• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam807
Toplam Ziyaret2911713

Sevgiye Arzu

Sevgiye Arzu

17 Haziran 2020

Hermann Hesse (takma adı Emil Sinclair) (1877 -1962) Almanya doğumlu 1946’da Nobel Edebiyat Ödülünü alan 20. yüzyılın en önemli İsviçreli yazarlarından ve ressamlarından birisidir…   ‘’Bozkırkurdu’’ ve ‘’Siddharta’’ en önemli eserleri arasındadır.

Hermann Hesse’nin bu iki kitabın gölgesinde kalan güzel bir kitabı daha var: ‘’Gertrud’’ (Yapı Kredi Yayınları, 2005)

Hermann Hesse bu kitabında içine kapanık bir müzisyenin (Kuhn) yaşama ve insanlara tepkisini, başkaldırışını, korkusunu güzel bir üslupla aktarır.

Kitapta anlatıcı Kuhn genç yaşta sakat kalan bir bestekârdır. Diğer ana karakterler depresif opera sanatçısı Muoth ve güzel sesli Gertrud’dur. Roman bu üçlünün ilişkilerine odaklanır. Kuhn yaşadığı tüm coşkuları ve ümitsizliklerini bestelediği operaya aktarır.

Hesse, bu eserinde müzikle aşkı iç içe giydirerek müziğin yaşamın özü, ruhu olduğunu anlatır... Hesse’nin eserinde biraz da Goethe’nin ‘’Genç Werther’in Acıları’’ (Can Yayınları, 2007) isimli romanının izleri vardır. ''Genç Werther’in Acıları’’nda da olduğu gibi Hesse’nin bu eserinde de imkânsız bir aşkın yakıcılığı melodik bir biçimde anlatılır… Hesse bunu o kadar güzel anlatır ki bu var olmayan eseri dinlemiş gibi olursunuz…

Kitapta Kuhn bir bölümde şöyle anlatır: (s. 77)

‘’Gerçekten bambaşka biri miydim bütün bu insanlardan, Morion’dan, Lotte’den, Muoth’tan? Gerçekte sevgi denen şey bu muydu? Hepsini görüyor, bütün bu ateşli insanları görüyordum; sanki bir fırtınanın önüne katılmış yalpalayıp duruyor, bir belirsizlikten içeri savruluyorlardı.

Erkekleri görüyordum; bugün arzuyla, yarın bıkkınlıkla kahroluyor, yana yakıla seviyor, sevgilere hoyratça son veriyor, hiçbir sevgiye güven beslemiyor, hiçbir sevgide mutluluğu bulamıyorlardı.

Kadınları görüyordum sevgiden yanıp tutuşan; aşağılanmaları ve dayakları sineye çekiyor, sonunda kapı dışarı ediliyor ama bağlandıkları erkekten yine de kopamıyor, kıskançlıkları ve horlanmış sevgileriyle onurları çiğnenmiş, köpeksi bir sadakat sergiliyorlardı."

Bu kadar güzel bir tespitten sonra kendi halini de şu şekilde açıklıyor Kuhn:

‘’O gün uzun süredir ilk kez oturup ağladım. İçerleyerek, kızarak gözyaşlarımı akıttım bu insanlar için; dostum Muoth için, yaşam ve sevgi için gözyaşları.

Ayrıca kendim için daha bir sessiz, daha bir el altından gözyaşları döktüm; bir başka gezegende yaşar gibi bütün bu insanların arasında yaşayıp hayat denen şeye akıl erdiremeyen, sevgiye susamışlıktan ölen, ama sevgiden de korkmadan duramayan kendim için…"

Teoman Alpay’ın Nihâvend şarkısını Zeki Müren şöyle mi söylerdi: ‘’Yeryüzünde yalnız gezen yıldızlar, gökyüzünde sizin kadar yalnızım!’’

Osman AYDOĞAN


Yorumlar - Yorum Yaz