• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam549
Toplam Ziyaret2892379

Kadir Mevlâm senden bir dileğim var 


Kadir Mevlâm senden bir dileğim var 

27 Mayıs 2018

Bütün türkülerimiz çok güzel... Ancak çok daha güzel bir Erzincan türkümüz var:  ''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var'' diye başlayan. Ancak türküyü anlatmadan önce kısa kısa bilgiler vermek istiyorum...

Muhannet

Türk halk müziğinde çok sık kullanılan bir kelime var: 'Muhannet'' '’Muhannet’’; bir sıfat olarak kullanılan Arapça kökenli eski bir kelimeydi... Arapça aslı ''muhannes''dir. Halk arasında ''muhannet'' olarak kulanılır. Köy yerlerinde genellikle ‘’muhanat’’ derlerdi. Son yıllarda tekrar hortlamasaydı eğer ne anlama geldiğini çoktaaan unutmuştuk aslında! Birebir Türkçe karşılığı ''ihanet eden'' anlamındaydı. Ancak; ‘’alçak’’, ‘’korkak’’, ‘’kalleş’’, ‘’namert’’, ‘’hain’’ gibi bütün olumsuzlukları ve sevgisizlikleri de içerecek şekilde kullanılmaktaydı. ‘’Muhannet’’in kelime anlamı böyleyken halk arasında daha çok ‘’yaptığı iyiliği lütuf gören, iyiliği karşıdakinin yüzüne vurmak için yapan’’ gibi bir anlamda da kullanılırdı.  

Anadolu insanı işte bu ‘’muhannet’’ten çok çekmiştir... Musallat olmuştur ‘’muhannet’’ Anadolu insanının başına. Bu nedenle de girişte bahsettiğim gibi hep Anadolu türkülerinde kendisine yer bulmuştur ‘’muhannet’’…

Muhannetten mustarip türkülerimiz

''Muhannet''ten muzdarip türkülerden örnekler verecek olursak, kısaca şu türküleri söyleyebiliriz: 

Muharrem Akkuş’tan alınan bir Erzurum türküsü olan ‘’Kırmızı gül demet demet’’ adlı türküde şöyle geçerdi ‘’muhannet’’:

‘’Kırmızı gül demet demet

Sevda değil bir alamet
Gitti gelmez o muhannet
Şol revanda balam kaldı’’

(Türküde geçen ‘’Revan’’, Erivan'ın kısaltılmış şeklidir.)

Âşık Hüdai’den alınan türküde de şöyle geçerdi ‘’muhannet’’;

‘’Lokma yeme muhannetin elinden

Kurtulaman sonra acı dilinden
Namertlerin kaymağından balından
Merdin kuru yavan aşı makbuldür.’’

TRT sanatçısı Mehmet Seske`nin derlediği ‘’Yollar seni gide gide usandım’’ türküsünde de şöyle geçerdi ‘’muhannet’’;

‘’Yollar seni gide gide usandım

ayağıma diken battı gül sandım
di yörü yörü de muhannet gelin
ben de seni bir vefalı yar sandım
de gidinin kızı senden yar olmaz’’

Bir Karacaoğlan şiirinde de şöyle geçerdi ‘’muhannet’’;

‘’Ben güzele güzel demem

güzel benim olmayınca
muhannetin kahrını çekmem
gel deyip de gelmeyince’’

Ozan Şekip Şahadoğru’nun ‘’Niye gamlanırsın divane gönül’’ isimli türküsünde de (uzun hava) geçerdi ‘’muhannet’’;

‘’Aman niye gamlanırsın divane gönül

elbet bir gün bu kış gider yaz gelir vay vay
ben dertliyim diye etme şikâyet
oy oy ölürüm muhanet, vay gurbet yetmez mi vay vay
gerçeklere cahil taşı vız gelir
âşıklara böyle cefa az gelir vay vay’’

Turhan Alicı’nın derlediği bir Erzurum türküsünde de geçerdi ‘’muhannet’’;

‘’Muhanneti sevenin 

yüreğinde yağ olmaz 
şal yüzün dönmüş vurgun vurmuş civan olmuş 
puşta bel bağlama’’ 

Bu türküde de ‘’muhannet’’; ‘’puşta bel bağlamak’’ olarak tanımlanmıştır.

