• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam687
Toplam Ziyaret2927578

İki özelleştirme hikâyesi


İki özelleştirme hikâyesi


02 Şubat 2024

Türkiye’de kamu varlıklarını yağmanın, pardon özelleştirmelerin nasıl yapıldığını net olarak anlayabilmek için aynı alandaki bir Avrupa ülkesindeki özelleştirme ile mukayese yaparak anlatmak istiyorum. Hem Türkiye’de hem de Almanya’da birer telekomünikasyon şirketi özelleştiriliyor. Türkiye’de Türk Telekom, Almanya’da ise Deutsche Bundespost özelleştiriliyor.

Gelin bu iki özelleştirme hikâyesini birlikte görelim. Önce Türkiye’deki Türk Telekom’un yağmalanmasını, pardon özelleştirilmesinin nasıl yapıldığını görelim…

Türk Telekom

Türk Telekom, 14 Kasım 2005 tarihinde yağmalanı… pardon özelleştiriliyor. Bu özelleştirme Türkiye tarihinin en büyük özelleştirmesi olarak tarihe geçiyor. Özelleştirme kapsamında Türk Telekom’un %55 hissesi Lübnanlı bir firma olan Oger Telekomünikasyon AŞ’ne (Lübnanlı Hariri Ailesi'ne) 6 milyar 550 milyon dolara devrediliyor.

Bugün yer altı ve yer üstü kablo yatırımlarıyla kenti, ilçesi, köyü, mezrasına varana kadar milyonlarca km bir ağla Türkiye’nin her tarafına ulaşmış kablolu telefon hizmeti götüren bir kurumun yerine yenisini kurmak, zaman süreci hariç 20 milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Yasal olarak açıklanması gereken şirketin  ''değerleme raporu'' da kamuoyundan gizleniyor. Yenisini 20 milyar dolara kurulamayan ve yıllık kârı 2,5 milyar dolar olan bu kurum 6,5 milyar dolara satılıyor. (Oger Telekomünikasyon, -satılan %55 hissesinin- 2005 kârı 1.18 milyar dolar, 2006 kârı ise 1.6 milyar dolar. Bu tutarlar ise sadece iki yılda ödediği paranın yaklaşık %45 i anlamına geldiğini, ne kadar ucuza satıldığını gösteriyor.)

Kamuya, Oger grubunun, 6 milyar 550 milyon doları dışardan getirip devlete ödeyeceği söyleniyor. Ancak öyle olmuyor. Özelleştirme kararından sonra görülüyor ki Türk Telekom'u 6 milyar 550 milyon dolara satın alan Oger grubu, bu alım için elini cebine atmadığı gibi yurtdışından para girişi bile sağlamıyor. Satın alma bedelinin çok önemli bir kısmını (4.7 milyar dolar) Türk bankalarından aldığı kredi ile ödüyor. Yani Türkiye’nin parasıyla Türk Telekom yabancılaştırılıyor. Oger grubu, Danıştay’ın ‘’satılamaz’’ kararına karşın Türk Telekom'un şehir içindeki kıymetli arsalarını, binalarını, stoklarını, tüm varlıklarının hepsini satıyor, eski alacaklarını tahsil ediyor, hizmetlerinin fiyatlarını yükseltiyor, yeni yatırım yapmıyor, altyapıyı geliştirmiyor, personelin yarısını azaltıyor, kazandığını ve hatta Türk bankalarından aldığı kredileri de dâhil her varlığı yurt dışına çıkarıyor. Oger Türk bankalarından aldığı kredileri geri ödemediği gibi bu kredilerin bir kısmını ve yıllık kârını da alıp ülkesine transfer ediyor. Oger Grubu, Türk Telekom üzerinden 2006-2015 döneminde 5.7 milyar dolar kâr elde ederek, borçlarını da ödemeden bu geliri Türkiye’den kaçırıyor. Oger, ayrıca bu krediyi kullanırken teminat olarak Türk Telekom hisselerini rehin ediyor. Hâlbuki yapılan imtiyaz sözleşmesine göre bu hisseler devredilemiyor ve rehin verilemiyor. Sonunda Oger grubu, Türk bankalarından aldığı 4.7 milyar dolar krediyi ödemeden Türkiye’den çekip gidiyor.

