• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam211
Toplam Ziyaret2918414

OYAK hakkında


OYAK hakkında

19 Mayıs 2022

OYAK (Ordu Yardımlaşma Kurumu)  62. Olağan Genel Kurulu, çalışmasını 14 Mayıs 2022 tarihinde tamamlıyor. Bu Genel Kurulda 2021 yılı nema oranı  %83.5 olarak açıklanıyor. Bo oran son yimi yılın en yüksek nema oranı oluyor. Salgın tedbirleri ve kısıtlamaları ortamında ve Türkiye ve dünya ekonomisinde yaşanan sıkıntılarla geçirilen 2021 yılı için açıklanan bu nema oranı çok üst düzeyde ve anlamlı bir rakamı ifade ediyor… 

OYAK, her zaman kamuoyunun ilgisini çekiyor. Ancak OYAK son yıllarda satın aldığı bazı şirketler nedeniyle eleştiri konusu yapılıyor. Böyle olunca da OYAK’ı mercek altına almak bana kalıyor…

Ancak benim yazılarım ‘’tarih’’siz ve kısa olmuyor...  Dolayısıyla OYAK’a gelmeden önce kısa bir tarih turu yapmam gerekiyor. OYAK’a merakınız ve ilginiz varsa bu yazımı kaçırmayasınız derim.

Bir başka tarih

Tarih deyince varsa yoksa harplerin, savaşların tarihi aklımıza geliyor... Falan padişah, falan padişaha savaş ilan ediyor… Savaş da şöyle böyle yapılıyor… Sonunda da şu veya bu padişah kazanıyor… Hadi biraz öte siyasi tarih. Hepsi bu oluyor… Bu ise tarih bilimi olmuyor…

Ekonomik ve Sosyal Tarih

Benim çok geç keşfettiğim Fransız tarihçi Fernand Braudel (1902– 1985) tarihi böyle anlamıyor. Braudel’e göre sosyal ve tarihi değişim sürecinin bütünlüğünü yakalayabilmek tarihçinin görevi oluyor… Braudel’e göre tarih; hızlı değişenden (olay) çok yavaş değişeni (olgu) araştıran bir bilim dalı oluyor… Braudel’e göre bilim de ekonomi ve sosyal gelişmeyle ilerliyor. Braudel’in bu görüşleri; bizden Halil İnalcık, Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan gibi Türk tarihçilerini de etkiliyor… Bu sayede ülkemizde geleneksel siyasi tarihten “ekonomik ve sosyal tarih”e geçiş Ömer Lülfi Barkan’la başlıyor, Halil İnalcık’la devam ediyor... İşte tam da bu nedenle Halil İnalcık, Braudel gibi düşünerek “Osmanlı, Avrupa ekonomisinin merkantilizme geçişini anlayamadı” diye yazıyor… (Merkantilizm yani ticaret devrimi, sermaye birikimi...) Çünkü Braudel, daha 1700’lü yıllarda İngiltere’de “Artık hiç kimse kasalarda para tutmamakta, cimriler bile varlığını (piyasada) dolaştırmakta” diye yazıyor. (Brauddel, ‘’Maddi Medeniyet ve Kapitalizm, 1400- 1800’’, İz yayıncılık, 1996)

Merkantilizm, varlık, servet ve sermaye

 İyi güzel de… Doğu Roma geleneğini devam ettirerek ekonomisini fetih-ganimet-vergi esasına dayandıran Osmanlı, Avrupa ekonomisinin merkantilizme geçişini anlayamadı da Atatürk’ten sonra Türkiye Cumhuriyeti ve günümüzde yaşayanlar anlayabildi mi? Ne yazık ki onlar da anlayamıyor…

Günümüzde üniversitelerin ekonomi bölümü birinci sınıfında anlatılan ‘’servet’’ ve ‘’sermaye’’ farkını hala pek bir kimse anlamış bulunmuyor. Hala Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ikinci ev, araba, arsa, altın ve döviz almayı (servet sahibi olmayı) yatırım zannediyor. T.C vatandaşları tarafından hala ''sermaye''nin ne demek olduğu anlaşılmıyor.