Pir Sultan Abdal'ın da bvir deyişinde geçerdi: (Bazı kaynaklar kaynak olarak farklı kişileri söylerler Köroğlu, Karacaoğlani Yavuz Sultan Selim gibi ancakj deyiş Pir Sultan Abdal'a aittir.)

''Geçmem muhannet köprüsünden su aparsa beni

Yatmam bu çakal yatağanda aslanlar yesin beni''

En güzel muhannet türküsü: Kadir Mevlâm senden bir dileğim var

Bütün bu türküler güzel de ‘’muhannet’’ en güzel Turan Engin tarafından derlenen bir Erzincan türküsünde geçer: ''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var.'' Bu türkü için Mehmet Özbek, ''Folklor ve Türkülerimiz'' (Ötüken Neşriyat, 1975) adlı kitabında yöre olarak Erzincan bilgisini vermektedir. Türk Halk Müziği sanatçısı ve araştırmacısı Abdullah Gündüz bu türkünün Erzincan yöresine ait olduğu, rahmetli Turan Engin tarafından derlendiği, türkünün kaynak kişisinin Turan Engin'in annesi olan Fidan Engin olduğu bilgisini vermektedir. Bu bilgileri bana bizzat veren Sn. Abdullah Gündüz'e burada teşekkürlerimi sunarım. Ancak bazı kaynaklar ise türkünün Nurettin Dadaloğlu tarafından derlenen bir Adana türküsü olduğunu söylerler... 

''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var

Beni muhannete muhtaç eyleme
Beni muhannete muhtaç eylersen
Kara topraklara garkeyle beni

Muhannetin suyu bulanık akar
Aktığı yerleri sel olur yıkar
İyilik etmeden başına kakar
İşte böylesine muhtaç eyleme

Muhannetin sözü zehirden oktur
Hüsnü kereminle rahmetin çoktur
Sağ elin sol ele faydası yoktur
Sağ gözü sol göze muhtaç eyleme''

İşte bu türküyü de yine eskilerden 2014 yılında kaybettiğimiz Hacer Buluş söylerdi. Bağlantısını da yazımın sonunda veriyorum… Türküde ilk iki kıt'a söylenmektedir. Dinlemeye değer diye düşünüyorum... Cahit Öztelli "Evlerinin Önü Türküler" (Özgür Yayınları, 2002) adlı araştırmasında aynı türküyü farklı şekilde vermektedir. (s.82-83) Türkünün bu halini de yazımın sonunda veriyorum.

Yine muhannet

Yazımın girişinde anlatmıştım ya Anadolu insanının işte bu ‘’muhannet’’ten çok çektiğini, ‘’muhannet’’in Anadolu insanının başına musallat olduğunu, bu nedenle de ''muhannet''in hep Anadolu türkülerinde kendisine yer bulduğunu. Ve ''muhannet''ten muzdarip türkülerden örnekler de verdim ya...

Ülkemizde son yıllarda yaşanan gelişmeler sanki unutulmuş olan ''muhannet''in canlanarak bu topraklara, bu insanlara tekrar musallat olduğunu gösteriyor. Çünkü son zamanlarda; TV'lerde, ekranlarda, basında, açık - kapalı oturumlarda, sokaklarda, meydanlarda; sanattan edebiyata, futboldan ticarete, eğitimden yönetime, sosyal hayattan siyasete, din hayatından devlet hayatına o kadar çok ''muhannet'' görüyoruz ki!...

Ben kısaca ''muhannet'' diyorum ama daha açık ifade ile toplumun bütün bu alanlarında sevgisiz, ötekileştirici, ayrıştırıcı, dışlayıcı ve nefret söylemleri çoğalıyor, sürekli hasetten, garezden, kinden, nefretten, intikamdan bahsediliyor. Sanırsınız ki Anadolu Moğol istilası altındadır, sanırsınız ki Anadolu Yunan işgali altındadır... Sanki Anadolu, Anadolu olalı beri böylesi bir ''muhannet'' görmemiştir… 

Bir Yunan atasözü derdi ki; ''Kelimenin gücü Tanrı'nın gücüne eşittir.'' Ve devam ederdi Yunan atasözü; ‘’İnsanoğlu bilseydi kelimenin gücünü, kötü bir kelimeyi değil kullanmak, aklından bile geçirmezdi.’’ Bir Japon atasözü ise: ‘’Güzel kelimeler güzel doğa, çirkin kelimeler çirkin doğa yaratır’’ derdi. Acaba diyorum etrafımızdaki çirkinlikler sıkça kullanılan bu sevgi içermeyen ''muhannet'' sözcüklerinden dolayı mı oluyor? TV'lere çıkan siyasetçilere, sözde âlimlere bakıyorsunuz, onların sîretsiz sûretlerine bakıyorsunuz; nûrsuz yüzlerinde bir şiddet, bir celâl ifadeleri, dillerinde ruhsuz, sevgisiz  ''muhannet'' sözcükleri...

