• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aşka Dair
Kitaplar
Hikayeler
Kendime Düşünceler
Fotoğraflar
Videolar
İletişim
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam204
Toplam Ziyaret2928068

Filistin haritadan siliniyor


Filistin haritadan siliniyor


08 Kasım 2023

HAMAS'ın 07 Ekim 2023 Cumartesi sabahı İsrail'e karşı ev yapımı uyduruk roketlerle başlattığı savaş, İsrail’in dev savaş makinesi tarafından orantısız bir mukabelesi ile bir katliama dönüşüyor. Şu ana kadar HAMAS saldırıları sonucu 1400 İsrailli ölüyor. İsrail ise Gazze'yi bombalamasıyla 4 bin 237'si çocuk, 2 bin 719'unun kadın olmak üzere 10 bin 328 Filistinliyi öldürüyor.

Bakmayınız Türkiye’deki bu katliama karşı yapılan haklı isyana, bu katliama karşı dünyanın kılı kıpırdamıyor, bu katliam dünyanın umurunda bile olmuyor. BM, bu konuda ‘’ateşkes’’ kararı bile alamıyor. Mısır tarafından 21 Ekim 2023 Cumartesi günü “Uluslararası Gazze Barış Zirvesi” düzenleniyor. Bu zirvenin bir kıymeti harbiyesi olmayacağını yazmıştım. Neticede de öyle oluyor. Bu zirvenin bir kıymeti harbiyesi olmuyor.

Ancak kimsenin de hakkını yemeyelim. Başta Türkiye olmak üzere İsrail, çok çok sert, çok çok haşin ve çok çok gaddar bir şekilde kınanıyor. Bu kadar sert, bu kadar haşin, bu kadar gaddar kınamalar karşısında İsrail muhtemelen korkudan tir tir titriyordur. Belki de akşama kalmaz İsrail diz çöker, özür diler, af diler.

Peki niye böyle oluyor? Niye kimse İsrail’i durduramıyor?

Bütün bu açıklamalar ve kınamalar aslında timsah gözyaşlarıdır.

Neden mi? İsterseniz şöyle bir yakın tarih turu yapalım.

Ama önce İsrail’in hedefleri nedir bir özetlenmesi gerekiyor:

İsrail’in devlet olarak hedefleri

İsrail’in devlet hedefinin; Kudüs’ü başkent yapmak, Golan Tepelerini ilhak etmek, Filistin’i işgalini geliştirerek sürdürmek, Gazze'yi de işgal etmek ve Filistin’i haritadan silmek olduğunu bilmeyen var mı?

Tarihi kararlar öyle durduk yerde alınmıyor. Tarihi kararlar; önce hesaplanıyor, kitaplanıyor, ortamı hazırlanıyor, karara menfi edecek hususlar ortadan kaldırılıyor ve zamanı gelince de göstere göstere alınıyor. Bu kararlar bazen onlarca, bazen de yüzlerce, bazen de binlerce yıl sürebiliyor.

Ve İsrail bu sonuca tam tamına üç bin yıl sonra ulaşıyor. Cicero: "Kendi doğumundan önce olanları bilmeyen, sürekli çocuk kalmaya mahkûmdur..." diyor. Bizler hep çocuk kaldığımız ve kendi doğumumuzdan önce olanları bilmediğimiz için pek hatırlamıyoruz İsrail’in bu sonuca nasıl ulaştığını.

Unutulmayan üç bin yıllık bir tarih

Einstein; ‘'Toplumlar, hiç ölmeyen ancak sürekli öğrenen tek bir insan gibidir'’ diyor. Tarihçiler; ‘’hayat ileriye doğru yaşanılır, ancak geriye doğru anlaşılır’’ diyor. Sanki günümüzdeki bizleri anlatırcasına Goethe de; ‘’Üç bin yıllık geçmişini anımsamayan, sorgulamayan toplumlar günübirlik yaşarlar’’ diyor. Görüldüğü gibi kimse üç bin yıl öncesini unutmuyor ama vazgeçtim üç bin yılı, üç yüz yılı, son yüzyılı, son yılı, biz dünü unuttuk dünü. Dünü nasıl unuttuğumuz, İsrail’in Kudüs'ü üç bin yıl sonra İsrail'in başkenti yaptığında anlaşılıyor. Ben bu üç bin yıllık süreci burada defalarca anlatıyorum.

Öyleyse ben bugün son üç bin yılı değil, son üç yüz yılı değil de ben dünü anlatayım dünü:

İsrail’e bölgesinde sunulan dikensiz gül bahçesi

Daha düne kadar İsrail’in bu hedefleri konusundaki en büyük engeli ve baş düşmanı ve Filistin’in en büyük destekçisi Saddam’lı Irak idi. Hatırlarsınız değil mi Körfez Savaşında Saddam Hüseyin’in İsrail’e Scud füzeleri gönderdiğini. ABD Saddam’ı ve Irak’ı yok ederken yani ABD İsrail’in baş düşmanını ve dünyadaki Filistin’in en büyük destekçisini ortadan kaldırırken ABD’ye en büyük desteği Türkiye’de AKP hükûmetinden Suudilere Müslüman devletler sağlıyor.

