• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam388
Toplam Ziyaret2916583

General Lukullus


General Lukullus


17 Ocak 2019

Roma İmparatorluğunun ismi pek bilinmeyen bir generali ve aynı zamanda senatörü vardır: Lukullus. Asıl adı; Lucius Licinius Lucullus. MÖ 117 – 57 yılları arasında yaşamıştır. Hakkında yazılan tek eser orta dönem Platoncularından olan Yunan tarihçi, biyografi ve deneme yazarı Mestrius Plutarchus (MS 46 - 120)’un yazdığı ‘’Lukullus’’ isimli eseridir. Türkçeye çevrilmemiştir.

General Lukullus; Roma birliklerine komuta etmiş, büyük fetihlerde bulunmuş, büyük zaferler kazanmış, Pontus Krallığını fethederek Roma'ya bağlamış, bunun dışında Roma İmparatorluğu için 53 şehir fethetmiş ancak seferleri sırasında elde ettiği ganimetlerle oluşan zenginliği ve verdiği cömert ziyafet sofraları ile meşhur olmuştur. Plutarchus eserinde, General Lucullus'un hayatının sonuna doğru aklını yitirdiğini, yaşlandıkça delilik belirtileri geliştirdiğini yazar.

Lukullus'un Sorgulanması

20. yüzyılın en etkili Alman şairi, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni Bertolt Brecht’in General Lukullus’u konu alan 12 perdelik kısa bir didaktik radyo oyunu vardır: ‘’Lukullus'un Sorgulanması’’ (Das Verhör des Lukullus) (Mitos Boyut Yayınları, 1998) Bu eser Bertolt Brecht tarafından yazılan ilk ve tek radyo oyunudur. Brecht, bu eserinde tarihin egemen sınıfın değil, emekçilerin bakış açısıyla yazılması ve değerlendirilmesi gerektiği fikrini yansıtır…  

Brecht, bu oyunu Adolf Hitler’in orduları, artık neredeyse bütün Avrupa kıtasına yayıldığı, tüm Avrupa’yı fethettiği yıl olan 1939 yılı Kasım ayında sürgünde olduğu İsveç’te yedi gün içerisinde yazar. Ancak eser İsveç Stockholm radyosunda yayınlanmaz. Brecht’in ricası üzerine 12 Mayıs 1940 yılında ilk olarak İsviçre’de Radyo Sender Beromünster üzerinden yayınlanır.

Brecht bu oyunu Hitler'i kastederek yazar.  Ancak komünist otoriteler oyunda Stalin kastediliyor vehmiyle bu şekliyle oyunu yasaklarlar. Bu yasak Brecht'in sahneleri yeniden incelemesine ve başlığının da ''Lukullus'un Mahkûmiyeti'' olarak değiştirmesine sebep olur. 

Bu metin Alman besteci ve orkestra şefi Paul Dessau, Brecht ile beraber opera metnine dönüştürülür ve Paul Dessau tarafından müzikal oyuna çevrilir. Eser 2009 yılında ise Fransız Rejisör Jean-Marie Straub tarafından filme de çekilir. 

Brecht’in “Lukullus’un Sorgulanması” isimli bu eseri, işte anlatılan bu Romalı Senatör ve General Lukullus’un vefatından sonra öbür dünyadaki sorgulanmasını konu alır. 

Öykü kısaca şu şekildedir:

General Lukullus öldükten sonra gösterişli bir devlet cenaze töreni ile naaşı mezarına getirilir. General Lukullus’un defninden sonra öbür dünyada, bu büyük Roma generali General Lukullus'un, ''kutsanan alanlara'' (Gefilde der Seligen) (Cennet) mi yoksa ''hiçliğe'' (Hades) mi gideceğine karar verecek ve bunun için onu sorgulayacak olan mahkeme heyeti teşkil edilir. Mahkeme heyeti halkın çeşitli kesimlerinden ancak o dönemin alt tabakadan gelen kişilerden oluşmaktadır. Heyet; bir çiftçi, bir öğretmen, bir balıkçı kadın, bir fırıncı ve bir fahişeden oluşmaktadır. Mahkemede General Lukullus'un katafalkındaki şahitleri çağırmasına izin verilir…

Mahkemede sorgu esnasında kendinden ve sorgulama heyetinin kendisini Makedon Kralı İskender gibi tanıyacağından emin olan General Lukullus, her birinin öyküsü kitlelerin kanlarına mal olmuş zaferlerini sayıp dökmeye başlar. Sonuçtan hiç kuşku duymamaktadır. Anlattığı her bir zaferi, onu sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe bir adım daha yaklaştıracak, öldü diye bir ‘’hiç olma’’ yazgısından da bir adım daha uzaklaştıracaktır.