Ayrıca Oger, Türk Telekom'u borçlandırıyor. Satılırken borçsuz olarak satılan şirket 2016 sonu itibariyle Oger tarafından dövize bağlı ve değişken faizli olarak 3,5 milyar dolar borçlandırılıyor.

Bütün bunlar olurken Telekom'un %25 hisse ile ikinci büyük ortağı olan T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı da bu soyguna ses çıkarmıyor. Oger grubuna yurt içinde ve yurt dışında bu soygun nedeniyle bir dava açılmıyor, tahkime gidilmiyor. Bütün bunlar yapılmadığı gibi Türk Telekom’un yönetiminde devletin haklarını koruması için görevlendirilmiş Bağımsız Yönetim Kurulu üyesi olan Fuat Oktay’a da hesap sorulmuyor. Ancak bu kişiye de hesap sorulmadığı gibi bu kişi daha sonra Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılıyor. Ayrıca Türk Telekom’u, dolayısıyla da Türkiye’yi dolandıran Lübnanlı Oger şirketinin sahibi Saad Hariri’yi de 10 Ocak 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan kırmızı halılarla karşılayarak Vahdettin Köşkü’nde ağırlıyor…

Türk Telekom’un özelleştirilmesinden on üç yıl sonra, Temmuz 2018 tarihinde Oger Telekom'un bankalara olan kredi borcunu ödeyememesi nedeniyle, kredi veren bankalar, şirketin Türk Telekom'daki hisselerini devralıyor. 17 Ağustos 2018 tarihinde BTK'nın devrine izin vermesinden sonra, 29 Ağustos 2018'de Hazine ve Maliye Bakanlığı alacaklı bankalar tarafından devralınmasına onay veriyor. 2018 yılında, Oger Grubu’na kredi kullandırmış olan bankaların kurmuş olduğu "Levent Yapılandırma Yönetim AŞ" söz konusu kredi borcu karşılığında Oger Grubu’nda bulunan % 55 oranında Türk Telekom hisselerini devralıyor.

Sonuçta Türk Telekom’un hisse yapısı şu şekilde oluşuyor: Levent Yapılandırma Yönetimi (LYY) AŞ %55 hisse, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı %25 hisse, Borsa İstanbul %15 hisse (halka açık) ve Türkiye Varlık Fonu (TVF) %5 hisse…

O tarihten 2022 yılı başına kadar söz konusu şirket bu hisselerin %55 sahibi oluyor.

TVF, 2022 yılı Mart ayında Türk Telekom’un Levent Yapılandırma Yönetim AŞ elinde bulunan % 55 oranında Türk Telekom hisselerini satın almak için ihtiyaç duyduğu finansmanı karşılamak için mevcut hissedar bankalardan (toplam 11 bankadan) 1 milyar 581 milyon 790 bin ABD doları tutarında kredi alıyor. Türk Telekom hisselerinin kreditör bankalardan TVF’na devri işlemi 31 Mart 2022 tarihi itibarıyla tamamlanıyor. Bankaların ortaklaşa oluşturduğu LYY Telekomünikasyon A.Ş.’nin % 55 payının TVF’na geçmesiyle birlikte TVF yüzde 61,68 ile Türk Telekom’un en büyük hissedarı haline geliyor.

Bu satın alma şu anlama geliyor: 2005 yılında özelleştirilen Türk Telekom, geçen sürede içi boşaltıldıktan, tüm varlıkları yağmalandıktan, hiç yatırım yapılmadıktan ve borcunu ödemeyip kârı ülkeden kaçırıldıktan sonra 2022 yılında bankalardan kredi alınarak tekrar kamulaştırılıyor.

