals and the Arts 

Fascist nations tend to promote and tolerate open hostility to higher education, and academia. It is not uncommon for professors and other academics to be censored or even arrested. Free expression in the arts is openly attacked, and governments often refuse to fund the arts.

Obsession with Crime and Punishment 

Under fascist regimes, the police are given almost limitless power to enforce laws. The people are often willing to overlook police abuses and even forego civil liberties in the name of patriotism. There is often a national police force with virtually unlimited power in fascist nations. 

Rampant Cronyism and Corruption 

Fascist regimes almost always are governed by groups of friends and associates who appoint each other to government positions and use governmental power and authority to protect their friends from accountability. It is not uncommon in fascist regimes for national resources and even treasures to be appropriated or even outright stolen by government leaders. 

Fraudulent Elections 

Sometimes elections in fascist nations are a complete sham. Other times elections are manipulated by smear campaigns against or even assassination of opposition candidates, use of legislation to control voting numbers or political district boundaries, and manipulation of the media. Fascist nations also typically use their judiciaries to manipulate or control elections.

Free Inquiry Magazine Spring 2003, 23/2


Yorumlar - Yorum Yaz