• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam1127
Toplam Ziyaret3103636

Benim yüreğime ağırlık çöküyor.


Benim yüreğime ağırlık çöküyor

19 Kasım 2016

Valilerin ''Devletin Valisi'' olduğu günler eskidendi, şimdiki valiler tabii ki artık devletin değil hükumetin valisi... Aşağıdaki olay ''Devletin Valisi''ni anlatıyor:

Yıl 1986. Turgut Özal başbakanlık koltuğunda oturuyor; En debdebeli, en güçlü dönemini yaşıyor. Malatya’da bir miting düzenleniyor. ANAP’ın bütün önde gelenlerinin katıldığı bu miting, Özal’ın gövde gösterisine dönüşecek.

Partinin miting otobüsü Malatya Meydanına geliyor. Turgut Özal otobüsün üzerine çıkıp konuşacak. Protokol gereği kendisini karşılayan Malatya Valisi Naim Cömertoğlu’na direktif veriyor; Gel, sen de çık otobüsün üzerine benimle… Valinin, Efendim ben devletin valisiyim, orada olmam uygun kaçmaz demesi hiçbir işe yaramıyor.

Miting meydanı kalabalık... Otobüsün üzeri daha da kalabalık!. Meydandakiler boyu kısa olan Özal’ı aşağıdan bakınca göremiyorlar. Meydandan otobüse doğru “Çök, çök, çök’’ sesleri duyulmaya başlıyor. Otobüsün üzerindekiler çökecek ki, meydandaki partililer başbakanlarını iyice görebilsinler!..

Özal yanında duran bakanlarından dayısının oğlu Yetim Hüsnü’ye (Hüsnü Doğan) ‘’sen çömel’’ bakalım diyor. Mikrofon elinde, bu sözleri herkes duyuyor. Yetim Hüsnü çöküyor, yere çömeliyor. Birkaç kişi daha böylece çöküp, çömeliyor. Özal bu sırada yanında duran Vali’ye sesleniyor. Elinde mikrofon var; ‘’Vali Bey, sen de çök, çömel şuraya!’’

Vali Bey’den gelen ve Malatya meydanına mikrofondan yankılanan ses aynen şöyle; “Sayın Başbakanım, ben devletin valisiyim. Vali çökmez, vali çömelmez. Vali çökerse devlet çökmüş olur. İzin verirseniz ben aşağıya ineyim.”

Bu sözleri duyan Özal çok bozuluyor ama renk vermiyor. O sırada meydanda bulunanlardan vatandaşlardan inanılmaz bir alkış kopuyor.

Bu olay, Vali Naim Cömertoğlu’nun onurlu davranışı o günlerde gazetelerde yer buluyor. Vali bir süre sonra merkez alınıyor, sonra da emekli oluyor. 

İşte ''O'' valiler devletin valisiydi, bu valiler de hükumetin valisi...

Anadolu’nun birçok yerinde çökmeye çömme denir. Çökmesi gereken kişiye ‘’çöm, çöm, çöm’’ diye uyarı yapılır… Çömelme insanın dizlerini bükerek, ayak parmakları üzerinde durmasına verilen bir isimdir. Bazen olur olmaz yerde çömelenler; “çok yorgundum, oturacak yer yoktu ben de çaresiz çömeldim” diyenler vardır. Çömelenlere de dilbilgisinde çömelme eylemi veya biçimi diye bir tanımlama yapılmıştır.

Ayrıca gün ışığı kaybolunca ‘’karanlık çöktü’’, zayıf insanlara ‘’avurdu çöktü’’, toprağın çökmesine ‘’toprak çöktü’’, sıkıntıya düşülünce ‘’yüreğime ağırlık çöktü’’, ‘’tembellik çöktü’’, ‘’kasvet çöktü’’ diye birçok tanımlamalar günlük yaşamımıza girmiştir.

Bir taraftan PKK, IŞİD, FETÖ, canlı bombalar, yüzlerce tarikat ve cemaat, trafik kazaları, kör kurşunlar, faili meçhul cinayetler, iş kazaları, kadın cinayetleri, yolsuzluk, Suriye’de savaş, Irak’ta savaş, AB ile, ABD ile, Rusya ile, Mısır ile kavga  vb. Dışarıda dost kalmamış…

Diğer taraftan kuvvetler ayrılığını yok et, yargıyı hükumete bağla, hukuku ayaklar altında çiğne, adaletin ırzına geç sonra da onunla evlen, devletin olması gereken valilerini, kaymakamlarını partinin il, ilçe başkanları haline getir… PKK’yı, FETÖ’yü azdır, PKK şehir savaşı için şehirlere, kasabalara mühimmat yığarken seyret, FETÖ ne istiyorsa ver, üyelerini devletin kritik kadrolarına yerleştir, sonra da kandırıldık de devleti yönetiyormuş gibi değil de sanki çocukmuş da evcilik oynuyormuş gibi…

Bizzat bakanı açıklıyor ‘’ekonomi yavaşlıyor’’ diye... Yatırımlar yok, imalat sanayi durma noktasına gelmiş, işsizlik tavan yapmış, yabancı sermaye gelmediği gibi kaçmaya başlamış… Turist yok... Dolar 3.5’e doğru gidiyor... İçeride parasal disiplin yok, kamu harcamaları artmış, devlet şişmiş, örtülü ödeneklerin haddi hesabı yok, Sayıştay denetimi yok, parlamento denetimi yok… İlim yok, bilim yok, sanat yok, edebiyat yok, felsefe yok... Ne var? Kof bir gurur var, boş bir böbürlenme var, kabadayılık var, külhanbeyliği var, içi boş, bomboş söylemler var… Eğitimde Orta Çağa gidiş var.. Çağdaşlık, uygarlık yok, çobanlık var çobanlık. İnsanları koyun yerine koyup onları gütmek var...

Böyle bir ülkenin tek derdi “başkanlık” ise ve sabah akşam meclisinde medyasında bu konuşuluyorsa...

Böyle bir ülkenin halinin Fatih İstanbul’u kuşattığında surlar aşılmak üzere iken ileri gelenlerinin Ayasofya’da toplanıp ‘’Meleklerin cinsiyeti’’ni tartıştığı Bizans’tan ne farkı var?..

Çöken sadece valiler değil ki…

Devlet çöküyor devlet...

Bu ülkenin üstüne karanlık çöküyor, kasvet çöküyor…

Benim de yüreğime ağırlık çöküyor…

Osman AYDOĞAN

 


Yorumlar - Yorum Yaz