Daha düne kadar İsrail’in bu hedefleri konusundaki en büyük ikinci engeli ve ikinci baş düşmanı ve Filistin davasının ikinci en yılmaz savunucusu Kaddafi’li Libya idi. ABD tarafından Kaddafi’li Libya yani İsrail’in ikinci baş düşmanı ve Filistin davasının ikinci en yılmaz savunucusu ortadan kaldırılırken ABD’ye yine en büyük desteği Türkiye’de AKP hükûmetinden Suudilere Müslüman devletler sağlıyor.

Daha düne kadar İsrail’in bu hedefleri konusundaki en büyük üçüncü engeli ve üçüncü baş düşmanı ve Filistin davasının üçüncü en yılmaz savunucusu Suriye idi. Suriye’ye karşı İsrail’in bile cesaret edemediği düşmanlığı yine Türkiye’de AKP hükûmetinden Suudilere Müslüman devletler yapıyor.

Daha dün, evet dün ABD, tüm Ortadoğu’yu parçalayıp da sınırlarını değiştirirken, ABD tüm Ortadoğu’yu bir ateş topuna çevirirken ve İsrail’e bulunduğu bölgede dikensiz bir gül bahçesi sunulurken ABD’nin müttefiki ve eşbaşkanları Türkiye’de AKP hükûmetinden Suudilere Müslüman devletleri oluyor.

Kılçıksız balık

ABD artık biliyordu ki; Kudüs’ü, İsrail'in başkenti olarak ilan ederken (06 Aralık 2017), Büyükelçiliğini Kudüs'e taşırken (14 Mayıs 2018), İsrail’in 1967 yılında işgal, 1981 yılında ilhak ettiği Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tanırken (25 Mart 2019) ve tek taraflı olarak açıkladığı '’Yüzyılın Anlaşması'’ ile Kudüs’ü bölünmeden İsrail’in başkenti olarak ilan ederken (28 Ocak 2020) aldıkları bu kararlara karşı duracak artık bölgede hiçbir güç ve kuvvet kalmıyor.  

ABD ve İsrail artık biliyorlar ki; bu kararlara ve bu tür olaylara karşı çıkan sesler ise etkisi ve müeyyidesi olmayan sadece iç politikaya dönük, anlamsız kuru gürültüden ibaret kalıyor.  

Ayrıca...

Filistin’in kendi içinde tükeniyor

70’li yıllardan 90’lı yılların sonuna kadar tüm dünya antiemperyalist kamuoyunun büyük desteğine sahip laik karakterli Filistin hak arama mücadelesi FKÖ yerine FKÖ dışlanarak Arap ülkelerinin ve İsrail'in de desteği ile 2007 yılından sonra İslamcı ve İhvan’cı HAMAS ile yapılmaya başlanıyor.

HAMAS'’ın; aşırı dinci dili, sert, şiddet yanlısı söylemi, ırkçılığa varan söylem ve tutumları ve Filistin’in kurtulmasından önce İslamlaştırılmasına öncelik veren tutumu dünyanın Filistin’e olan desteğini çekmesine yol açıyor. Bu ise Filistin mücadelesinin dünyada yalnız kalmasına yol açıyor. Tabii ki HAMAS’ın kurulmasının bir maksadı da bu oluyor.

İsrail’in son hedefi

İsrail, son hedefi hariç bütün hedeflerine ulaşıyor. Kudüs’ü başkent yapıyor, Golan Tepelerini ilhak ediyor ve Filistin’i işgalini geliştirerek sürdürüyor.  

Şimdi geriye İsrail’in son bir hedefi kalıyor: Gazze'yi de işgal ederek Filistin’i haritadan silmek!

İşte şimdi gelelim İsrail’in bu son hedefini gerçekleştirmek için HAMAS’ın ve HAMAS’ın 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı ‘’Aksa Tufanı Operasyonu’’nun rolüne!

Ancak bu noktada terör örgütleri hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor.

Terör örgütleri

Dünyadaki bütün terör örgütlerinin ortak üç özelliği bulunuyor:

Birincisi: Bütün terör örgütleri uluslararası desteğe sahip oluyor. Bu uluslararası destsek olmazsa zaten terör örgütleri yaşayamıyor, su olmadan balığın yaşayamadığı gibi. El Kaide’den İŞİD’e, HAMAS’tan Hizbullah’a, PKK’dan, DHKP-C'den ASALA’ya, Müslüman Kardeşler’den FETÖ’ya bu işler böyle yürüyor. Liste uzayabilir ama bu işler hep böyle yürüyor.  