Keşke ülkede onlarca Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı olsaydı. Bu aileler 80-90 yıldır üretim yapıyor, istihdam yaratıyor, vergi veriyor, sosyal sorumluluk alanında, toplum, eğitim ve kültür alanlarında yatırım yapıyor, hizmet veriyorlar. Eğer bu aileler zenginseler bu zenginliklerini 80-90 yıldır yaptıkları üretime ve bu üretimle oluşturdukları sermayeye borçlular…

Bir de günümüzün sonradan görme zenginlerine bakın. Bu zenginlerin, üretime dayanmayan zenginlikleri aslında hırsızlıklarından kaynaklanıyor… Çünkü üretime dayanmayan her zenginlik, halkın varlığından çalınan bir hırsızlık oluyor...

Uzuuun bir giriş oldu ama OYAK'ı anlamak için ihtiyaç vardı. Çünkü OYAK, ‘’servet’’ değil, çalışarak, üreterek ‘’sermaye’’ yaratıyor.

Şimdi gelelim OYAK’a…

OYAK

OYAK, 1 Mart 1961 tarih ve 205 sayılı Kanun ile kuruluyor. OYAK, bu kanun çerçevesinde özel hukuk hükümlerine bağlı, TSK mensuplarının bir yardımlaşma ve emeklilik fonu oluyor… OYAK’ın kaynağı; üyelerinden her ay düzenli olarak maaşlarından %10 oranında kesilen aidatlarla birlikte iştiraklerinden gelen kârlardan oluşuyor. Aslında OYAK, günümüzde ülkemizde yerleştirilmeye çalışılan BES’in, İLKSAN (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı) ve POLSAN (Polis Bakım ve Yardım Sandığı) ile beraber erken dönem bir örneği oluyor.

OYAK, üyelerinden yaptığı kesintileri (tasarruflarını) sermayeye ve üretime dönüştürerek KOÇ Grubu gibi Sabancı Holding gibi, Eczacıbaşı gibi yatırımlar yaparak, fabrikalar kurarak günümüzde büyük bir ekonomik kuruluş haline geliyor. Bugün için OYAK; üretim yapan, istihdam sağlayan, vergi veren, fabrikaları, şirketleri, ortaklıkları olan bir emeklilik fonu olarak bulunuyor…

OYAK'ın yönetiminde sivil yöneticiler ile birlikte muvazzaf askerler de bulunuyor.

Bu noktada bir yanlış inanışı ve bir yanlış bilgiyi de düzeltmek gerekiyor. OYAK’ın, 1 Mart 1961 tarih ve 205 sayılı Kanun ile kurulmuş olması sanki OYAK fikrinin 27 Mayıs 1960 İhtilalinden sonra ortaya çıktığı gibi bir yanlış inanış yaratıyor. Ancak OYAK Kanunu ile ilgili çalışma TBMM’inde 1957 yılında başlıyor. Çalışmalar tamamlanmak üzere olduğu sırada araya 1960 olayları giriyor ve kanunun yasallaşması 1961 yılında oluyor…

OYAK, başlangıçta üyeleri emekli olduğunda, üyesinin değerlendirdiği birikiminin tamamını kendisine vererek OYAK üyeliğini de sonlandırıyor. Ancak 1996 yılında yapılan bir düzenleme ile ‘’Emekli Maaş Sistemi’’ getiriliyor. Bu düzenleme ile OYAK üyesi emekli olduğunda, istediği takdirde, birikiminin tamamını veya bir kısmını OYAK’ta bırakarak karşılığında bir nema alıyor. Bu şekilde de OYAK üyeliği de sona ermiyor.

OYAK muvazzaf askerlerin gelecekteki refah seviyesini korumayı hedefliyor

OYAK, göreve yeni başlayan ve zor koşullarda görevlerini sürdüren genç subay, astsubay ve uzmanların birikimlerini değerlendirerek, emekli olduklarında hayat standartlarını koruyacakları bir fon yaratmayı ve böylece zor koşullarda görev yaparken gelecek kaygısı taşımamalarını sağlamayı hedefliyor… OYAK’ın asıl hedefi budur. Dolayısıyla OYAK, yatırımlarını kısa vadede kar getirip saman alevi gibi parlayıp sönen yatırımlara değil de uzun vadede kar sağlayan sürdürülebilir ve geleceği olan alanlarda yatırımlara yöneltiyor.

