• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam937
Toplam Ziyaret3104610

Bütünlük!


Bütünlük!

16 Ağustos 2018

Geçen hafta Şehriyar’ın derslerinde aldığım notları buraya aktarmıştım. Dosyamı karıştırırken yeni notlar buldum… Ben bu notları hep kendime tekrar tekrar okuyorum, tekrar tekrar anlamaya çalışıyorum. O günleri, Şehriyar'ı hatırlayıp huzur buluyorum. Kendime ilaçmış gibi gelen psikolojik bir telkin aslında bu notlarım... Çok beğendiklerimi de sizlerle bu ortamda paylaşıyorum. Paylaştığım bu notların da kıymetli olduğunu düşünüyorum... İyi ki o zaman (bir kırk yıl önce) bu notlarımı almışım dye düşünüyorum. 

Her not alışımda önce ortamı yazıma aktarırdım. Şehriyar bu dersi anlatırken o zaman Celâlâbâd’da yaz bitmiş, çığlık çığlığa, bağıra bağıra bir sonbahar daha geçiyormuş.. (Notlarımda daha uzun tasvirler var ama bu kısmını geçiyorum.)

Şehriyar'ın derslerinde anlattıklarından düzensiz olarak aldığım notları aşağıda olduğu gibi aktarıyorum. Notlarımın girişinde Şehriyar’ın düşüncelerini anlatmışım. Kimi cümlelerde Şehriyar’dan, onun fikirlerinden anladıklarımı anlatışım var, kimi cümlelerde ise tamamen Şehriyar’ın kendi sözleri var.

***

İnsanın doğa ile uyum içinde yaşamasını öğütlerdi Şehriyar. İnsan doğayla bütünleştiği oranda doğru davranır derdi. Doğada varlıklar, süreçler ve biçimler kendiliğinden oluşur, doğada her şey kendiliğinden gelişir, insan doğanın yasasına göre yaşarsa yaşamı barış, denge ve çevreyle uyum içinde geçer, insanın başına doğanın düzenine uymadığı için felaketler, kötülükler gelir derdi.

Düşüncesini bütünleşen karşıtlıklar (karşıtların birliği) üzerine oturtmuştu. Karşıt davranışları birbirini tamamlayan olgular olarak yaşamla bütünleştiğine inanırdı. Çok-az, iyi-kötü, yanlış doğru karşıtlıklarını kabul etmez, onların birlikte var olduklarını söylerdi. Eğer güzel varsa çirkin, eğer iyi varsa kötü de vardır derdi. Ona göre güzelin çirkine dönüşmesi bir anda olabilir. Acı ve tatlı yan yana masa üzerindedir. Karşıtlar doğumdan ölüme her yaşta her an görülen ve kavranabilen ve birbirlerini tanımlayan olgulardır. Karşıtlar birbirlerini sadece tamamlamaz, aynı zamanda tanımlarlar. Karşıtların birliği dünyadaki yaşamı sürdüren bir dengenin varlığını kanıtlar. Doğru ve yanlış, aydınlık ve karanlık, varlık ve yokluk, ön ve arka karşıtlar birliğinin özellikleridir. Bilinmeyen başlangıç ve adını bildiğin varlıklar aynı kaynaktan gelir.

Eğer herkes güzellikten söz ediyorsa çirkinlik de vardır derdi. Eğer herkes iyilikten söz ediyorsa kötülük de vardır. Varlık ve yokluk birlikte ortaya çıkar. Zor ve kolay birbirini tamamlar. Kısa ve uzun yan yana olunca bir anlam taşır. Sesler ve tonlar uyum yaratır. Ön ve arka birbirini izler. Onun için bilge zorlamadan, konuşmadan öğretir, canlı varlıkları benimser, yetiştirir, ama sahiplenmez. Onun için ona kimse dikkat etmez, fakat yaptıkları yaşar.

Tümlüğü korumak için eğilmeyi bilmek, doğru olabilmek için bükülebilmek, dolabilmek için boş olmak, yenilenmek için eskimek, yeniden gençleşmek için tükenmek gerekir derdi. Ona göre azla yetinen elde eder, çok isteyenin kafası karışırdı.

