• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam446
Toplam Ziyaret2524270

Kul Nesimî


Kul Nesimî

16 Mayıs 2020

Türk halk edebiyatında iki tane Nesimî vardır. Genellikle bu iki Nesimî birbirine karıştırılır. Bunlardan birisi  14. yüzyılda Bağdat'ta doğmuş, Halep'te derisi yüzülerek öldürülmüş olan tasavvuf şairi Seyyid Nesimî'dir. 

Diğeri ise 17. yüzyılda yaşadığı sanılan ve yaşamı pek bilinmeyen Kul Nesimî’dir. Asıl adı Ali’dir. Mahlasını 14. yüzyılda yaşamış olan bahsettiğim tasavvuf şairi Seyyid Nesîmî'ye olan sevgisi dolayısıyla aldığı tahmin edilmektedir. Nerede yaşadığı konusunda yeterli ve kesin bilgiler yoktur. Saz elde, keçe külah başında, dere tepe, köy kasaba dolaştığı tahmin edilen bir derviştir Kul Nesimî…

Kul Nesimî’yi ve şiirlerini anlatan günümüzdeki tek eser Cahit Öztelli'nin ‘’Kul Nesimî’’ (Demos Yayınları, 2012) isimli eseridir.

Kul Nesimî bir şiirinde tasavvuf şairi Seyyid Nesîmî'nin ölüm yılını ve tuttuğu yolu söylemek ister. Buna göre, Seyyid Nesîmî'nin ölüm yılına 264 katınca 1668 bulunur. Yani 17. yüzyılda yaşamıştır.

‘’İkiyiz altmış dört yıldan sonra 

Bu nazmile bunu ettim ben izhar.’’

Kul Nesimî'nin asıl adının ‘’Ali’’ olduğunu söylemiştim. Bunu şu şiirinden biliyoruz:

‘’Mahlasım Nesimî, ismim Ali'dir

Bu çarh dönmektedir, sanmam halidir
Şükür kalbim iman ile doludur
Cürm'i isyanımız bileden beri.’’

Kul Nesimî bir şiirinde Yunus Emre'nin izleyicilerinden Hacım Sultan'a bağlı Sait Emre'nin soyundan geldiğini bildirir:

‘’Şükür Hakk'a iyd oldu

Katarımız mezid oldu
Ceddim Said Emre'dir
Nesli de Said oldu.’’

Kul Nesimî’nin günümüzde en bilinen ve bestelenmiş üç şiiri vardır… Birisi ‘’Minnet Eylemem’’ şiiri, diğeri ‘’Sorma Be Birader Mezhebimizi’’ şiiri ve sonuncusu da ‘’Ben Melâmet Hırkasını’’ isimli şiirleridir… Bu şiirlerin ilkini şimdi diğerlerini de yazımın sonunda veriyorum…

Minnet Eylemem

Hâr içinde biten gonca güle minnet eylemem

Arabi Farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim Rahîm’i
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem.

Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına

Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem.

Oy Nesimî, can Nesimî ol Ganî mihmân iken

Yarın şefaatlerim Ahmed-i Muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol Ganî settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem.

Şiirin anlaşılır olması için genç arkadaşlarıma bir küçük açıklama yapmam gerekiyor:

Sırat-i müstakim: Doğru yol, dosdoğru yol.

Hâr: Diken.
Rahîm: Kur'an'da geçen Allah'ın 99 adından biridir. Bağışlayıcı, sevdiklerine ve müminlere âhirette merhamet eden, onları koruyan, onlara acıyan demektir.
Ganî: Kur'an'da geçen Allah'ın 99 adından biridir, çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan demektir.
Mihmân: Gönül misafiri.
Ahmed-i Muhtar: Hz. Muhammed’in isimlerinden birisidir.
Settar: Allah'ın isimlerinden olup "ayıpları örten" anlamındadır.