OYAK’ın son yıllarda satın aldığı şirketler, kurduğu ortaklıklar ve yaptığı yatırımlar ile ilgili olarak…

Son yıllarda OYAK’ın satın aldığı şirketler hem dikkati çekiyor hem de tartışma konusu yapılıyor. OYAK tarafından son yıllarda satın alınan şirketlere kısaca bir göz atmamız gerekiyor:

OYAK Çimento

OYAK, Türkiye’de inşaat sektörü durgunluğa girdikten ve temel altyapı yatırımları durduktan sonra 2018 yılında, OYAK Çimento'nun yüzde 40'ını dünyanın en büyük çimento şirketlerinden olan Tayvanlı Taiwan Cement Corporation'a satıyor.

OYAK, bu satışın hemen ardından kurduğu ortaklık ile Avrupa’nın en eski ve köklü çimento markalarından olan Cimpor’un Portekiz ve Cape Verde operasyonlarını satın alıyor, ardından da Kamerun ve Fildişi Sahilleri’nde yatırımlar yapıyor.

İlk fabrikası 1984 yılında kurulan Portekiz pazar lideri Cimpor, yaklaşık 6.5 milyon ton çimento üretim kapasitesine sahip oluyor. Cimpor’un; 3 entegre çimento fabrikası, 2 öğütme tesisi, Cape Verde’de torbalama tesisi ve deniz terminali, 42 hazır beton tesisi, 16 agrega tesisi, 1 kireç, 1 kağıt torba üretim, 2 harç, 1 travers fabrikası, 2 liman işletmesi ve bir de atık işleme tesisi bulunuyor.

Bu stratejik adımlarla OYAK, Çimentoda dünyanın en büyük 15’inci çimento üreticisi konumuna gelirken kombine hasılatını da katlayarak artırıyor.  

Miilux OY

OYAK, Türkiye’nin yerli zırh çeliği üretme hedefi doğrultusunda 2019 yılında Finlandiya merkezli Miilux OY firmasının çoğunluk hisselerini satın alıyor. Satın almayla birlikte OYAK, şirketin Finlandiya ve Polonya’daki fabrikalara ilave olarak; bu şirketinden teknoloji transferi yaparak Manisa’da da Türkiye’nin ilk ve tek yassı çelik ısıl işlem fabrikasını kuruyor.

Türkiye'nin zırh çeliği ihtiyacının tamamını karşılamak için çalışmalarını sürdüren Miilux OY, Erdemir ve İsdemir tarafından üretilen nitelikli yassı çeliği kullanarak gerçekleştirdiği yıllık 38 bin tonluk zırh çeliği ve aşınmaya dirençli çelik üretip, ülkemize zırh çeliği ithalatını sıfırlama hedefiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Bu şekilde Türkiye’nin zırh çeliğini üreten Miilux OY, yurt dışına bağımlılığı azaltmayı hedefliyor…

Savunma sanayi sektöründe kullanılan zırh çeliği üreten Miilux OY, şu cinsteki zırh çeliklerini üretiyor:

Miilux Protection 280T zırh çeliği; muharebe tankları, zırhlı muharebe, zırhlı personel taşıyıcıları gibi zırhlı araç tasarımlarında tercih ediliyor ve patlama ve şok dalgalarına karşı dirençli ve yüksek tokluğa özelliklerine sahip bulunuyor.

Miilux’un Protection 440T ürünü; zırhlı araçların yan duvarlarında ve tabanlarında delinme, darbe ve patlamaya karşı direnç gerektiren uygulamalarda kullanılıyor.

Protection 500T ürünü; zırhlı araçların şekillendirme gerektiren parçalarında yan duvar, tavan ve taret kısımlarında kullanılıyor.

Miilux Protection 600T ise en yüksek sertliğe sahip zırhlı araç üreticileri tarafından kaynak-büküm yapılmadan add-on ve stand-alone amaçlı mevcut tasarımlarda şekillendirilebilme özelliği sayesinde tercih ediliyor.