Şiddet ve savaş düşmanıydı Şehriyar. Alçakgönüllü olmayı, azla yetinmeyi ve sevgiyi önerirdi. Kendisi gibi şiddet düşmanı, silah taşımayan, alçak gönüllü, mal mülk sahibi olmaya yanaşmayan bir insan idealini sunardı.  İnsanların kendisini anlamadığını söylerdi. Tavsiyeleri beş temel davranışı vurgulardı: Öldürmemek, sevgi, azla yetinmek,  alçakgönüllülük ve üstünlük mücadelesi yapmamak.

Her şey akarsu gibi olmalıdır derdi. İyi olan şeyler suya benzer. Su her şeye uyar, hiçbir şeye direnmez. Su en ufak yüksekliği ya da çukuru ihmal etmez. Birinin üzerinde kabarır, bir kayanın üzerinden atlar, bir çukuru doldurur. Bunlar onun doğası, karakteri ya da varlığının özellikleridir. Zayıf görünür ama kayayı oyan da sudur. Su metaforu insana alçak gönüllülüğü öğretir.

Ona göre doğada her şey kendiliğinden oluyormuş gibi gözükürdü. İyi usta işini zorlanmadan en kolay yapandır derdi. Onun için sadelik en büyük özelliktir. Kalbi temiz insan kurnaz değildir. Yaptığı işin kârını düşünmez. Egoist değildir. Hırsları yüzünden dengesini yitirmemiştir. Böylesi bir toplumda kimse kimsenin önüne geçmeye çalışmaz, herkes azla yetinir, para ve eşya biriktirmez, varlığı sever ve ona saygılıdır, kimse kimsenin hakkını yemez, böyle davranışlar insanları sakinleştirir, tarafsız yapar, yaşamı aydınlatır, birbirine böyle davranan insanlar kavga etmezler, iyi yardımsever ve aydınlık olurlar.

Şehriyar sıradan bir adamdan beklenen saptamalar yapardı; karar verirken duygusal davranmamak, her şeyi kendi zevki için tatmak, küçüğe büyük gözüyle bakmak, verilen zararı hoşgörüyle karşılamak, alçakgönüllülük, nezaket, incelik, tutumluluk, üstünlük arzusu taşımamak. Nezaket beni cesur yapar, tutumluluk eli açık yapar, her hangi bir konuda üstün olmaya çalışmamak beni en yüksek saygı düzeyine ulaştırır derdi.

Ona göre insanları sevmek ve onları başarılı kılmak iyilikseverliktir, birleşmeyeni birleştirmek büyüklüktür, engelleri ve sınırları aşmak eli açıklıktır. Böyle bir adam dağdaki altına dokunmaz, incileri derin denizin dibinde bırakır, para ve malı gerçekten faydalı şeyler olarak görmez, zenginlik ve şöhrete de düşkün değildir, o ne uzun ömürden ne de genç gelen ölümden rahatsızlık duyar, servet onun için değer verilecek bir şey değildir, fakirlikten utanç duymaz, bir kuşağın servetini kendinde toplanmasını istemez, dünyaya kendi malı gibi hükmetmeye de hevesli değildir, o yaşamın aynı hazinenin parçası olduğunu bilir, yaşamın ve ölümün bütünlüğünü anlamaktan gurur duyar.

Doğa insana alçakgönüllülük öğretir. Sadelik çok önemli bir özelliktir. Sade insan kurnaz değildir, yaptığı işin kârını düşünmez, bencil değildir, haris değildir, hırslarıyla dengesini yitirmemiştir, varlığı sevdiği için ona saygılıdır. Bu davranışlar sükûnet getirir, yaşamı aydınlatır, tarafsız yapar. Birbirlerine böyle davranan insanlar kavga etmezler, iyi yardımsever ve aydınlık olurlar.

Doğayı izleyen çok konuşmaz. Fırtına bütün sabah, şiddetli bir yağmur bütün bir gün sürmez. Kabı tepesine kadar doldurmamak suyun dökülmesinden daha iyidir. Çok keskin şey çabuk körlenir. Bir oda değerli şeylerle doluysa, onları sonuna kadar koruyamazsın. Başarıdan fazla emin olmak düşmeyi kolaylaştırır. Bir işi bitirip görevini tamamlayınca geri çekil.

