• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam324
Toplam Ziyaret2891198

Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur. (3)


Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur. (3)

16 Eylül 2018

Bir süredir yoktum bu sayfalarda… Nasıl anlatsam bilmiyordum, yokluğumda, her daim bir arı kovanı gibi zihnimde vızıl vızıl vızıldayan, bir trenin hiç bitmeyen vagonları gibi içimden katar katar geçen, bir yağmurdaki damlalar gibi ruhuma sağanak sağanak yağan kelimelerim yetersiz, cümlelerim kifayetsiz kalıyordu derdimi, sıkıntımı, kaygımı, kederimi, halimi, ahvalimi anlatmama, aktarmama. Hani Orhan Veli’nin bir şiiri vardı ya: ‘’Bir yer var, biliyorum; her şeyi söylemek mümkün, epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; anlatamıyorum.’’ diye... Ben de epeyce yaklaşmıştım, duyuyordum ama anlatamıyordum.

Yapıp yapıp da bir binayı yıkar gibi, yapıp yapıp da bir logoyu bozar gibi ben de (bu sayfalarda yokluğumda hep) her daim bir arı kovanı gibi zihnimde vızıl vızıl vızıldayan, bir trenin hiç bitmeyen vagonları gibi içimden katar katar geçen, bir yağmurdaki damlalar gibi ruhuma sağanak sağanak yağan kelimelerimi bir araya getirip derdimi, sıkıntımı, kaygımı, kederimi, halimi, ahvalimi anlatmak için kurduğum cümlelerim yetersiz, yeteneksiz ve kifayetsiz kaldılar… Bu cümlelerimi de yazıp yazıp sildim. Silip, silip yeniden yazdım. Ama ne yaptımsa da olmadı. Sildiğim kelimelerimi de yüzlerce, binlerce hafriyat kamyonlarına, konteynerlere yüklercesine yükleyip yükleyip gemilerle okyanuslara, deryalara, ummanlara döktüm.

Ancak Fars şâir ve İslam âlimi Şeyh Sâdî Şirazi (1193-1292)’nin ‘’Bilsem’’ isimli şu kısacık şiiri imdadıma yetişip, benim vagonlar dolusu binlerce kelimelerimle anlatamadığım derdimi bir çırpıda anlatıverdi… Hem de birebir, hem de dosdoğru, hem de tastamam:


‘’Ah!.. Bilsem...
Kirlendi söz, şiire nasıl başlarım bilmiyorum....
Sevdiğim şiirleri unuttum, sevdiğim şehirleri terk ettim ve sevdiğim şairler öldüler.
Bilmediğim bir sebep olmalı, burada olmam için... 
Sormaz ki bilsin: Sorsa bilirdi;
Bilmez ki sorsun: Bilse sorardı.’’

Gerçi anlatmak istediğimden tek farklı kelime vardı bu şiirde: Ben de sevdiğim şiirleri unuttum, ben de sevdiğim şehirleri terk ettim... Fark sadece sevdiğim şairler değillerdi ölen, sevdiğim insanlarımdı etrafımdan yok olup giden…

Yıkılan binalarda arta kalan molozlar gibi bozduğum cümlelerimden yıkıntıları arasında geriye bir cümle kalıyor:

Ve bu yaşta öğreniyorum ki statüsü, sıfatı, kimliği, özelliği ne olursa olsun, ‘’İnsan Neyle Yaşar’’ (Tolstoy, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012)sa yaşasın, herkes tek başına yaşar, değilse de mutlaka ‘’Bir Gün Tek Başına'’ (Vedat Türkali, Everest Yayınları, 2014) kalır ve sonunda da ‘’Herkes Tek Başına Ölür’' (Hans Fallada, Everest Yayınları, 2014)müş...

Derdimi, sıkıntımı, kaygımı, kederimi, halimi, ahvalimi anlatmaya Fars şâir ve İslam âlimi Şeyh Sâdî Şirazi’nin yazdığım bu şiirinin anlattığını söylemiştim. Bu dertten, bu sıkıntıdan, bu kaygıdan, bu kederden, bu halimden, bu ahvalimden dolayı kimseciklerden bir şikâyetimin olmadığını da ‘’Nev’i’’ mahlasını kullanan 16. yüzyılda yaşamış Mevlevî Şeyhi ve Divan Şairi Dîvâne Mehmet Çelebi’nin Türk Divan Edebiyatının en güzel beyitlerinden biri olan bir beytini aracı kılayım: 

‘’Belâ dîldendir, ol dildâr elinden dâdımız yoktur.
Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur.’’

(Belâmın, sıkıntımın sebebi benim gönlümdür; yoksa o sevgiliden şikâyetimiz yoktur. Bizim şikâyetimiz gönüldendir, kimseden feryâdımız –şikâyetimiz- yoktur.)

Sözlerini, nam-ı diğer ‘’Şark Bülbülü’’ (bu lakabı ona Atatürk takmıştı) Diyarbakır Ulu Cami Müezzini Celal Güzelses’in yazdığı, Neriman Altındağ Tüfekçi’nin derlediği güzel mi güzel bir Diyarbakır türküsü var. Adı ‘’Bahçada yeşil hıyar’’. Ancak türkü TRT arşivine girerken sansüre takılarak ‘’Bahçada yeşil çınar’’ halini alır. 

Bu türkü Kardeş Türküler’in ‘’Bahar’’ isimli albümünde yer alır… Ve diğer şarkıları, türküleri dinlemeden sadece bu türkü için bu albümü dinliyor insan (Bu türkünün bağlantısını yazımın sonunda veriyorum). Kardeş Türküler’de bu türküyü Vedat Yıldırım söyler. Erkan Oğur ise hem saz çalar hem de türkünün sonunda Divân Edebiyatının bahsettiğim bu en güzel gazelini okur…

Bu türküde usul usul söyler Vedat Yıldırım, usul usul çalar Erkan Oğur. Vedat Yıldırım'ın usul usul serzenişi, içten bir feryadı, içini dökmesi; içinizi dağlar, bağrınızı deler... Sizleri uzak uzak farklı diyarlara götürür. Hangi yaşta olursanız olun, ne yaşamışsanız yaşayın bu türkü aslında sizi anlatır, gözleriniz onun için yaşarır. Türkünün sonunda mahzun mahzun dudaklarınızdan Erkan Oğur'un söylediği işte o gazelin sonu dökülür:

"’Belâ dîldendir, ol dildâr elinden dâdımız yoktur.
Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur."

Öyledir de zaten; belâ dîldendir, ol dildâr elinden dâdımız yoktur. Gönüldendir şikâyet, kimseden feryâdımız yoktur.

Osman AYDOĞAN

Kardeş Türküler’den ‘’Bahçede yeşil çınar’’:

https://www.youtube.com/watch?v=NPLjgd4euEs

 


Yorumlar - Yorum Yaz