Araç üstü ekipman, iş makinaları ve madencilik sektörlerinde damper, kova, ataşman ve konveyör gibi aşınmaya dayanıklı ürün tasarımlarında kullanılan Miilux 400-450- 500 ürünleri ile aşınmaya dayanıklı çelik üretimine devam eden Miilux OY, ısıl işlem görmüş yüksek mukavemetli çelikler konusundaki Ar-Ge çalışmalarına ise devam ediyor.

Türkiye’nin zırh çeliği dahil tüm yüksek mukavemetli çelik ihtiyacını, dış kaynaklara gerek kalmadan karşılayabilecek durumda olan Miilux OY, OYAK’ın global vizyonu çerçevesinde hem yurt içinde hem de yurt dışında büyüme hedefiyle faaliyetlerine devam ediyor.

HEKTAŞ

HEKTAŞ, OYAK’ın yeni satın aldığı bir şirket olmamasına rağmen şirketin piyasa değerinin son altı yılda dolar bazında onbir kat büyümesi nedeniyle bu şirkete burada yer vermem gerekiyor.

HEKTAŞ, 1956 yılında Adana’da kuruluyor. Başlangıçta esas faaliyet alanı tarım ilaçları üretimi ve pazarlaması oluyor. 1962 yılında İstanbul Cevizli’ deki ilk üretim tesisini kuruyor.

OYAK, 1963 yılında HEKTAŞ’ın ortakları arasına giriyor ve OYAK 1981 yılında %53,8 hisse ile en büyük ortak durumuna geliyor. OYAK’ın ortaklığı sonrası HEKTAŞ 1981 yılında halka açılıyor. 1986 yılında hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem görmeye başlıyor.

HEKTAŞ, Cevizli’de bulunan fabrikasını kapatarak 1991 yılında Gebze Organize Sanayi Bölgesi içinde yapımı tamamlanan mevcut tesise geçiyor.

HEKTAŞ, yalnızca bitki koruma alanında faaliyet gösterirken, çok odaklı entegre tarım stratejisini son 6 yıldır hayata geçiriyor. HEKTAŞ’ın günümüzde ürün portföyünde, ülkemizin ekolojik yapısına ve ürün çeşitliliğine uygun 250’den fazla bitki koruma ve bitki besleme (organomineral gübre) ürününün yanı sıra ıslah çalışmaları devam eden tohum, 30’a yakın hayvan sağlığı ilacı ve yem katkı ürünü bulunuyor. Arma İlaç’ı da bünyesine katarak hayvan sağlığı sektöründe büyüme odağı ile çalışan HEKTAŞ, tarım ilaçları sektöründe de en geniş ürün yelpazesine sahip lider bir kuruluş haline geliyor. Bununla da yetinmeyen HEKTAŞ, dünyada toplumlar için en önemli gündem maddesi olan gıda güvenliği konusuna da girerek AREO Tohum’u bünyesine katıyor. Avustralya’da yerleşik Agriventis Technologies’in çoğunluk hisselerini de alarak kuraklığa dayanıklı tohum hususunda Ar-Ge çalışmalarına yön veriyor.

HEKTAŞ; ilaç üretiminin yanında dünyanın önde gelen bitki koruma şirketleri ile de stratejik ortaklıklar kuruyor…

HEKTAŞ, “akıllı tarımın öncüsü” sloganıyla, bitki koruma, bitki besleme, tohum ve hayvan sağlığı alanındaki bilgi birikimi ve mevcut ürünleri ile sürdürülebilir tarımsal üretimde, ülkemiz tarım sektörünün çözüm ortağı oluyor.

 HEKTAŞ, uluslararası kabul görmüş sertifikaları ve standartları, modern üretim tesisleri, üretim kapasitesi ve yetenekleri, güçlü altyapısı, lojistik ve teknik servisi ile Türk tarımına verdiği desteği artırarak hizmet sunmaya halen devam ediyor.  