Otuz çubuk, tekerleğin ortasında birleşir, aralarındaki küçük boşluk tekerleği döndürür. Bir odanın duvarlarına kapı ve pencereler yapılır. Fakat asıl işlevi gören odanın boşluğudur. Bütün birleşen öğelerin yararı vardır. Fakat işlevi gören boşluktur.

Çok renk olunca insan görmez olur, çok ses olunca insan duymaz olur, çok tat olunca insan tat alamaz. Algılanan varlıkların ya da özelliklerin çokluğu algıyı zayıflatır. Avcı ve yarışçı vahşileşirler. Değerli şeyler isteyen onların güvenliğini dert eder, çok mal insanı güvensiz yapar. Varlıklı olmak insanı kaygılı yapar. Bizi yücelten şeyi yitirmekten endişe duyduğumuz için bunlar etkileyicidirler. Onun için bilge zenginlik peşinde olmaz, dünyayı anlamakla yetinir, kendi iç gücüne dikkat eder, duyguların aldatıcılığına kapılmaz.

Bir şeyi küçültmek istiyorsanız önce büyütün. Bir şeyi zayıflatmak istiyorsanız önce onu güçlendirin. Bir şeyi yıkmak için önce onu yapmak gerek. Bir şeyi almak için önce bir şey vermek gerek. Bu görünmez bir aydınlanmadır. Kısaltmak için önce uzat. Devirmek için önce yücelt. Almak için önce ver. Gerilmiş bir çelik yay gibi düz durmak için önce eğil. Dolmak için önce boş ol. Yeni kalmak için yaşlan.

Güçsüz insan güçlü görünmek ister. Güçlü insan öyle davranmaz, kimse de onu bilmez. Güçlü ve büyük aşağıdadır, nazik ve güçsüz yukarıda. İnsancıl olan insanca davranır, kimse farkına varmaz.  

Dünyanın en güçsüz varlığı en güçlü varlığına üstündür. Dünyada su kadar yumuşak ve güçsüz olanı yoktur. Ama sert kayaya karşı ondan iyisi yoktur. Zayıf güçlüyü yener, yumuşak sertten üstündür. Yumuşak ve ısrarlı olan sert olanı alt eder. Yumuşak olan sert olanı yener. Toplumun en güçlü silahları dipte saklanan balık gibi görünmez. Dünyada herkes bunu bilir ama uygulamaz. Onun için bilge şöyle der: Bütün suçu üzerine alanlar halkın lideri olurlar. Dünyanın kötü kaderini yüklenen dünyanın hükümdarıdır. Doğru sözler nazik olmaz. Zarif sözler doğru olmaz. Doğru sözler eğri görünür.

İyi insan tartışmaz. Tartışan insan iyi değildir. İyi bilen çok bilmez. Çok bilen bilge değildir. Bilge kendi için mal biriktirmez. Başkaları için her şeyini harcadığı zaman yaşamı daha zengin olur. Başkalarıyla ne kadar paylaşırsa malı o kadar artar. Bilgenin yolu yapmak ama zorlamamaktır.

Büyük dargınlıklar unutulsa da arkada yine bir şey kalır. Onun için barışma en iyi yol değildir. Bunu düşünerek bilge insan karşısındakini zorlamaz. İyi insan anlaşmak ister, kötü insan fazlasını ister.

İyilik kaybolunca doğruluk gelir, doğruluk kaybolunca kuralcılık gelir. Kuralcılık uygunluk, bağlılık, samimiyet gibi özelliklerin yüzeysel bir görüntüsüdür. Bu aşama kargaşalığın başıdır.

***

Notlarım devam ediyor. Ama ben aktarmayı burada bırakıyorum. Notlarımın sonuna bakıyorum… Her dersten sonra ortamı da yazardım. Şehriyar bunları anlatırken Hindikuş dağlarından gelip yığılan bulutlar iyice kümelenmiş, bir aslan gibi kükremiş, gürlemiş gökyüzü... Bardaktan boşanırcasına bir yağmur başlamış dışarıda. Şimşekler ve yıldırımlar gecenin en koyu anını bir anda gümüşten bir güneşin aydınlığına kavuşturduğunda Hindukuş Dağları karanlıklar içinden gümüşten bir tablo gibi parlamış. Şimşek yansımaları Şehriyar’ın yüzüne vurduğunda mermerden bir heykel gibi görünmüş Şehriyar. 

Osman AYDOĞAN



Yorumlar - Yorum Yaz