• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam795
Toplam Ziyaret3450033

‘’Bir Kaç Hikâye Bir Kaç Tahlil’’ ve Bir Kaç Şiir


‘’Bir Kaç Hikâye Bir Kaç Tahlil’’ ve Bir Kaç Şiir

16 Aralık 2024


Bir Kaç Hikâye

Yukarıdaki başlık (‘’Bir Kaç Hikâye Bir Kaç Tahlil’’) bir kitabın adı oluyor. Bu kitap ilk olarak bu adla 1933 yılında Hakimiyeti Milliye Matbaası’nda yayımlanıyor. Ancak bu kitap yayımlanmadan önce, bu kitapta geçen yazılar tefrika halinde sonraki adı ‘’Ulus’’ olan CHP’nin yayın organı ‘’Hakimiyeti Milliye’’ gazetesinde yayımlanıyor.

Kitabın ilk sayfasında şöyle bir sunuş yazısı bulunuyor: ‘’Celal Sahir Beyefendi Üstadıma, 1933’’

Kitabın adında ‘’birkaç hikâye’’ diye yazıyor ancak kitapta tam sekiz hikâye bulunuyor. Bu sekiz hikâyeye şu adlar veriliyor: ‘’Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri’’, ‘’Paradi’’, ‘’Eski Elbiselerin Hafızası’’, ‘’Sırtlan’’, ‘’Ölü Saklayan İmam’’, ‘’Hayalet’’, ‘’Yılan Kalesindeki Hazine’’ ve ‘’Yemek Yemeyen Adam’’.

Kitabın ilk hikâyesi olan ‘’Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri’’ şu cümleyle başlıyor: ‘’Ben yirmi odalı eski bir konakta doğdum. Bu konağın hatırası, üzerimde tesirlerin en derini ile hüküm sürer. Yirmi odalı kos koca bir konak... İçinde, kalabalığı makul hududu aşmış uğultulu bir aile… Anne babadan tutunuz, hala enişteye kadar bir sürü akraba isimleri, herkesle başkaları arasındaki şüpheli alakada ısrar etmekte.’’

Yazar, kitaptaki bu ilk hikâyesini, Bahriye mektebinde İbrahim Aşki Beyin isteği üzere yazıyor. Bu hikâyede yazar, büyükbabasının ölümünü anlatıyor.

Yazarın kitapta yer alan bu sekiz hikâyesini yazarın değişik konulardaki tahlil yazıları takip ediyor.

Kitabın en ilginç yanını da işte bu tahlil yazıları oluşturuyor.

Bir Kaç Tahlil

İşte bu tahlil yazılarından birisinin de başlığı ‘’Softa’’ oluyor. Yazar ‘’softa’’yı kitabında şöyle tahlil ediyor:

‘’Softa, şu demektir: Bir fikrin içinde, bir inanışın kabuğunda kozasını ören ipek böceği gibi can vermiş insan… Bir itikadın içine, bir odaya girer gibi girdikten sonra, onun bütün pencerelerini örtüp, mücavir ve müteselsil inanışlarla alakasını kesen, kafasını zindana çeviren ve artık dışarısını, güneşi, suyu ve hayatı inkâr eden insan. Softanın en bariz vasfı sertliğidir. Arzın gittiği merkeze doğru küçülen ateşi gibi, softa da iman, vecit ve heyecan çekilmiş, kısır kabuk ve ceset kalmıştır. Softa, Fransızların ‘souplesse’ dediği, ıslak çimentonun yapıştırma hassasına benzer yumuşaklıktan mahrumdur!.. Softanın reddedişi ise imanın kuvvetinden değil, hassasiyetinin eksikliğindendir. Odunun elektrik cereyanını reddedişi gibi!.. Her yeni şey karşısında ‘eski’nin ısrarı softalıktır. İslamlık çıktığı gün, putperestler softaydı. Asırlardır, ilmin ve cemiyetin terakkisi karşısında da İslamlık softadır.’’

Yazar, bu tahlil yazılarından birisinde de Kubilay vakasını anlatıyor.