Sagra ve Tamek’in satın alınması

Artan nüfus ve değişen iklim koşulları gıda sektörünün hem ülkemizde hem de dünyada stratejik konumunu güçlendiriyor. Bununla birlikte gıda sektörü değişen ekonomik konjonktür ve şiddetli dalgalanmalardan etkilenmeden karlılık seviyesini sürdürülebilir bir biçimde koruyor. Kıtlık ve gıda kotaları gibi olası krizlere karşı korunma mekanizması olarak OYAK, Sagra ve Tamek şirketlerinin varlıklarının satın alımı ile gıda ve tarım sektöründeki dikey entegrasyonunu artırıyor, tüketicilere dokunan ürünleri de portföyüne katarak “topraktan sofraya” olan değer zincirinin her adımında yer almayı başarıyor…  

Dünya fındık üretiminin yaklaşık %60’ını Türkiye gerçekleştiriyor. OYAK, Ordu’da sahip olduğu Sagra fındık işleme fabrikasıyla; Sarelle, Tadelle ve Gol markalarıyla katma değerli ürünler üretirken aynı zamanda hem bölge halkının ekonomisine katkıda bulunuyor hem de ülkenin fındık ihracatına katkı sağlayarak milli bir görevi yerine getirerek meydanı İtalyanlara bırakmıyor…

TOTAL ve M’OİL

OYAK, TOTAL ve M’OİL akaryakıt dağıtım şirketlerini 2020 yılında satın alıyor ve aynı sene Güzel Enerji altında birleştiriyor. OYAK, bu şirketleri arsaları, limanları, depoları, araçları, istasyonları ve tüm malvarlığı ile beraber satın alıyor.

Türkiye’de çok miktarda (13.000 civarında) akaryakıt istasyonu bulunuyor ve bu da sadece bayi karlılığı düşürüyor. Çok sayıda akaryakıt istasyonu olması dağıtıcı karını etkilemiyor.

OYAK tabii ki akaryakıt istasyonu almıyor, ‘’akaryakıt dağıtım şirketi’’ alıyor. Burada da önemli olan dağıtım yapacağı istasyon yani bayi sayısı oluyor. Satışta adı geçen her iki dağıtım şirketinin de istasyon sayıları 400 lü rakamların üzerinde… Toplamda da 900’ü geçen sayıda istasyon eder ki bu da iyi bir rakam oluyor.

Bayilerin dağıtım şirketleri ile olan sözleşmeleri beş yıl süreli oluyor. Beş yılın sonunda bayi dağıtım şirketini değiştirebiliyor. Bayiler genellikle güçlü dağıtım şirketleriyle çalışmak istiyor. OYAK, TOTAL’i aldıktan sonra kıyıda köşede kalmış, verimli olmayan istasyonlarla sözleşmesini yenilemiyor, bu istasyonlar yerine gücü ve imajının da etkisiyle diğer dağıtım şirketlerinden karlı bayileri transfer ediyor. Bu bayilerin yanı sıra, yeni yapılan otoyollar gibi kritik lokasyonlarda yeni bayiler oluşturarak bayi ağını güçlendiriyor. OYAK, Güzel Enerji istasyonları aracılığıyla elde ettiği ticari ağı, yeni fırsatlar için kullanıyor.

OYAK'ın satın aldığı iki şirketin 2019 sonu itibarıyla (satın almadan önce) toplam satış miktarı 1 milyon 749 bin 725 ton idi… 2021 yılı sonu itabıyla (satın almadan sonra) pandemiye rağmen toplam satış miktarı yaklaşık 2 milyon ton oluyor… İstasyon sayısı da 2021 yılı sonu itibariyle Total ve M Oil olarak toplam 914 sayısına ulaşıyor. Yine 2021 yılında, TOTAL ve MOİL istasyonlarında yaklaşık 150 bin adet, toplamda 2100 ton madeni yağ satışı gerçekleşiyor.

