• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi19
Bugün Toplam998
Toplam Ziyaret3099670

Mecnunum Leyla'mı gördüm


Mecnunum Leyla'mı gördüm

04 Mayıs 2019

Âşıklar diyârı Sivas’ın yetiştirdiği bir halk ozanımız var: Âşık İzzetî mahlasını kullanan Ali İzzet Özkan. Kendisi Kurtuluş savaşı gazisidir. Renkli bir kişiliği vardır. Ancak bu kişiliğini bir başka yazıya bırakayım… Sadece şu kadarını söyleyeyim: Tek parti döneminde İsmet İnönü için "Türklerin en büyüğü İnönü" diye türküler yakarken Demokrat Parti’’nin iktidara gelmesiyle Menderes için "bizi diktatörden kurtardı" diye dizeler döktürür… Bu bağlamda Âşık İzzetî’nin ‘’Parti Destanı’’ isimli bir türküsü vardır ki bu türkünün hikâyesi bile tek başına bu ozanımızın renkli kişiliğini anlatmaya yeter…

Bu noktada Hintli şair Sri Chinmoy Ghose’nin bir sözüne yer vermem gerekiyor: ‘’Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak.’’ Dünyada da böyle ama güce olan sevgi ve biat özellikle Doğu toplumlarına özgü bir özelliktir. Cüneyd-i Bağdadi; ‘’Allah’ın velisi ile Allah’ın delisi arasında bir soğan zarı kadar fark vardır’’ derdi… Benzer şekilde de bu coğrafyada ‘’vezir olmak’’ ile ‘’rezil olmak’’ arasında bir soğan zarı kadar fark vardır… Tarih babada bunun örnekleri mebzul miktardadır… Günümüzde de birilerine "Türklerin en büyüğü’’ diye methiyeler diziyorlar ya… Halk aynı halk, millet aynı millet, kültür aynı kültür, coğrafya aynı coğrafya… Gün olur, devran döner, devir geçer, güç kaybolur, halkın sevgisi de biter... Bir hatırlatayım istedim! Neyse, biz şimdi maziyi pek karıştırmayalım, dönelim konumuza…

Biz bu ozanımızı ‘’Mühür Gözlüm’’ türküsüyle tanırız, ‘’mühür gözlüm seni elden’’ diye başlayıp ‘’Havadaki turnalardan, su içtiğim kurnalardan, geyindiğim sırmalardan, sakınırım kıskanırım’’ diye biten…

Ancak bu ozanımızın bir başka güzel bir türküsü daha var: ‘’Mecnunum Leyla'mı gördüm’’ ismiyle bildiğimiz. Bazı yörelerde bu türkü ‘’Yaktı geçti’’ ismiyle bilinir…

Sivas Şarkışla’ya ait bu ‘’Mecnunum Leyla'mı gördüm’’ türküsünün sözleri işte bu ozanımız Âşık İzzetî'ye aittir, kaynak kişisi Âşık Veysel, derleyen de Muzaffer Sarısözen’dir… Türkü şöyle başlardı:

‘’Mecnunum Leyla'mı gördüm 

Bir kerece bakdı geçti
Ne sordu ne de söyledi
Kaşlarını yıktı geçti’’

Türküyü dinleyince çok sevilen Leyla’yı değil de çok seven Âşık İzzetî’yi kıskanırsınız keşke Âşık İzzetî olsaydım da sevdiğimi onun kadar sevebilseydim diye… Çünkü bu fani dünyada en büyük talihsizlik sevilmemiş olmak değil, sevmemiş olmakmış. Eğer Mecnun değilseniz diye derlerdi zaten bulduğunuzun Leyla olduğunun da farkına varamazmışsınız… Zaten ozan da bunun bilincinde olarak şiirine Mecnun olduğunu vurgulayarak başlamıştır: ''Mecnunum Leyla'mı gördüm.''

