• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam906
Toplam Ziyaret2927797

Gayrı düzen tutmaz kurumuz bizim


Gayrı düzen tutmaz
kurumuz bizim

27 Mart 2024

Merkez Bankası (MB), Şubat ve Mart 2024 aylarıı içerisinde yaklaşık 20 milyar Dolar sattıktan sonra (bu şekilde kuru frenleyemeyince) 21 Mart 2024 tarihinde politika faizini 500 baz puan artırarak %45'ten %50'ye yükseltiyor. MB faizi artırdığından bir gün önce (20 Mart 2024) Dolar 32.3 TL , Euro 35.2 TL, altının gramı ise 2.245 TL olarak listelerde yerini alıyordu. Bugün ise (27 Mart 2024, faiz artırımından altı gün sonra) Dolar 32.2 TL, Euro 35.1 TL, altının gramı ise 2.256 TL olarak listelerde gözüküyor. Ayrıca bu altı gün içinde 5 milyar Dolar da MB’nın rezervi eritiliyor…

Yani altı gün içinde döviz kuru ve altın faiz artırımından önceki güne geri dönüyor. Bu durum bana Stephen Hawking’in ''Zamanın Kısa Tarihi'' (Alfa Yayınları, 2017) adlı eserinde geçen bir şiiri anımsatıyor:

''Wight'in genç leydisi
Işıktan hızlı gidebilirdi.
Bir gün gitti.
Ama farklı bir yoldan.
Ve gitmeden önceki gece geri döndü.'' 

Bu yöntemin tek sonucu bulunuyor. Bu sonuç da çok çok daha yüksek enflasyon oranı olarak gözüküyor. Artık ipin ucu çoktaaaan kaçmış gözüküyor.

Bu durum da bana asıl adı Hacı, mahlası Serdarî olan Şarkışla'lı Âşık Serdarî’nin ‘’Nesini Söyleyim’’ adlı şiirini anımsatıyor. Şiir on yedi kıtadır ancak günümüzde üç kıtası çalınıp söyleniyor. (Birinci, değiştirilmiş yedinci ve on yedinci kıtası) Bu şiirin bilinen üç kıtası şu şekilde söyleniyor:


‘’Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim.

Benim bu gidişe aklım ermiyor

Fukara halini kimse bilmiyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim.

Serdari halimiz böyle n'olacak

Kısa çöp uzundan hakkın alacak
Mamurlar yıkılıp viran olacak
Akıbet dağılır elimiz bizim.’’

Hem şiirin on yedi kıtalık tam halini hem de bu şiirden uyarlanan ve çeşitli sanatçılar tarafından söylemen ‘’Nesini Söyleyim’’ adlı türkünün bağlantılarını yazımın sonunda veriyorum…

Dediğim gibi artık ipin ucu çoktaaaan kaçmış gözüküyor. Gayri düzen tutmaz kurumuz bizim. Anayasayı çiğne paspas yap, hukuku çiğne pestil yap, Anayasa Mahkemesini takma kapıkulu yapmaya kalk! Hakkı tanıma, hukuku tanıma, adaleti tanıma, sanki Türk ekonomisi deneme tahtasıymış gibi naslarla deneme yap. Beyefendilerin anlamadıkları; hakkın, hukukun, adaletin, liyakatin ve güvenin olmadığı bir yerde faizi değil %50, %500 (ki oraya doğru gidiyor) yapsan döviz kurunun tutulamayacağı. Sonra ekonomide düzen bekle! Geçmiş olsun!

‘’Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz kurumuz bizim’’

Osman AYDOĞAN


Belkıs Akkale, Burhan Şeşen, Edip Akbayram, Onur Akın, Hüseyin Turan ve Mehmet Gümüş’ün koro halinde söylüyor, Nesini Söyleyim:
https://www.youtube.com/watch?v=KM6ewNtfVgY

Grup Abdal, Nesini Söyleyim:
https://www.youtube.com/watch?v=2UTWmBIdKf8

Aslı Tokay, Nesini Söyleyim:
https://www.youtube.com/watch?v=frQyGp76vUk

Nesini Söyleyim

Nesini söyleyim canım efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim

Sefil ireçberin tebdili şaştı
Borç kemalin buldu boynundan aştı
İntikal parası binleri geçti
Dahi doğrulamaz belimiz bizim

Ehl-i fukaranın yüzü soğuktur
Yıl perhizi tutmuş içi kovuktur
İneği davarı iki tavuktur
Bundan gayrı yoktur malımız bizim

Çok dilek diledim kabul olmadı
Şu yalan dünyada yüzüm gülmedi
Hiç kimseye emniyetim kalmadı
Açılmadan soldu gülümüz bizim

Şu yalan dünyada hoş olamadım
Borçludan bir kere baş alamadım
Şu küçük öküze eş bulamadım
Söylemeden aciz dilimiz bizim

Zenginin sözüne beli diyorlar
Fukara söylerse deli diyorlar
Zamane şeyhine veli diyorlar
Gittikçe çoğalır delimiz bizim

Fukara halını kimse sormuyor
Ehl-i diyanetin yüzü gülmüyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim

Evlat da babanın sözün tutmuyor
Açım diye çift sürmeye gitmiyor
Uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor
Başımıza bela dölümüz bizim

Reçberin sanatı bir arpa tahıl
Havasın bulmazsa bitmiyor pahıl
Tecelli olmazsa neylesin akıl
Hep yokuşa sarar yolumuz bizim

Sekiz ay kışımız dört ay yazımız
Açlığından telef oldu bazımız
Kasım demeden buz tutar özümüz
Mayısta çözülür gölümüz bizim

Tahsildarlar çıkmış köyleri gezer
Elinde kamçısı fakiri ezer
Döşeği yorganı mezatta gezer
Hasırdan serilir çulumuz bizim

Zenginin yediği baklava börek
Kahvaltıda eder keteli çörek
Fukaraya sordum size ne gerek?
Düğürcük çorbası balımız bizim

Bir aşka geldik de biz bunu dedik
Üç yüz üç senesi bir sille yedik
Her nereye varsan sahipsiz gedik
Kime arz olacak halımız bizim

Açlıktan benzimiz sarardı soldu
Ağlamaktan gözümüze kan doldu
Üç yüz üç senesi bir afet oldu
Dördü bir okkadır dolumuz bizim

Her daim doğrudur aşığın sözü
Kör olsun düşmanın görmesin gözü
Bir parça seyredi istibdat sözü
Geçer mi düşmandan kinimiz bizim

Açılmadı ikbâlimiz bahtımız
Şen olsun İstanbul pâyitahtımız
Tevellüt ellidir geçti vaktimiz
Nöbetin gözlüyor salımız bizim

Serdari halimiz böyle n’olacak
Kısa çöp uzundan hakkın alacak
Mamurlar yıkılıp viran olacak
Akibet dağılır ilimiz bizim.

Şiirde geçen bazı sözcükleri de genç arkadaşlarımız için açıklamak istiyorum:

Zurba: Toplu halde. Sürü halinde.
Pıta: Avcı siperi.
İreçber: Çiftçi (Rençber).
Sikke: Para.
Gedik: Şarkışla’nın eski adı.
Telef: Yok olma. Ölme.
Düğürcük: Bulgurun ince çekilmişi (Düğülcek).
Seyredi: Seyrekleşti.
Pâyitaht: Başkent.
Sal: Salaca.


Yorumlar - Yorum Yaz