Ayrıca; OYAK’ın Erdemir’den Renault’a, Çimento Fabrikasından OMSAN’a (Nakliye şirketi) şirketlerinin akaryakıt ihtiyacını da kendi şirketi olan Güzel Enerji’den karşılıyor…

OYAK, TOTAL istasyonları aracılığıyla üyelerine akaryakıt alımında indirim sağlıyor. 2021 yılı itibariyle üye sayısının 450 bini aştığı düşünüldüğü zaman, üyelere sunulan bu hizmetin hiç de azımsanmayacak bir büyüklükte olduğu görülüyor…

Ayrıca OYAK, bu şirketleri alarak akaryakıt pazarında yüzde 100 yerli bir firma olarak faaliyet gösteriyor. Akaryakıt sektöründe en büyük ilk dört firma (Petrol Ofisi, BP, OPET, SHELL) içerisinde OPET haricinde başka yerli firma bulunmuyor. Bu satın alma işlemiyle OYAK, akaryakıt sektöründe beşinci sırada yer alıyor.

Ayrıca OYAK bu şirketleri hiç de pahalı almış da değildir. Bu tür hisse/varlık satışları/alışları değerlemeleri uluslararası denetim ve danışmanlık hizmetleri sunan bağımsız kuruluşlar tarafından yapılıyor ve işlem fiyatı da yine bu şirketler tarafından ciddi piyasa araştırmaları baz alınarak belirleniyor.

Bir bilgi daha:

OYAK Enerji

OYAK, akaryakıt sektöründe 1990'da Elf markasıyla faaliyet gösteren SELYAK'a ortak olarak giriyor. OYAK’ın buradaki payı yüzde 32 seviyesindeyken, Fransız Elf şirketinin payı yüzde 68 seviyesinde bulunuyor. Şirketlerin ortaklığı Elf'in TOTAL ile birleşmesine kadar 12 yıl devam ediyor. Bu birleşme ile OYAK, 2002'de akaryakıt sektöründen çekiliyor.

 Ayrıca OYAK enerji sektöründe de yeni rol almıyor. OYAK’ın faaliyet gösterdiği Erdemir Enerji, OYAK Elektrik ve İSKEN şirketleri ile halihazırda enerji sektöründe faaliyetleri olan OYAK, TOTAL ve M Oil'i satın almasıyla 18 yıl aradan sonra akaryakıt sektörüne geri dönüyor…

OYAK’ın Milangaz’ın da satın alınması da çok önemli olarak değerlendiriliyor. Milangaz satın alımıyla da birlikte akaryakıt istasyonlarında tamamlayıcı ve bu nedenle kritik bir ürün olan otogaz operasyonunu da bünyesinde yürütür hale geliyor…

Özet olarak şunu söyleyebilirim: OYAK, TOTAL’i, MOİL’i ve Milangaz’ı alarak iyi, geleceği olan ve karlı bir yatırım yapıyor.

Karbon Siyahı üretim tesisi

OYAK, 2020 yılında karbon siyahı üretim tesisi yatırımı için, proje bazlı devlet teşviği alıyor. OYAK, stratejik yatırımlarından biri olan karbon siyahı üretimi ile Türkiye’nin yıllık 220 bin tonluk yurt içi karbon siyahı ihtiyacını bu yatırım ile karşılamayı ve yıllık 300 milyon dolarlık ithalatın önüne geçmeyi planlıyor.

OYAK, bu maksatla dünyanın en büyük altıncı karbon siyahı üreticisi olan Tayvanlı International CSRC Investment Holdings Co ile ortaklık kuruyor. Bu şekilde OYAK, lastik sanayi başta olmak üzere kauçuk ve boya endüstrisi ile özel elektronik ürünler gibi pek çok alanda kullanılan, Türkiye’nin yıllık 220 bin tonluk yurt içi karbon siyahı ihtiyacını karşılamayı planlıyor.

Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki en büyük karbon siyahı pazarı konumunda olan Türkiye, OYAK’ın bu yatırımı sayesinde hem dışa bağımlılıktan kurtulacak hem de ihracat potansiyeliyle de ülke ekonomisine ve dış ticarete katma değer sağlayacak. Karbon siyahının, dünyada 13,5 milyon ton ve 14 milyar dolara yaklaşan bir pazar büyüklüğü bulunuyor.

KÜMAŞ

OYAK, bünyesindeki Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. üzerinden, 2021 yılı başında "Kümaş Manyezit Sanayi A.Ş’’nin hisselerinin tamamını satın alıyor. Kümaş Manyezit, dünya genelindeki kriptokristalin manyezit cevherinin yaklaşık yüzde 20'sine tek başına sahibi oluyor.