İkincisi: Bütün terör örgütlerinin içine dünyanın en büyük istihbarat kuruluşları sızıyor. El Kaide’den İŞİD’e, HAMAS’tan Hizbullah’a, PKK’dan, DHKP-C'den ASALA’ya, Müslüman Kardeşler’den FETÖ’ya; CIA, MOSSAD, KGB, SAVAK, MSS, BND, M16 başta olmak üzere irili ufaklı bütün istihbarat kuruluşları bu terör örgütlerinin içinde sızmış durumda bulunuyor.

Üçüncüsü: Büyük terör eylemlerini terör örgütü yapmış gibi gözükse de aslında bu büyük terör eylemleri bu terör örgütü içinde sızan istihbarat kuruluşları tarafından yaptırılıyor. Bir başka deyişle istihbarat servisleri içerisine sızdıkları terör örgütlerini taşeron olarak kullanıyor. Reichstag Yangınından Matteotti Cinayetine, 11 Eylül İkiz Kulelere saldırısından HAMAS’ın 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı ‘’Aksa Tufanı Operasyonu’’na kadar bu böyle oluyor. Örnek çoğaltılabilir ancak bu işler hep böyle yürüyor.  

Filistin haritadan siliniyor

HAMAS'ın 07 Ekim 2023 Cumartesi sabahı İsrail'e karşı ev yapımı uyduruk roketlerle başlattığı saldırıya, İsrail’in dev savaş makinesi tarafından orantısız bir mukabelesi ile bir katliama dönüştürülmesini anlayabilmek için işte böyle uzuz uzun anlatmam gerekiyor.

Muhtemel ki HAMAS terör örgütü içine sızmış CIA ve MOSSAD ajanlarının yönlendirmesiyle 07 Ekim 2023 günü ev yapımı uyduruk roketleri ile İsrail’e saldırmaları İsrail’e bu katliamı ve Gazze'yi işgal etme fırsatını veriyor. Emperyalist devletler terör örgütlerini açıktan açığa sahiplenmeyip işte böyle kullanıyor. HAMAS’ı kurtuluş savaşı veren bir örgüt sanıp sahiplenildiğinde aslında ABD, İsrail, Siyonizm, CIA ve MOSSAD’a hizmet ediliyor.

İsrail’in bu saldırısını durdurabilmek için BM bile ateşkes kararı alamıyor. BM ateşkes kararı alsa bile İsrail’in bu kararı uygulama ihtimali, niyeti ve maksadı bulunmuyor.

Artık bundan sonra İsrail, Filistin’i tamamen Filistinlilerden (onları katlederek veya sürgüne göndererek) temizlemeden bu harekâtını durduracak gibi gözükmüyor.

Ne yazık ki tek kutuplu dünyamızda ABD ve İsrail’i dengeleyecek ve durduracak ne bir SSCB bulunuyor (Yom Kippur Savaşında BM'nin 22 Ekim ve 24 Ekim 1973 tarihli ateşkes kararlarına İsrail uymuyor. Ancak SSCB'nin bölgeye tek taraflı kuvvet gönderme kararlılığı sonucu İsrail, 26 Ekim günü ateşkese uymak zorunda kalıyor) ne Tel Aviv’e balistik füze fırlatacak Saddam bulunuyor ne İsrail’e dişini geçirecek Kaddafi ve ne de Suriye bulunuyor. SSCB hariç Saddam’lı Irak, Kaddafil’li Libya ve Suriye, ABD ve onun BOP eşbaşkanları ve Araplar tarafından zaten çoktaaan yok ediliyor. Bu şekilde İsrail’in nihai hedefine ulaşması için bütün engeller kaldırılıp altına kaymak gibi bir yol seriliyor.

İsrail, Gazze'yi tamamen işgal etmeden ve aşağıdaki haritada en sağda yer alan ve ‘’günümüz’’ diye gösterilen haritadaki sarı renkle gösterilen Filistinliler de bölgede tamamen katledilmeden veya bölgeden tamamen sürülmeden ve harita tamamen turuncu rengini (İsrail’in toprağı) almadan İsrail’in bu harekâtı sonlandırma niyeti bulunmuyor. 


Timsah Gözyaşları

Bu duruma sebep olup da âb-ı revân halinde timsah gözyaşları ve sokaklara Coca Cola dökenler, vatandaşı miting alanlarında toplayıp İsrail’e esip gürleyerek, açık açık ''kuşa bak'' diye sadece ve sadece saf vatandaşın gazını alıyorlar. Halbuki en azından İsrail’in anlayacağı dil olan İncirlik Üssü, İsrail'i koruyan Kürecik Radar Üssü ve İsrail’e olan petrol sevkiyatı ve İsrail'e yapılan kritik mal ihracı konusu hiç mi hiç gündeme getirilmiyor.

İki gün önce Türk siyasetinin bir özelliği olarak anlattığım Cipolla’nın ‘’Allegro ma non troppo" (Il Mulino, 2015) adlı eserinde yer alan ‘‘Aptallığın Temel Yasaları‘‘ bölümü Filistin konusunda da geçerli oluyor.

Bütün bunları hazin hazin arz etmek de bana kalıyor.

Osman AYDOĞAN





Yorumlar - Yorum Yaz