Mahkemede ilk dinlenilen dört kişi ülkelerindeki insanları öldürdüğü ve ülkelerini parçalaması nedeniyle General Lukullus’u suçlarlar. Ancak General Lukullus bütün bunları ülkesi Roma için yaptığını söyler ve zaferlerini anlatır.

Mahkemede Lukullus’un hiç beklemediği bir şey olur. Anlattığı her zaferinin ardından, yüzlerindeki umursamazlık ifadesi hiç değişmeyen mahkeme heyetinin ağzından koro halinde tek bir karar çıkar: “Onunla birlikte hiçliğe gitsin!” (Ins Nichts mit ihm!)

General Lukullus dehşete kapılmıştır. Roma’yı görkeminin doruklarına taşımış onca zafer karşısında mahkeme nasıl bunca kayıtsız kalabilir? General Lukullus, hiç beklemediği bu durum karşısında mahkeme heyetine ne diyeceğini bilemez.

General Lukullus, mahkeme heyetinde askerî uzmanların bulunmadığı gerekçesiyle mahkemeyi reddeder. Mahkeme heyetindeki bir kadın, bir oğlunu kaybetmesine neden olduğu için savaşı yeterince iyi bildiğini söyler. Lukullus’un bu talebi kabul görmez.

General Lukullus, sorgulamanın sonuna doğru mahkeme başkanının şu sorusu karşısında çaresiz kalır: “Şimdiye kadar yalnızca kazandığınız zaferlerin kanıtlarını sundunuz. Peki aklınıza hiç insanlığınızı kanıtlayabilecek zaaflarınız gelmiyor mu?”

General Lukullus, bu soruya verecek karşılık bulamaz. Çünkü hayatı boyunca bir general olarak öylesine zafer sarhoşu olmuştur ki, günün birinde insan olduğunu kanıtlamak için insani zaaflarından söz etmek zorunda kalacağını hiç düşünmemiştir.

Mahkemede tanıklar da dinlenmektedir. Tanıklardan ikisi aşçısı ve çiftçisidir. Onlar General Lukullus’un insani yönlerini anlatırlar. Aşçısı General Lukullus’un çok iyi yemek yaptığını söyler. Çiftçisi ise, generalin savaşlarından birini anlatırken şöyle der: “Hatta General Lukullus, Anadolu’ya yaptığı seferinden dönüşünde Roma’ya bir de kiraz ağacı fidanı (Kirschbaum) getirmişti. Kiraz ağaçlarımız ondan sonra oldu…” (Görüldüğü gibi kiraz ağaçları tüm Avrupa’ya Anadolu’dan yayılmıştır!...)

Bu söz üzerine yargıçlar birden canlanırlar. Tanığa sözünü yineletirler. Ne yani, General Lukullus, o savaşından dönerken Roma’ya bir de canlı mı getirmiştir? Canlı kiraz ağacı fidanının Roma’ya getirilmesi, General Lukullus’un zaferlerle dolu hayatının kayda değer ve insanca tek sevabı olarak tutanaklara geçirilir…

Ancak General Lukullus’un Anadolu’dan getirttiği kiraz ağacı dışında her şey onun karşısındadır bir de aşçısının söylediği gibi iyi yemek pişirme ile ilgili deneyimi vardır.

Mahkemenin sonunda General Lukullus ‘’hiçliğe’’ mahkûm edilir...

Sonuç

Eserde General Lukullus’un şahsında kastedilen ister Hitler olsun, ister vehmedilen Stalin olsun, eserde anlatılmak istenilen; insana, cana, canlıya, duyguya, ruha, hisse, kalbe, hayata ve yaşama dokunamayan bütün diktatörlerin, bütün politikacıların, bütün yöneticilerin, bütün insanların, kısaca bütün bedbahtların akıbetinin ‘’hiçliğe’’ mahkûm edilmek olduğudur... 

Tarih Baba, bunu hep böyle kaydeder…

Arz ederim...

Osman AYDOĞAN

Paul Dessau tarafından müzikal oyuna çevrilen ‘’Die Verurteilung des Lukullus’’ (Berlin Operası, 1966) (Almanca biliyorsanız İki saatlik bu eseri izlemenizi arzu ederim):
https://www.youtube.com/watch?v=rpAhjKL0lF8


Yorumlar - Yorum Yaz