Avusturyalı büyük refrakter şirketleri tarafından satın alınmak istenen Kümaş’ın OYAK bünyesine katılması, ülke kaynaklarından yaratılacak katma değerin yine ülke içinde kalmasına vesile oluyor.

Manyezit özellikle yüksek ısı gerektiren fırınlarda fırının iç yüzeyini kaplamak maksadıyla yüksek ısıya dayanıklı refrakter üretiminde kullanılıyor. OYAK, hem mevcut çimento fabrikalarında hem de Erdemir ve İsdemir fabrikalarında yüksek ısıya dayanıklı manyezit refrakterleri kullanıyor. Bu satın alma ile OYAK; hem fabrikaları için ihtiyaç duyduğu refrakteri artık kendisi üretir hale geliyor hem de çıkarıp işlediği manyeziti ve refrakterini yurt içi ve yurt dışına satabilir hale geliyor. Bu şekilde OYAK, Kümaş Manyezit’i bünyesine katarak, demir, çelik ve çimento sektörlerindeki faaliyetlerine entegrasyon sağlamış oluyor…

OYAK Denizcilik ve Liman İşletmeleri AŞ

OYAK Denizcilik ve Liman İşletmeleri AŞ, dünya genelinde 16 adet Ro-Ro terminali sahibi ve işletmecisi olan Nippon Yusen Kaisha (NYK Line) ile 2018 yılında ‘’otomotiv odaklı Ro-Ro limanı’’ (OYAK Port) yatırımı yapıyor. Kocaeli Körfezi’nde yer alan arazide, standartlarıyla ve kapasitesiyle dünyanın sayılı limanları arasına giren OYAK Port’un yatırım süreçleri tamamlanarak 2021 yılında hizmete giriyor.

Yıllık 780 bin araç elleçleme kapasitesiyle sadece otomotiv sektörüne hizmet veren liman, Türkiye'nin 1 numaralı ‘’otomotiv odaklı Ro-Ro limanı’' oluyor…

Bu şekilde, % 21'lik payla ihracat lideri olan otomotiv sektörü, küresel standartlarda ve yüksek kapasiteli bir limana sahip oluyor.

Urla, İstanbul ve diğer gayrimenkul projeleri

OYAK İnşaat Şirketi, İstanbul Maltepe semtindeki projesi ‘’OYAK Dragos’’u bitirme aşamasına geliyor. Bu projede yer alan konutların bu yıl sonuna kalmadan sahiplerine teslimi bekleniyor.

OYAK tarihinde tek seferde tamamlanan ve bitirildiğinde çok ciddi teveccüh gören 1876 konutluk Göksupark projesi ve sosyal yaşam alanı ise 2020 yılında başarı ile tamamlanıyor. OYAK’ın, Urla’daki kendi arsası üzerine kendi inşaat şirketine yaptıracağı yaklaşık 300 adet konutluk projesi ve İstanbul Başakşehir’de kâr amaçlı konut projeleri de satışa sunma aşamasına geliyor. Ankara Seyirce Projesi’nde 375 konut üyelere tahsis edilmiş olup inşaatı son hızla devam ediyor.

OYAK’ın ayrıca Yalova Çiftlikköy ve Ankara Ballıkuyumcu bölgelerinde ileriye dönük gayrimenkul yatırımları da son hız devam ediyor.

Görüldüğü gibi OYAK, İnşaat Şirketi ile konut sektöründe başarılı bir şekilde ilerliyor…

Sonuç

Girişte anlattığım gibi tasarruflarınızı, varlıklarınızı, servetinizi sermayeye dönüştürmezseniz kaybedersiniz. Üretemezseniz kaybedersiniz. Tasarruflarınızla oluşan servetinizi ikinci ev, tarla, arazi, arsa, araba, döviz ve altın olarak tutarsanız ülke olarak kaybedersiniz.

