Aile içi iletişimin sağlanabilmesi için altın kurallar
Psikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Kadın Psikolojisi" (Nesil Yayınları, 2013) adlı kitabında, eşlere birbirini anlamanın altın kurallarını anlatır.
Eşlere, birbirlerini anlamaları için; "sinirli, kızgın, öfkeli veya ilgisiz tavırlarında" iyi zanlı yaklaşma önerisinde bulunan Tarhan, kitabında aile içi iletişimin sağlanabilmesi için altın kuralları şöyle sıralıyor:
"-Eşinizi yanlış anlayabileceğinizi, sizi incitmek amacı ile yapmadığını düşünmeli ve olumsuz senaryolara inanmamalısınız. Aksi takdirde analitik düşünce yeteneği bozulur ve kişi yanlış yargılara varır.
-Bir insan, diğer insanın kendisi hakkında kötü düşündüğüne inanırsa farkında olmadan beden dili ile bunu yansıtır. Karşı taraf, olumsuzluğu hisseder ve savunmaya geçer. Karşılıklı negatif etkileşim ve yersiz düşmanlık duyguları oluşur. Bunun çaresi ise diyaloğu sabırla devam ettirmektir.
-Eşinizin sinirli olmasının nedeni, sizinle hiç ilgili olmayabilir. Ona saldırı hakkı tanımak gibi güzel bir armağan verirseniz fırtınaya fırsat vermezsiniz.
-Kendinizi kanıtlamanız gerekmiyor. Her anlaşmazlık genelde tarafların güç mücadelesine dönüşüyor. Kendi kimliğini, özgürlüğünü ispat etmek için fırsat olarak görülüyor. Bu düşünce tarzı, karşılıklı duygusal enerjileri savunmaya harcamaya iter. Sürekli gerilim hali devam eder. Böyle durumlar, ilişkileri sağlamlaştırmaz. Kendine güvenen insan kendisini ispata ihtiyaç hissetmez.
-Duygular, genelde ak ve kara şeklinde değildir, gri tonları daha fazladır. İnsan duygu yapısı çeşitli duyguların karışımından oluşur. Şu an sevgi hissetmediğiniz kişi ve olay tekrar sevmeyeceğiniz anlamına gelmez. Sevgi değişkendir, bırakın karşınızdaki farklı duygular gösterebilsin.
-Avukat gibi değil hakim gibi olmalı; bir şeyler ters gittiğinde hata nerede objektifliği ile hareket etmeli, benim ’eşim haksız da olsam beni desteklemeli’ düşüncesini sorgulamak gerekli. Bazen kol kırılır yen içinde kalır ama bu hatayı onaylamak şeklinde olmamalıdır.
-Evlilik anlaşmaya varma sanatıdır. Bunun için gündemli oturumların ihtiyaç sıklığına göre yapılması, çok işe yarar.
-Evlilik sorunlarının önemli bir kısmı, kişinin kendisi hakkında değil eşi hakkında düşünmesinden kaynaklanır. Onun ruhunu bile kontrol etmek ister. Başkalarının olmalarını istediği gibi olmadıklarına sinirlenmek yanlıştır.
-Şok konuşmalar yapmak, evliliği test etmek, tehlikeli yöntemlerdir. Güven ve sevgiyi arttırmaz. Egonuzu tatmin çabasından başka bir şey değildir. Kazananı olmayan bir uygulamadır.
-Sorun olduğunda verdiğiniz tepki karşınızdakini düşündürtüyorsa başardınız demektir. Sorunlu evliliklerde çocuğu kullanmak, eğer düşünce kalıplarını değiştirirse faydalıdır.
-Karşınızdaki kişide ’kontrolü kaybediyor’ hissini uyandırırsanız ilişki zarar görür. Kazan-kazan ilişkisi için iki taraf da ’kontrol bende’ diyebilmelidir.
-Fırtınalara fırsat verin. ’Bu adam beni deli etti’ diyorsanız, bırakın fırtına essin, arkasından sağanak yağış gelsin. Sonradan çiçekler açacaktır.
-Sabırlı olmak, diğer bütün erdemlerin geliştiği temel erdemdir.
Sabır ve zaman duygusu birbiri ile ilişkilidir. Meditatif bir eylem olan sabır, sadece katlanmak anlamına gelmez. İnsan kendisini bir zevkten mahrum bırakıyorsa mantıklı bir nedeni olmalıdır.
-Aktif sabır dendiğinde kişi hareket halinde bekler. Ümidini kaybetmez, sürekli fikir üretir. Kesinlikle sabır, haklı ve mantıklı olmalıdır. Kişiliği ezdirmek, hakkını aramamak sabır değil pasifliktir. Girişimciliği yok eder. Aktif sabır ise sessiz ama soylu bir davranıştır. ’Senin yaptığını onaylamıyorum ama evliliğimiz için bu yaptıklarına katlanıyorum’ diyebilen insan, karşı tarafın kendisini suçlu hissetmesine neden olur ve sonuca yaklaşır.
-Sahip olduğu şeyin değerini bilen ama çoğu hedefleyen insan tehlikeden kurtulur. Yetinme duygusu, tembelliğe itmemeli. Nankörlük, evliliğe çok zarar verir. Doyumsuz eşler, ciddi evlilik sorunlarına neden olurlar."