TVF’nin 2022’ye ilişkin gecikmeli olarak Meclis’e sunulan denetim raporuna göre (Gazeteler, 30 Ocak 2024) TVF, 2022’de, Türk Telekom’un hisselerinin alınabilmesi için toplam 11 bankadan aldığı kredinin (1 milyar 581 milyon 790 bin ABD doları) kredinin, ilk kullanıldığı tarihten 24 ay sonra başlayacağı belirtilirken, kredi vadesinin 2028 olduğu ve anapara ile faiz ödemelerinin yılda bir kez yapılacağı belirleniyor. Söz konusu krediye, TVF’nin finansal borçları kısmında yer veriliyor. TVF’nin porföyünde, 31 Aralık 2022 itibarıyla toplam 184 milyar 878 milyon liralık finansal borçlanma bulunuyor. Bunun, 32 milyar 715 milyon liralık kısmını ise Türk Telekom paylarının alımı amacıyla bankalardan çekilen kredilere ilişkin anapara, faiz ve kur farkı giderleri oluşturuyor. Ödemenin bu yıl (2024) içinde başlayacağı göz önüne alındığında, 2022’de Türk Telekom için çekilen kredinin lira cinsinden karşılığı, bugünkü kur ile birlikte faizler hariç olmak üzere 48 milyar lirayı aşıyor. TVF’nin Türk Telekom’u satın almak için 11 bankadan aldığı 1 milyar 581 milyon dolarlık kredinin çekildiği tarihteki karşılığı 32 milyar liraya tekabül ederken, bugün (02 Şubat 2024) itibarıyla bu karşılık 48 milyar liraya tekabül ediyor.

Bu kısa özet milli bir varlık olan Türk Telekom’un bir nasıl yağmalandığını -pardon- özelleştirildiğini anlatıyor.

Bizim milli telekomünikasyon şirketimiz böylesine yağmalanırken -hoş göresiniz hep sürçü lisan ediyorum- özelleştirilirken Alman telekomünikasyon şirketi nasıl özelleştirilmiş şimdi de bunu görelim.  

Deutsche Bundespost’un özelleştirilmesi

Devlet tekeli olarak kurulan ve Deutsche Bundesbahn'dan sonra Federal Almanya Cumhuriyeti'ndeki en büyük ikinci işvereni olan ‘’Deutsche Bundespost’’1995 yılında özelleştiriliyor. Özelleştirilmeden önce limited şirketler halinde Deutsche Post AG, Deutsche Telekom AG ve Deutsche Postbank AG olarak üç şirkete bölünüyor.

Bu şirketlerden Deutsche Telekom AG, üç farklı şeklinde borsalara sürülüyor (özelleştiriliyor). Birinci satış ulusal borsada gerçekleştiriliyor. İkinci satış Avrupa borsalarında yapılıyor. Üçüncü satış da dünya borsalarına yönelik olarak sunuluyor.  Ancak Alman hükümeti şirket hisselerinde doğrudan %14,5 ve devlet bankası ‘’KfW Development Bank’’ (KfW Kalkınma Bankası) aracılığıyla %17,4, toplamda %31.9 hisseye sahip oluyor…

Deutsche Telekom AG’nin özelleştirmeden önce başına, Sony Avrupa’nın yöneticisini ekibiyle birlikte getiriliyor.

Şirket, özelleştirildikten sonra sabit hat (Fixed-line), mobil telefon, geniş bant - hızlı internet (Broadband), Dijital TV, Dijital medya, yazılım (IT, bilgisayar) ve telekomünikasyon alanlarında faaliyet göstermeye başlıyor.