Bu türküyü Âşık Veysel söylemiştir, Âşık İzzetî söylemiştir, Ruhi Su söylemiştir, Erkan Oğur söylemiştir, Tüülay German söylemiştir, Kardeş Türküler söylemiştir, kısaca türkü söyleyebilen herkes söylemiştir… Türküyü kimden dinlerseniz dinleyin vurulursunuz… Artık türküdeki sazın tellerine mi vurulursunuz, türküdeki Türkçe’nin, sözlerin inceliğine mi vurulursunuz yoksa türküdeki Leyla’nın güzelliğine mi vurulursunuz, yoksa hepsine birden mi vurulursunuz, o size kalmış… Kesin olan bir şey var ki; vurulursunuz... Çünkü bu türkü, Türkçenin ve sazın güzelliğini ve içtenliğini anlatır.... 

‘’Ateşinden duramadım

Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

Soramadım bir çift sözü

Ay mıydı gün müydü yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti’’

Dinledikçe bu türküyü çocukluğunuza gider yine vurulursunuz... Çocukluğunuzdaki o platonik aşkınız kaşlarını yıkar geçer yine vurulursunuz, seher vakti siz göremeden, bir çift sözü soramadan, ay mıydı gün müydü yüzünü seçemeden, o Zühre yıldızı gibi akar geçer yine vurulursunuz…

Ancak bu türküyü en güzel Erkan Oğur yorumlamıştır. Erkan Oğur ve Hakkı Değirmencioğlu ikilisinin seslendirdiği bu türkü ‘’Gülün Kokusu’’ albümünde yer alır…

Gündemdeki konular sizi vurmadan siz bu türküye vurulun:

‘’Bilmem hangi burç yıldızı

Bu dertler yâreler bizi
Gamze okun bazı bazı
Yar sineme çaktı geçti’’

Osman AYDOĞAN

Erkan Oğur ve Hakkı Değirmencioğlu ikilisinden ‘’Mecnunum Leyla'mı Gördüm’’:

https://www.youtube.com/watch?v=q3Qj9VaXI-4

Âşık Veysel'in sesinden ''Mecnunum Leyla'mı gördüm'':

(Leyla'yı görmek için açık gözlere bile gerek olmadığını anlatır Veysel bu türküsünde, gönül gözüyle de Leyla görülebilirmiş... Anlayanlara tabii ki...)
https://www.youtube.com/watch?v=vtI7j58XpYw

Bir not:

Türküde geçen ‘’Zühre Yıldızı’’; Tan Yıldızıdır, Seher Yıldızıdır, Sabah Yıldızıdır, Çoban Yıldızıdır, Çolpan Yıldızıdır, Sarı Yıldızdır, Mavi Yıldızdır… Astronomideki Venüs Yıldızıdır.. Hepsi aynı yıldızdır. Sivas - Erzincan arasında ‘’Zöhre’’ diye söylenir.. Bu yıldız gökyüzünün en parlak yıldızıdır.. Ancak sabaha karşı doğduğu için güneş doğumuna yakın parlaklığı hemen kaybolur. İşte bu nedenle adına Tan, Seher, Sabah Yıldızı denir. Bu nedenle kısa süreli her şey halk dilinde bu yıldızla anılır. Kısa süren mutluluklar gibi… Eskiden kervanlar bu yıldız doğunca sabah oluyor diye yola çıkarlarmış… Bazen yanılıp erken yola çıkan kervanlar gece yolu göremeyip uçurama yuvarlanır ya da eşkıya saldırısına uğrarlarmış. Bu nedenle de Zühre yıldızına Anadolu'da ‘’Kervankıran Yıldızı’’ derler. Bir de ‘’Ah niye doğdun sarı yıldız’’ diye bir Sivas türküsü de vardır…


Mecnunum Leyla'mı gördüm

Mecnunum Leyla'mı gördüm 

Bir kerece bakdı geçti
Ne sordu ne de söyledi
Kaşlarını yıktı geçti

Soramadım bir çift sözü

Ay mıydı gün müydü yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti

Ateşinden duramadım

Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

Bilmem hangi burç yıldızı

Bu dertler yâreler bizi
Gamze okun bazı bazı
Yar sineme çaktı geçti

İzzet-i der ne hikmet iş

Uyur iken gördüm bir düş
Zülüflerin kement etmiş
Yar boynuma taktı geçti



Yorumlar - Yorum Yaz