Bizim artık ''muhannet'' değil de ''muhabbet'' sözcüklerine, muhabbet eylemlerine ihtiyacımız yok mudur? ''Muhannet''ten çektiği bu insanların yetmemiş midir? ''Muhabbet'' bu insanlara hak değil midir? Bu topraklara hep ''muhannet'' mi revadır?

Bizim artık sanattan edebiyata, futboldan ticarete, eğitimden yönetime, sosyal hayattan siyasete, din hayatından devlet hayatına ''muhabbet’’ ehli olma zamanımız gelmemiş midir?

''Muhabbet'' ehli olan Mevlâna'nın, Yunus Emre'nin, Hacı Bektaşî Veli'nin, Ahmet Yesevî'nin torunlarının ''muhannet''e muhatap olmaları ve ''muhannet''ten mustarip olmaları ne yaman bir çelişkidir? 

Ozan Şekip Şahadoğru yukarıda verdiğim ‘’Niye gamlanırsın divane gönül’’ isimli türküsünde diyordu ya;

‘’Aman niye gamlanırsın divane gönül

elbet bir gün bu kış gider yaz gelir.’’

Evet, ozanın da söylediği gibi o kadar gamlanmaya gerek yok! Elbet bir gün bu kış gider de yaz gelir ülkemize.... Elbet bir gün bu ''muhannet'', bu ''sevgisizlik'', bu ''hodbinlik'', bu ''kabalık'' gider de bir ''muhabbet'' gelir ülkemize...  Ancak umulur ki ''Bad-el harab-ül Basra!'' (Basra harab olduktan sonra) gelmez ''muhabbet'' ve ''sevgi'' ülkemize... ''Kazan aşka geldi, kömür tükendi, akıl başa geldi, ömür tükendi" misali...

İşte bu nedenledir ki kadir Mevlâm senden bir dileğim var, bizi muhannete muhtaç eyleme!

Osman AYDOĞAN 

Hacer Buluş, ''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var''

https://www.youtube.com/watch?v=zhvMQ83nLcE

Bu türkü alır beni çocukluğuma götürür. Ben çocukken, annemle, babamla ve Nimet ablamla lambalı radyomuzdan kışa denk gelen iftar vakitlerinde, sahur vakitlerinde bu türküyü dinlediğimiz anı hatırlarım dışarılarda lapa lapa kar yağarken.. Ve bu türküyü her dinlediğimde işte o çocukluğuma giderim, yüreciğim pır pır eder, gözlerim dolar... 

Aynur Haşhaş; ''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var''
https://www.youtube.com/watch?v=amOJbGD-4d4

Sasa;  ''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var''
https://www.youtube.com/watch?v=emgP0e2I528

Devrim Gürenç; ''Kadir Mevlâm senden bir dileğim var''
https://www.youtube.com/watch?v=qlZTQu6XGFU

Cahit Öztelli "Evlerinin Önü Türküler" (Özgür Yayınları, 2002) adlı araştırmasında aynı türküyü şu şekilde vermektedir (s.82-83):

Kadir Mevlâm senden bir dileğim var

Kadir Mevlâm senden bir dileğim var

Beni muhannete muhtaç eyleme
Yedi deryalara gark eyle beni
Yine muhannete muhtaç eyleme

Muhannetin suyu dolayı akar
Değdiği yerleri od olur yakar
Eyilik etmeden başına kakar
Yine muhannete muhtaç eyleme

Muhannetin sözü pareli oktur
Lutfuna kerem et ihsanı çoktur
Sağ elin sol ele faydası yoktur
Yine muhannete muhtaç eyleme

Ben dertliyim Hak ayırsın işimi
Kaygılara saldım garip başımı
Varsın kurtlar kuşlar yesin leşimi
Yine muhannete muhtaç eyleme


Yorumlar - Yorum Yaz