Şok Terapisi
Küreselleşme konusundaki politik analiziyle bilinen Kanadalı gazeteci, yazar ve aktivist Naomi Klein’ın her daim güncel olan güzel bir kitabı var ‘’Şok Doktrini - Felaket Kapitalizmin Yükselişi’’ (Agora Kitaplığı, 2010)
Naomi Klein'a göre, küresel çaptaki serbest piyasanın zafere demokratik araçlarla ulaştığı düşüncesi tamamen bir safsatadır. '’Şok Terapisi’' doktrinine uygun şokların uygulanmasının hemen ardından, toplumlar hızla büyük çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda sil baştan düzenlenmektedir. Bu kapsamda “Şok Doktrini” bir ülkenin doğal ya da yapay şoka sokulmasını, birinci şokta insanlar oryantasyonlarını kaybetmişken, ikinci bir şokla istenen ekonomik ve siyasal politikalarını hızla ve ödünsüz bir şekilde uygulanmasını içeriyor.
Bu doktrine göre toplum yaşadığı şok ve travmayla sarsılırken, sistem önceden planlanmış politikaları hayata geçirmekle meşgul oluyor. Sistem bir sonraki toplumsal şoka kadar ki öngörü ve analizleri de masaya yatırarak, akıl süzgecinden geçirip devlet politikası olarak oylamaya sunuyor.
Klein bu politikanın izlerini yıllar önce Chicago Üniversitesi'nin iktisat bölümünün Milton Friedman'ın yönetiminde olduğu zamana kadar sürer. Sonra da Friedman'ın ve Chicago Okulu iktisadının görüşleri doğrultusunda, ekonomik politikalar ve '’şok ve dehşet'’ salan savaşlar ile CIA'in finanse ettiği üstü örtülü operasyonların arasında bulur ve bu izleri günümüzde Guantanamo Körfezi'ndeki 'hukuk-dışı' hapishanelere kadar sürer.
Naomi Klein bu kitabında Şili'deki 1973 Pinochet darbesinden 1989'da Çin'de Tiananmen Meydanı katliamına, 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından Arjantin ve Irak’a kadar dünyanın manzarasını değiştiren olaylarda şok doktrini yönteminin nasıl uygulandığını ve '’büyük şirketlerin çıkarlarını kollayan’' yeni kapitalizm modelinin dünya halkları adına nasıl bir yıkım ve yoksulluğa yol açtığını gözler önüne seriyor.
Naomi Klein'ın bu kitabında Milton Friedman ve şürekâsının bir ülkeyi önce darbe gibi baskı yöntemleri ile korkutup sonrasında devlet mülklerini nasıl özelleştirildiğini ve devletin siyasal olarak yeniden nasıl yapılandırıldığını anlatır...
Naomi Klein'in bu kitabı daha sonra Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron tarafından ‘’The shock Doctrine’’ adıyla belgesel niteliğinde bir kısa filme çekilmiştir.
Günümüzde kapitalizm, hüküm süremediği, bakir toprakların kapılarını “İnsan hakları, demokrasi, sivil siyaset, vesayete son ve özgürlük” anahtarlarıyla aralıyor. (Hatırlarsanız emperyalizm Irak’a ‘’demokrasi getireceğiz’’ diye girmişti.) Ve yıllarca monarşiye mahkûm edilen toplumlar, bu değişim teklifi karşısında sessiz kalamıyorlar. Cellâtlarının nazik davranışları kanmaya hazır, umudunu yitirmiş kurbanların aklını çeliyor.
Ve Mahatma Gandhi daha 1926 ’da şu uyarıyı yapıyor: “Uluslar arasında süren silahlı çatışmalar bizi dehşete düşürmektedir. Ancak ekonomik savaş silahlı çatışmadan daha az tehlikeli değildir. Cerrahi bir operasyon gibidir: Ekonomik savaş uzun süreli bir işkence gibidir!”
Hani son zamanlarda toplum olarak şok geçiriyorsak bu kitap üzerinde düşünün derim… Ve sanmayın ki her ‘’Şok Terapisi’’ni de CIA yapıyor... Çıraklar ne güne duruyor değil mi? Ve de sanmayın ki her ‘’Şok Terapisi’’ de sadece ekonomik gayelerle yapılıyor... Yeryüzündeki her faaliyetin asıl amacı siyasidir!
Osman AYDOĞAN