Deutsche Telekom AG, özelleştirilmesinden sonra 2020 yılı itibarıyla; Avusturya’nın Eflatun Telekom, Yunanistan’ın Cosmote Mobil Telekomünikasyon SA, Polonya’nın T-Mobile Polska SA, Çek Cumhuriyeti’nin T-Mobile ve Slovakya’nın Slovak Telekom şirketlerinin %100,00 hissesini satın alarak bu şirketlerin tamamına sahip oluyor. Deutsche Telekom AG ayrıca; Bosna Hersek’in HT Eronet şirketinin %39,10 hissesini, Hırvatistan’ın Hrvatski Telekom dd şirketinin %51,71 hissesini, Yunanistan’ın OTE (Yunan Telekomünikasyon Kurumu SA) şirketinin %48.30 hissesini, Macaristan’ın Magyar Telekom Nyrt.şirketinin %60,49 hissesini, Karadağ’ın Crnogorski Telekom AD şirketinin %76,53 hissesini, Makedonya’nın Makedonski Telekom AD şirketinin %56,67 hissesini, Romanya’nın Telekom Romanya Mobil İletişim SA şirketinin %99,99 hissesini, Amerika Birleşik Devletleri T-Mobile ABD, Inc. şirketinin %43.0 hissesini satın alıyor. Deutsche Telekom 50 ülkede faaliyet gösteriyor.

Deutsche Telekom AG, 2020 yılında; 101 milyar Euro hasılat (2022 yılında 114 milyar Euro) , 12.8 milyar Euro faaliyet geliri, 4.2 milyar Euro net gelir (2022 yılında 9.1 milyar Euro) elde ediyor. Deutsche Telekom AG, 2020 yılında 264.9 milyar Euro toplam varlığa ve 72.6 milyar Euro öz sermayeye ulaşıyor.

Deutsche Telekom AG, 2020 yılında; Forbes Global 2000 listesinde 69. sırada ve Fortune 500 şirketleri arasında 86. sırasında yer alıyor. Bu bilgiler şirketin web sayfasında yer alıyor…

Deutsche Telekom AG, bütün bunları 1995 yılındaki özelleştirilmesinden sonra başarıyor…

Gerek Doğu Alman varlıklarının özelleştirilmesinde gerekse de Deutsche Telekom AG’nin özelleştirmesinde blok satışlar yapılmayıp, mülkiyetin halka yayılması ve halkın ekonomiye doğrudan katılması amacıyla alıcılar belli bir hisse alımı ile sınırlandırılıyor…

Sonuç

Görüldüğü gibi Alman Telekom’u özelleştirilerek bir dünya devi yaratılıyor. Türk Telekom’u ise yağmalanarak, içi boşaltılarak, küçültülerek, değeri yok edilerek tekrar devlete satılıyor.

Sanmayınız ki sadece Türk Telekom böylesine yağmalanıyor, böylesine beceriksizce (!) özelleştiriliyor. TEKEL, PAO, TÜPRAŞ, PETKİM, PETLAS, Seydişehir Eti Alüminyum Fabrikası, TÜLOMSAŞ, ÇİNKUR, TAKSAN, GERKONSAN, SEKA, Şeker Fabrikaları, TEK, TEAŞ, TEDAŞ, EÜAŞ, TİGEM, Et ve Balık Kurumu da hemen hemen Türk Telekom’un akıbetini birebir yaşıyor…

Normalde ülkeler, ordularıyla, sanayileriyle, ekonomileriyle, şirketleriyle, kültürleriyle, eğitimleriyle, yetişmiş insan gücüyle, halkın refahıyla muhtemel bir savaşa karşı hazırlanıyor. Bizde ise sanki devlet üretimden çekilerek, varlıkları yağmalanarak, devlet bürokrasiye boğularak, halk yoksullaşarak ülkenin iç cephesi çökertiliyor. Ülkenin iç cephesi çökertilerek ülke sanki muhtemel bir işgale karşı direnemesin diye savunmasız, güçsüz, dirençsiz, mecalsiz ve iradesiz kalacak şekilde adım adım hazırlanıyor.

Aynı zamanda ülke adım adım büyük ölçekte üretim ve yönetim yeteneğini kaybediyor.

Bir de 02 Şubat 2024 itibarıyla Migros'ta hıyarın kilosu neden 79,99 TL daha iyi anlaşılıyor... 

Olsun ama Almanya bizi bir felaket kıskanıyor ya…

Arz ederim…

Osman AYDOĞAN

 


Yorumlar - Yorum Yaz