‘’Vatanımızın, kalbimize en yakın köşesinde, daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı bugün ‘İnna fetahnaleke’ yazılı zift ruhlu irtica âleminden temizliyoruz. Düşman bir kılıçtır. Bu kılıç şakırtıyla çekilir. Vızıltıyla savrulur. Aydınlıkta saplanır. İrtica yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir. Kubilay’ın katili Derviş Mehmet’in Menemen kapılarına sokuluşu gibi uykumuzu bekler ve ayaklarının ucuna basa basa gelir.’’

Bu tahlilinin sonunda da yazar, irtica yılanını şöyle konuşturuyor: ‘’Bana tabii ömrüm ne kadarsa burada bitirip geber diye bir delik gösterin. Ben bu delikte duramıyorum. Beni taşla ezmedikçe, gazla yakmadıkça, külümü yele vermedikçe sana rahat haram olsun.’’ Ve yazar, irtica yılanının isteğini de tahlilinde şöyle yanıtlıyor: ‘’Onun bu son dileğini olsun yerine getirelim.’’

Bir Kaç Şiir

Yazar, aynı zamanda iyi bir şair olarak da biliniyor. Aşağıdaki ‘’bir kaç şiir’’ de bu yazara, şaire ait oluyor.

Kadın Bacakları

Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.

Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,
bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,
kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.

İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe
bacakların ruhudur şekil veren diyorum
bacakları bir kalın örtüde saklı diye
mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum.

Boynuma doladığın güzel putu görseler
insanlar öğrenirdi neye tapacağını.
kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
İsa’nın eli diye, bir kadın bacağını.

Şairin, çoğu şiirleri gibi bu şiiri (Kadın Bacakları) de 19. yüzyılın en önemli Fransız şairlerinden Charles Baudelaire’nin "Öğlen Sonrası Şarkısı" adlı şiirinden etkilenilerek yazdığı söyleniyor.

Şair, şiirde geçen ‘’mermerde kalbi çarpan Venüs’’ ile antik Yunan heykellerinden Milo Venüs’ü anlatıyor. Zira belden yukarısı çıplak olan bu heykelin bacakları tam da şiirde belirtildiği gibi kalın bir mermer örtüde saklanıyor.

Şair, yine şiirde geçen ‘’İsa'nın eli’’ni ise Yeni Ahit'in Yuhanna kitabının dokuzuncu babında anlatılan bir İsa mucizesinden alıyor. Bu mucizeye göre İsa’nın eli bir kör adamın gözlerini açıyor.

Hayal

Bu akşam bir ateş duyup etimde
Kadın, kadın diye içimi oydum.
Ruhuma bir serin yer istedim de
Alnımı mermerin üstüne koydum.

Birden karanlıklar sökülüverdi
Odama bir hayal dökülüverdi,
Karşımda gerindi bükülüverdi,
Onu gözlerimle çırılçıplak soydum.

Artık ben ne günah olsa işlerim,
Yumuşacık yastığa geçti dişlerim,
Bir ân kadar sürdü can verişlerim,
Ey kadın, bu akşam sana da doydum.

Kim bu yazar ve şair?

Şair, öğrenci iken Maarif Vekâleti tarafından yapılan sınav sonucunda Paris'te Sorbonne Üniversitesi'ne eğitime gönderiliyor. Şair orada kendisini bohem hayatına kaptırıyor ve tüm öğrenim parasını bohem hayatında ve kumarda harcıyor. Şair, bu nedenle de Fransa'daki öğrenimi tamamlayamadan yurda dönüyor. 

Peki, bu yazarın ve şairin kim olduğunu çok mu merak ediyorsunuz?

Şimdilerde bu yazar ve şair, kindar, dindar ve inançlı gençliğe örnek olarak sunuluyor. 

İşte şimdilerde kindar, dindar ve inançlı gençliğe örnek olarak sunulan bu yazar ve şair Necip Fazıl Kısakürek oluyor.

Osman AYDOĞAN




Yorumlar - Yorum Yaz