Kul Nesimî günümüzde de yaşasaydı eğer bu şiirlerini kelimesini dahi değiştirmeden tekrar yazardı. Bu şiirlerin her bir kelimesi günümüzü anlatmaktadır. Baksanıza 17. yüzyılda bile böyle değildi bu coğrafya: Kur’an kurslarına bağış karşılığı din ulemasından cennet vaat ediliyor… Bir salgın hastalığın sebebi yine din ulemasınca belirli insanlara yükleniyor… Bir üniversitenin dekanı kamera önünde üniversitenin kız öğrencilerine salya akıttığını ifade ediyor… TV’lerde uluorta öldürülecek listelerinden, katliamdan bahsediyorlar… TV’lerde uluorta sıfatında Profesör olan kravatlı İŞİD’liler 12 yaşındaki kız çocukların evlendirilmesini konuşuyorlar… Sanırsınız ki Ortaçağdayız…  

Kul Nesimî'nin yaşadığı 17. yüzyıldan bugüne dört yüzyıl geçti. O günden bu güne bu coğrafyada yaşayanlar, yaşananlar hiç değişmedi. Kul Nesimî'nin söylediği gibi yine o hale geldiler ki bu coğrafyada yaşayanlar; dile ve dine minneti olanların arasında kahroldular… İblisin talim ettiği yollarda iblislerden dar oldular… Kula minnetli harislerden har oldular… Yeryüzü halifesi hünkâra tabilerden düçar oldular… Rahimi, hüdayı, settarı, rezzakı dilde sakız, gönülde nakıs edenlerden bizar oldular...

Bir acaip derde düştük herkes gitmektedir kârına... Bugün bulup bugün yiyoruz, Hak kerimdir yarına...

Osman AYDOĞAN

Kul Nesimî'nin ‘’Minnet Eylemem’’ isimli şiirini değişik sanatçılar yorumluyor… Ben en sevdiğim sıraya göre diziyorum... Hapsi ayrı ayrı güzel:

Ahmet Aslan: Minnet Eylemem
https://www.youtube.com/watch?v=uqROdKnNfQk

Emre Sertkaya: Minnet Eylemem
https://www.youtube.com/watch?v=jmpW71ep-wM

Serhat Durmuş:  Minnet Eylemem
https://www.youtube.com/watch?v=IY3tC92NppQ

Burcu Güneş - Minnet Eylemem
https://www.youtube.com/watch?v=D_NJGyW4YH4

Selda Bağcan: Minnet Eylemem
https://www.youtube.com/watch?v=F_n9NVKRlS8

Ben Melâmet Hırkasını

Ben melâmet hırkasını kendim geydim eğnime

Âr-ü nâmus şişesini taşa çaldım kime ne

Gâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi

Gâh inerim yeryüzüne seyreder âlem beni

Gâh giderim medreseye ders okurum Hak için

Gâh giderim meyhaneye dem çekerim ışk için

Sofular haram demişler ışkımın şarabına

Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne

Sofular secde ederler mescidin mihrabına

Benim ol dost eşiğidir secdegâhım kime ne

Nesîmî’ye sordular kim yârin ile hoş musun?

Hoş olam yâ olmayayım ol yâr benim kime ne

Sorma Be Birader Mezhebimizi

Sorma be birader mezhebimizi

Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyâya (ikiyüzlü) bizi
Biz şerbet içmeyiz dolumuz vardır

Biz müftü bilmeyiz fetva bilmeyiz

Kıyl-ü kal (çiğ laf /boşboğazlık) bilmeyiz ifta (fetva verme) bilmeyiz
Hakikat bahsinde hata bilmeyiz
Şah-ı Merdan gibi ulumuz vardır

Nesîmî esrârı fâs etme (gizini açıklama) sakın

Ne bilsin ham ervah (ham ruhlar) likasın Hakk’ın
Hakk’ı bilmeyene Hak olmaz yakın
Bizim hak katında elimiz ( yerimiz, yurdumuz) vardır.



Yorumlar - Yorum Yaz