OYAK, üyelerinin tasarruflarını anlattığım gibi sermayeye, üretime dönüştürüyor. OYAK, ülkenin bin yıllık eksikliği olan ‘’sermaye’’ ve ‘’üretim’’ kavramlarını hayata geçiriyor. OYAK, dünya çapında üretim yapıyor, uluslararası bir oyuncu haline geliyor, ülke insanlarına istihdam sağlıyor. Yazımın girişinde verdiğim gibi keşke ülkede onlarca Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı olsaydı, keşke OYAK gibi onlarca meslek emeklilik fonu olsaydı… İşte o zaman Türkiye’nin çehresi çok çok daha farklı olurdu…

Dünyadaki ve ülkemizdeki gerek ekonomik kriz esnasında koca koca firmalar konkordato ilan edip batarken OYAK’ın bütün şirketleri kâr elde ediyor. OYAK büyüyor, dünya çapında bir kuruluş haline geliyor. OYAK, özkaynaklarını son 6 yılda 5 katına çıkarıyor. Son yıllarda döviz kurlarında yaşanan artış ve dalgalanmalara rağmen OYAK üye rezervlerini döviz bazında korumayı başararak, son 20 yılın en yüksek nemasını veriyor.

Anlattığım gibi OYAK; günümüzde maden metalürji, çimento, beton, kağıt, otomotiv, lojistik, finans, kimya, gıda, tarım ve enerji sektörlerinde Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinde, dünya genelinde altı farklı kıtada, 24 ayrı ülkede faaliyet gösteriyor.

OYAK, 2015 yılı toplam varlıkları 51,6 milyar TL, toplam ihracatı 3,3 milyar dolar iken 2021 konsolide sonuçlarına göre, OYAK’ın toplam varlıkları 6 kat artarak 295,7 milyar TL’ye, toplam ihracatı ise 4,9 milyar dolara ulaşıyor. OYAK, bu ihracatı ile Türkiye’nin 2021 yılı toplam ihracatının %2,2’sini tek başına gerçekleştiriyor.

OYAK, 2015 yılında yurt dışında 19 ayrı ülkede faaliyet gösterirken 2021 yılında 24 ayrı ülkede faaliyet gösteriyor...

OYAK’ın başarısını gösteren bir başka faktör de OYAK’ın artan üye sayısı ve emekli olan üyelerin kurumda kalma isteklerindeki artış oluyor.

Bu rakamlar ve OYAK’ın 14 Mayıs 2022 tarihinde açıkladığı bu 2021 yılı nema oranı eleştirilere verilebilecek en iyi cevap oluyor...  OYAK, şirket satarak değil, son altı yıldır devasa şirketler satın alarak ve yatırım yaparak 2021 nema oranını elde ediyor.

 OYAK’ın bu başarısında, OYAK’ın kuruluşundan itibaren görev yapan yöneticilerin tabii ki büyük emekleri bulunuyor. Ancak OYAK’ın bugünkü kurumsal kimliğine ve büyüklüğüne ulaşmasında ve bu oranda nema dağıtmasında en büyük pay sahibi, 2016 yılından beri altı yıldır görev yapan OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Em. Tümg. Mehmet Taş ve OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş ERDEM oluyor.

Tüm OYAK üyelerinin ama öncelikle ve özellikle son iki – üç yıldır OYAK yönetimini acımasızca eleştirenlerin OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Em. Tümg. Mehmet Taş’a ve OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş ERDEM’e bir kocaman özür ve bir kocaman teşekkür borçlu olduklarını değerlendiriyorum.

OYAK’ı kuranlara, OYAK’ı bugünkü kurumsal yapısına taşıyan OYAK’ın bütün yöneticilerine, emeği geçenlere, bütün çalışanlarına, işçilerine, Hakk’ın rahmetine kavuşanlara Allah’tan rahmet, yaşayanlarına şükranlarımı sunuyorum..

Bu uzun yazımı Kazım Karabekir’in bir sözü ile bitirmek istiyorum:

Kazım Karabekir’in kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu, Genelkurmay Karargâhında yapılan bir anma töreninde de şöyle konuşuyor: “Babamın bir sözü vardır, sık sık tekrarlamak ihtiyacı duyarım; ‘Vatandaş! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap! Birincisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır.’ ”

Arz ederim…

Osman AYDOĞAN



Yorumlar - Yorum Yaz